14. Hukuk Dairesi 2015/1077 E. , 2016/8524 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.02.2012 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal ve karşı dava tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi, kal isteminin kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 10.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar...Davalılar,.... İli,.. İlçesi... Köyü, 3041 ada, 7 parsel sayılı, 98 m2"lik arsaya davacı ..." ün 27/98, ... mirasçılarının 27/98 ve ...... mirasçılarının 44/98 hisse olmak üzere müştereken malik olduklarını, 6 parselin 71/143 hisse maliki ..."ün talebi üzerine ifraz edilerek 21 ve 22 parsellerin oluştuğunu, 22 parselin davalılar tarafından diğer davalı ... Belediyesi"ne hibe edildiğini, bu parsel üzerine davalılar tarafından 5 katlı bina yapılarak davacılara ait parsele zeminden 61,74 m2 tecavüz ettiğini, davalılar tarafından yapılan binanın ruhsatsız ve kaçak olduğunu, bu sebeple davalılardan ....... tarafından yapılan ve diğer davalı ... Belediyesi" ne devredilen binanın 7 no"lu parsele 61,41 m2""lik müdahalelerin men" ine ve binanın kal" ine karar verilmesini istemiştir.
Davalı- K. Davacı ..., davaya konu binanın yapılan imar uygulaması nedeniyle tecavüzlü olduğunu, kardeşi diğer davalı ... ile kendilerine ait arsa üzerinde binayı iyiniyetle yaptıklarını, tecavüz edilen arsanın değeri üzerinden bedeli ödenerek adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., 7 no"lu parsele 22 no"lu parseldeki binanın tecavüz ettiğini, bu binanın ..." e ait olduğunu, kendi binasının 21 no"lu parselde bulunduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ..., davaya konu binanın kaçak olarak inşa edildiğini, yapı tatil tutanağı tanzim edildiğini, 22 parsel sayılı taşınmazın belediye adına tapuda kayıtlı olduğunu, parsel üzerindeki bina ile ilgisinin bulunmadığını, bu sebeple husumet yöneltilemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, asıl dava elatmanın önlenmesi ve kal davasının kabulüne, karşı dava temliken tescil davasının reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Tecavüzlü binanın kaçak yapı niteliğinde olması ve parsellerin imar sonucu oluşmuş bulunması dikkate alındığında temliken tescil isteminin reddi doğru görüldüğünden bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Bilindiği üzere yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus Türk Medeni Kanunu"nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Somut olayda, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Zira dava konusu 3041 ada 6 ve 7 parsellerin imar parseli olması ve tecavüzlü kısmın imar uygulaması sonucu
davacı parselinde kalması halinde yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda bir değerlendirme yapılması gerektiği halde davalıya ait binanın yaptığı taşkınlığın imar uygulaması sonucu oluşup oluşmadığı belirlenmeden sonuca gidilmiştir.
Hal böyle olunca, taşkınlığın imar uygulaması ile oluşup oluşmadığının tespiti bakımından, dava konusu 3041 ada 6 ve 7 parselin imar parseli olup olmadığının, imar uygulaması yapılmışsa tam olarak ne zaman yapıldığının ve imar uygulamasından önce davalı tarafın, tecavüzlü alanda, kayda dayalı bir hakkının bulunup bulunmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve koşulların oluşması halinde yukarıda belirtilen ilkeler de gözetilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda 1 no"lu bentte yazılı nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, hükmün 2. bentte yazılı nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana aidesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
19.10.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.