13. Hukuk Dairesi 2017/2277 E. , 2019/777 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili avukat ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, ..."in 5 yıl önce meme kanseri nedeniyle operasyon geçirdiğini ve aldığı tedaviler ile sağlığına kavuştuğunu, 24.09.2012 tarihinde vücudundaki bir takım ağrılar nedeniyle davalı hastaneye başvurduğunu, hastanenin meme kanseri riskine yönelik bir takım tetkik tahlil ve muayeneler uyguladığını, sadece ağrı kesici verildiğini, ağrıları artmaya devam edince 06.03.2013 tarihinde tekrar davalı hastaneye başvurulduğunu fakat ağrıların nedeni olarak farklı bir teşhisle fizik tedavi uygulandığını, ağrıların daha da artması üzerine bu kez 16.03.2013 tarihinde başka bir hastaneye başvurulduğunu ve ..."ın meme kanserinin yeniden evrelediğinin ve hastalığın çok ilerlediğinin, tedaviye çok geç kalındığının tespit edildiğini, kanser hastalığında erken teşhisin çok önemli olduğunu, bu duruma davalıların ihmalinin sebebiyet verdiğini, yanlış teşhis ile ..."ın tedavisinin geciktiğini ileri sürerek, maddi manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır. Davacılardan ..."ın yargılama sırasında 17.10.2015 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı şirkete ait hastanenin ve doktorların ihmalleri nedeniyle, gerekli tedavinin gecikmesine neden oldukları iddiasına dayalı maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle, vekil konumunda olan doktorların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmeleri gerekir.
Mahkemece, dosyaya kazandırılan 19.02.2016 tarihli Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu"nun raporu benimsenmek suretiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Anılan raporda; "Kişinin ... Özel ... Hastanesi"ne başvurduğunda yapılan tektiklerde metastazı gösteren bir bulguya rastlanılmadığı, bu nedenle kişinin ... Özel ... Hastanesi"nde tedavisinde görev alan sağlık çalışanlarının aynı hal ve şartlarda kendilerinde beklenen özeni gösterdiği, kişide ortaya çıkan metastaz tablosunun bu tür hastalıkların beklenen bir sonucu olduğu cihetle kişinin tedavisinde görev alan sağlık çalışanlarına atfı kabil kusur tespit edilmediği oy birliği ile mütalaa olunur." denilmiştir. Davacılar, işbu rapora itiraz etmişler ancak mahkemece, yapılan itirazlar değerlendirilmeksizin hüküm tesis edilmiştir. Hükme esas alınan Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu"nun anılan raporunda, davalı hastane tarafından tetkiklerde metastazı gösteren bir bulguya rastlanılmadığı belirtilmiş ise de, yapılan tetkiklerin metastazı tespitte yeterli olup olmadığı hususuna açıklık getirilmediği değerlendirilmiştir. O halde, mahkemece davaya konu olayda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, aralarında dava konusu hususta uzman, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, davalı hastane tarafından yapılan tetkiklerin hastalığı tespitte yeterli olup olmayacağı, başkaca gerekli tetkik varsa bunun ihmal edilip edilmediği husularında, davacıların da itirazlarını dikkate alacak şekilde, davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalıların kusurlu olup olmadığının belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yönler göz ardı edilerek, eksik incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılardan alınarak davacılara ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.