1. Hukuk Dairesi 2017/1455 E. , 2017/1808 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı Hazine vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkindir.
Davacı 193 ada 12 parsel sayılı taşınmaz....isimli şahıstan tapusuz iken satın aldığını, taşınmazın kadastro tespiti sırasında köyde yaşamayan ve taşınmazla da ilgisi bulunmayan ...adına tespit gördüğünü belirterek tapu kayıt maliki olarak gözüken ...şeklindeki kaydın iptali ile ... oğlu ... olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; "...tapuda malik olan kişinin mirasçılarının duruşmaya davet edilerek dinlenilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir." gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece direnme kararı verilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda Mahkemece, önceki karardaki gerekçede yer almayan ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/1353 E-2013/1724 K. sayılı dosyasına dayanılarak hüküm kurulmuş olup, kabule dair verilen bu karar usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmayıp, yeni bir hüküm niteliğindedir.
Diğer taraftan, davacının 22.06.2015 tarihli karardan sonra 24.07.2015 tarihinde öldüğü mahkemenin 2014/132 E. - 2015/485 K. sayılı ilamının bozulmasından sonra davacının mirasçılarından ... ve ... hariç tüm mirasçıların duruşmaya katılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ettikleri, ... ise 22.06.2016 tarihli mazeret dilekçesinde davanın kabulünü talep ettiği, mirasçılardan ...’ın ise kendisine tebligat yapılmadığından davaya muvafakati olup olmadığı yönünde beyanda bulunmadığı ancak davanın kabulüne ilişkin kararın dahili davacı ...’a da tebliğ edildiği, tüm mirasçıların davadan haberdar edildiği anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebileceğinden ve davanın niteliğine göre de davada mirasçılardan birinin dahi takibinin yeterli olduğu kabul edildiğinden esasa ilişkin incelemeye geçilmiştir.
Bu tür davalarda mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
... ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olaya gelince, mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde hükme yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, Nüfus Müdürlüğü’nden gelen kayıtlardan sicil kaydında malik görünen “ ... ” isimli bir kişinin olduğu tespit edilmesine rağmen bu kişinin 2011 yılında ölmüş olması sebebi ile tüm mirasçılarının duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığının sorulmadığı görülmektedir.
Hâl böyle olunca, tapuda malik gözüken kişinin tüm mirasçıları duruşmaya çağrılarak mülkiyet iddialarının olup olmadığının sorulması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir
Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.