11. Hukuk Dairesi 2015/6312 E. , 2016/2850 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada.... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 05/12/2013 tarih ve 2013/224-2013/907 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve davalı şirketler vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 15.03.2016 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalılara "Hisse senedi devir ve kabul sözleşmesi" yazılı bir belge karşılığında 24.220 DM yatırdığını, müvekkiline parasını her istediği anda alabileceği ve yüksek oranda faiz garantisinin verildiğini ancak, herhangi bir faiz ve para ödemesi yapılmadığını, yapılan işlemin mevzuat hükümlerine aykırı olduğunu, davalıların taahhütlerini yerine getirmeyerek sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek, şimdilik 23.555,87 TL"nin davalılardan tahsilini, davalı şirketlerle kurulmuş geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitini ve ilgili mevzuata aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 01.01.2001 tarihinde davalı ...Ş"ye ortak olmak için diğer davalı şirket ile hisse devir işlemi yaptığı, 42 adet hisse senedi karşılığı toplam 24.220 DM hisse satış bedeli ödediği, buna karşılık davalıların davacıyı iradesi dışında davalı ... bünyesindeki diğer davalı ........ ve ..."ye ortak ettikleri, bu konuda davalıya bir ihtar çekilmediği gibi bilgilendirmede de bulunulmadığı, bu durumda sükut edilmek suretiyle akdin yenilendiğinden söz edilemeyeceği, davacının iş bu dava ile davalı ...... ile imzalamış bulunduğu sözleşmeyi fesih iradesini gösterdiği, davalılarca yapılan işlem sırasında davacının geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle hisse devrinin başından beri hükümsüz olduğu ve davacıdan tahsil edilen paranın iadesinin gerektiği gerekçesiyle davalı şirketler yönünden davanın kabulü ile 23.409,49 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte anılan davalılardan tahsiline, davalı ... yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının davalı şirketlerin ortağı olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile davalı şirketler vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğü ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadı istemlerine ilişkindir.
Dairemizden geçen emsal dosyalardan anlaşılacağı üzere, davalı şirketler hakkında düzenlenen SPK raporlarında, hisse senetlerinin izinsiz halka arz edildiği, sermaye artırım kararı verilmesine ilişkin genel kurul toplantısından önce halka arz işlemine başlandığı, Yimpaş Grubu şirketleri tarafından yasal kayıtlara aktarılması zorunlu hususların yerine getirilmediği, muhasebe kayıtlarında gerçeğe aykırı kayıtlar bulunduğu, kar ve zarar kalemlerinin gerçeği yansıtmaktan uzak olduğu, hisse devir sözleşmelerinde bazı kişilerin ortaklık pay defterinde gözükmediği, kanun dışı yollardan para toplandığı belirtilmiş, bu kapsamda içinde davalı şirket yöneticisinin de bulunduğu sanıklar hakkında.... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2006/253 E. sayılı davasında ihraç edilecek hisse senetlerinin SPK"ya kaydettirilmesi aşaması tamamlanmadan halka arz işlemine başlandığı, pay bedellerinin usulsüz tahsil edildiği belirlenerek mahkumiyet kararı verilmiş, Yargıtay 7. Ceza Dairesi"nin 13.06.2007 tarihli ilamı ile onanmış,... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2006/121 Esas sayılı dosyasında.."dan izin alınmadan hisse senetleriyle ilgili aracılık faaliyetinde bulunulduğu iddiasıyla dava açılmış, sanıklar hakkında verilen mahkumiyet kararları Yargıtay 7 Ceza Dairesi"nin ilamı ile zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmış, yine usulüne uygun olarak defterlerin tutulmaması nedeniyle davalı şirket yöneticisi hakkında mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin kurulabilmesi için sözleşme ehliyeti, hukuka, ahlaka, adaba uygunluk, ifa imkansızlığının bulunmaması, irade ile beyan arasında uyum, geçerlilik şeklinin arındığı hallerde bu şekle uygunluk gerekmekte olup, bu unsurlardan birinin eksikliği halinde ortada irade açıklaması bulunmasına rağmen, bu irade bir borç doğurmayacaktır. (Bkz. Prof Dr. ... Borçlar Genel Hukuku Genel Hükümler, 2. baskı, sayfa 50)
818 Sayılı BK"nın 28. maddesine göre hile, diğer tarafta sözleşme yapma düşüncesini uyandıran ya da bu düşünceyi güçlendiren gerçeğe aykırı eylem ve davranışları ifade eder. Hile nedeniyle sözleşmenin geçersiz sayılabilmesi için kişide aldatma kastının bulunması gerekir. Buna göre kişinin ileri sürdüğü ya da açıklanan zorunluluğu bulunmadığı halde susmuş olduğu nitelikler, karşı tarafı sözleşme yapmaya ikna etme veya sözleşme düşüncesini pekiştirme amacıyla ortaya konulmuş olmaktadır. Kişi bu eylem ve davranışlarda bulunmasaydı diğer tarafın bu sözleşmeyi yapmayacağı bilinç ve düşüncesinde olmalıdır. Aldatma kastında, kişiyi gerçek dışı eylem ve davranışlarda bulunmak suretiyle sözleşme yapmaya ikna etme düşüncesi vardır. Bir başka ifadeyle, sözleşmenin yapılması ile aldatma eylemi arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Hileye uğrayan kişinin iradesi sakatlanmıştır. Bu nedenle sözleşmeyi iptal etme hakkına sahiptir. Sözleşmenin iptali halinde tarafların aldıklarını iade yükümlülüğü doğacaktır.
Somut olayda davalılar, davacının şirket ortağı olduğunu ve TTK"nın 329-405. maddeleri gereğince ödediği parayı geri isteyemeyeceğini savunmuşlar, mahkemece de bilirkişi raporu alındıktan sonra davacının, davalı ...Ş"ye ortak olmak için diğer davalı şirketle hisse devir işlemi yaptığı, buna rağmen davalıların, davacıyı holding bünyesindeki ... .."ye ortak ettikleri, davalılarca yapılan işlem sırasında davacının geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle hisse devrinin başından beri hükümsüz olduğu gerekçesiyle davalı şirketler yönünden davanın kabulüne, davalı ... yönünden açılan davanın ise pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Ancak, yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacının iddiası kendisinden her istenildiği anda iade edileceği ve yüksek faiz verileceği garantisi ile para alındığı olup davalılar da davacının, şirket ortağı olduğunu savunduğuna göre mahkemece, uyuşmazlığın tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda değerlendirilmesi gerekmektedir. Esasen mahkemece uyulmasına karar verilen Dairemizin 14.12.2012 tarihli ilamında da bu husus vurgulanmış ve evvelemirde davacının sahih bir şekilde davalı şirketlere ortak olup olmadığının belirlenmesi gerektiği açıklanmıştır. Anılan bozma ilamına uyulmakla, artık bozma ilamında açıklandığı biçimde araştırma yapılması zorunlu hale gelmiştir. Bununla birlikte, yine Dairemizden geçen emsal dosyalarda alınan bilirkişi raporlarında, davalı şirketlerin defterlerinin mevcut durumu nazara alındığında pay sahipliği durumunun tespit edilemeyeceği açıklanmış olup işbu dosyada, bu yönden de bir araştırma yapılmamıştır.
O halde, mahkemece bilirkişi kuruluna, davalının tüm ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, davalı şirketin devir tarihleri itibariyle sicil dosyaları ile davalı şirket yöneticileri hakkındaki ceza dosyalarının birer suretleri getirtilerek, davacıya devredilen hisselerin davalı şirketin sermayesinde temsil edilip edilmediği, genel kurullarda sermayenin ne şekilde temsil edildiği, şirket muhasebe kayıtlarında davacının pay sahibi olduğuna dair bir kaydın bulunup bulunmadığı hususları açıklığa kavuşturularak, bu inceleme sonucunda davacının ortaklığının sahih olmadığı anlaşıldığı taktirde, davacının zararından davalıların haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durularak, haksız fiil, hile ve aldatma olgusunun tespiti yapılırken de yukarıda bahsi geçen.., ... ve ... raporları, davalı şirketin yöneticileri hakkındaki ceza dosyaları, bu dosyalardaki tanık beyanları da nazara alınarak, her bir davalının hukuki durumu buna göre tayin ve takdir edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen yönler yeterince tartışılmadan düzenlenen bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı ...Ş. yararına bozulması gerekmiştir.
2-Ayrıca, Dairemizin ilk bozma ilamıyla eksik inceleme nedeniyle davanın reddi kararı bozulmuş, bozmaya uyularak verilen ikinci kararda davalı ... ... yönünden davanın husumet sebebiyle reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İkinci kararı davacı vekili temyiz etmemiş olup bu haliyle anılan davalı hakkında verilen husumetten ret kararı kesinleşmiştir. Bu durumda, mahkemece, hakkındaki husumetten ret kararı kesinleşen davalı ... .... yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması gerekirken bu davalı hakkında da davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulması yerinde görülmemiş, kararın temyiz eden davalı ....... yararına bozulması gerekmiştir.
3- Öte yandan, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 336. maddesi uyarınca davalı ... hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan yazılı gerekçeyle reddi de doğru değildir. Zira, 6762 sayılı TTK"nın 336/5. maddesinde tarif edilen gerek kanunların gerekse sözleşmelerin kendisine yüklediği sair vazifelerin kasten ve ihmal neticesi yapılmaması, TTK"nın 321/son maddesinde de, temsile ve idareye salahiyetli olanların vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden anonim şirketin sorumlu olacağı hükme bağlandığından davalı ..."ın da davalı şirketlerin yönetim kurulu başkanı olarak gerek MK"nın 50. maddesi gerekse de TTK"nın 321/son maddesi uyarınca zarardan sorumlu tutulabileceği ve bu nedenle kendisine husumet yöneltilebileceği gözetilmeksizin bu davalı yönünden dahi pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle da davacı yararına bozulması gerekmiştir.
4-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin vekalet ücreti ve faiz başlangıcına ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekilinin, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ...... vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün anılan taraflar yararına BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin vekalet ücreti ve faiz başlangıcına ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 15/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.