12. Ceza Dairesi 2017/7144 E. , 2018/3303 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma, taksirle yaralama
Hüküm : 1-Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu yönünden CMK"nın 231/11. maddesi gereğince hükmün açıklanması ile TCK"nın 179/3 delaletiyle 179/2, 62, 50/3-1-a, 52/2. maddeleri gereğince mahkumiyet.
2-Taksirle yaralama suçu yönünden- CMK"nın 231/11. maddesi gereğince hükmün açıklanması ile TCK"nın 89/1, 62, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarından yapılan yargılama sonucunda, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu yönünden sanığın TCK’nın 179/3-2, 62/1. maddeleri gereğince 25 gün hapis cezasıyla, taksirle yaralama suçu yönünden TCK"nın 89/1, 62, 52/2-4. maddeleri gereğince 1.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. fıkrası uyarınca sanığın 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmasına dair Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 14.07.2009 tarih, 2008/867 esas, 2009/1743 karar sayılı kararının 06.10.2009 tarihinde kesinleşmesini müteakip sanığın, deneme süresi içerisinde 19/03/2014 tarihinde işlediği kasten yaralama suçu nedeniyle, Ankara 32. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/10/2014 tarihli ve 2014/293 E. - 2014/313 K. sayılı kararı ile 1.500 TL kesin adli para cezasına hükmedilmesi üzerine denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle ihbarda bulunulmasını müteakip, duruşma açılarak sanığın savunması alınıp 04.05.2015 tarihli hükmün CMK"nın 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına ilişkin Ankara 36. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/176 - 2015/809 karar sayılı kararını kapsayan dosya incelendi;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 ve 5271 sayılı CMK"nın 34. maddeleri uyarınca bütün mahkeme kararlarının, karşıoy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklamasıdır. Ceza Muhakemesi Kanununun 230. maddesinde ise hükmün gerekçesinde, suç oluşturduğu kabul edilen eylemin gösterilmesi, bunun nitelendirmesinin yapılması, Ceza Kanununda öngörülen sıra ve esaslara göre cezanın ve ayrıca cezaya mahkumiyet yerine veya yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirlerinin belirlenmesi, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine ya da ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususa ilişkin istemlerin kabul veya reddine dair dayanakların gösterilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime olanak sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır. Hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi ise 1412 sayılı Kanunun 308/7 ve 5271 sayılı CMK"nın 289/1-g bendi uyarınca hukuka kesin aykırılık halini oluşturacaktır.
İncelenen dosya kapsamına göre; Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 14/07/2009 tarih, 2008/867-2009/1743 sayılı ilamı ile sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan 5237 sayılı TCK"nın 179/3-2 ve 62. maddeleri gereğince neticeten 25 gün hapis cezası, taksirle yaralama suçundan 1.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hakkındaki hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kesinleşmesine müteakip sanığın öngörülen 5 yıllık denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlemesi sebebiyle mahkemesine yapılan ihbar üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında yeni bir hüküm tesis edilmesi gerektiği, önceki hükme atıfta bulunulamayacağı, bu kapsamda, hükmün gerekçe kısmında, iddia, savunma ve kabul ile kabulü sağlayan delillerin gösterilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde gerekçesiz hüküm tesisi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Suç tarihinde müştekilerden ..."in yönetimindeki resmi araçla Kazım Karabekir Caddesi üzerinde seyir halinde bulunduğu sırada, yönetimindeki araç ile bu otoya arkadan çarpan sanığın her iki otoda maddi hasara sebebiyet verdiği, daha sonra trafiğin durduğu bir anda müştekilerin sanık ile konuşmak üzere bulundukları araçtan indikleri, müştekilerden kaçmak isteyen sanığın yönetimindeki aracı araçtan inen katılan ..."ın üzerine doğru sürerek oradan uzaklaşmaya çalıştığı, katılanın da otomobilden kurtulmak için kendisini kaldırıma doğru atması neticesinde, basit tıbbi müdahele ile giderilebilecek şekilde yaralandığı, sanığın kazadan yaklaşık 7 saat sonra Adli Tabiplikçe yapılan alkol ölçümünde 0.83 promil alkollü olduğunun tespit edildiği olayda, katılanın iddiası, tanıklar ... ve ..."ın beyanları ile tüm dosya kapsamından, sanığın katılan ... "ın üzerine araç sürme eyleminin kasıtlı şekilde icra ettiği, dolayısıyla eyleminin olası kastla kasten yaralama suçunu (TCK"nın 86/2, 21/2. maddeleri) oluşturacağı, gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek sanık hakkında taksirle yaralama suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK"un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkının korunmasına, 22/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.