1. Hukuk Dairesi 2014/21168 E. , 2017/1806 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacılar, mirasbırakan ...’nun kayden maliki olduğu 3-7 ve 8 nolu bağımsız bölümlerden 3 ve 7 nolu bağımsız bölümleri 26/09/1988 tarihinde intifa hakkını üzerinde bırakarak mirasçılardan...’a satış yolu ile, 8 nolu bağımsız bölümü 16/09/1988 tarihinde mirasçılardan ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiğini, İlhan"ın 8 nolu bağımsız bölümü 16/12/2009 tarihinde baldızının torunu olan diğer davalı ...’e sattığını, diğer mirasçılar ... ve ...’ın kendilerine miras paylarına karşılık bedeli ödemeyi kabul ettiklerini, ancak davalılardan İlhan"ın ödeme yapmayı kabul etmediğini, ..."a yapılan devrin muvazaalı olduğunu, bakımının 12 yıldır yanında bulunan bakıcı ve davacılardan ... tarafından karşılandığını, diğer davalı ..."e yapılan satışın da muvazaalı bir işlem olduğunu belirterek 8 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nun 22/08/2011 tarihinde vefat ettiği, geride çocukları ...’in mirasçı olarak kaldığı, 1166 ada 16 parselde kayıtlı 3 ve 7 nolu bağımsız bölümleri 26/09/1988 tarihinde mirasçılardan Şadan ve Nuran’a satış ile, 8 nolu bağımsız bölümü ise 11.05.1988 tarihinde mirasçılardan davalı ...’a ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile temlik ettiği, davalı ...’ın da bu taşınmazı 16.1.2009 tarihinde davalı ...’e satarak devrettiği anlaşılmaktadır.
Gerçekten de, mirasbırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak 4 ay arayla tüm mal varlığını elden çıkardığı, diğer davalı ...’in yapılan muvazaayı bilen konumunda, kötüniyetli olduğu dosya içeriği ve tüm delillerden anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı ...’ın bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119/1-e maddesindeki yasal düzenleme gereğince davacı, dava dilekçesinde davanın dayanağını oluşturan tüm olayları (vakıaları) bildirmekle yükümlüdür. Aynı Kanunun 25. ve 26.maddelerinin buyurucu nitelikteki hükümlerinde belirtildiği üzere Hakim Kanunda açıklanan ayrıcalıklar dışında, davanın sınırlarını çizen bu olaylarla bağlı olup, bunlar dışına çıkamaz ve inceleme yapıp karar veremez. Taleple bağlılık ilkesini düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.(2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır." şeklindedir.
Öte yandan;Yargıtay, kanuna açıkça aykırılık hallerinde ve kamu (439/3 m.)düzenine ilişkin durumlarda tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olmadan temyiz incelemesi yaparak kararı bozabilir.(HUMK 439 m.).
Yukarıda değinilen ilkeler ve somut olgular birlikte değerlendirildiğinde kanun hükmünün yanlış uygulanması hususunun resen dikkate alınması gerektiği gözetilerek; davadaki istek davacıların miras payları oranında iptal ve tescil olduğu halde davada taraf sıfatı bulunmayan mirasçılar ...’a da pay verilmek suretiyle talep aşılarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan davanın; 24.400-TL değer gösterilmek suretiyle açıldığı, keşfen saptanan değer üzerinden yargılama aşamasında eksik harç ikmal edilmediği gözetilerek harcı yatırılan dava dilekçesindeki değer üzerinden davacılar lehine avukatlık ücreti taktir edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile keşfen belirlenen ve harcı ikmal edilmeyen ve davacıların miras paylarına isabet eden değer üzerinden fazla vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.
Davalının bu yöne değinen temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.