Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/681
Karar No: 2016/179

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/681 Esas 2016/179 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2015/681 E.  ,  2016/179 K.

    "İçtihat Metni"


    Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza

    Sanıklar ... ve ..."nun nitelikli yağma suçuna teşebbüsten 5237 sayılı TCK’nun 149/1-a-d, 35/2, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 7 yıl 9 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna ve mahsuba, sanık ..."nın ayrıca ruhsatsız silah taşıma suçundan 6136 sayılı Kanunun 13/1, TCK"nun 62/1, 52, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis ve 2.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye, sanık ..."nın her iki hapis cezasının TCK"nun 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin, Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.09.2014 gün ve 321-241 sayılı hükmün sanık ... ve sanıkların müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 13.05.2015 gün ve 15512-40623 sayı ile;
    “Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    1- 5237 sayılı Yasanın 61. maddesiyle cezanın belirlenmesinde, izlenmesi gereken yöntem açık ve denetime imkan tanıyacak bir biçimde ortaya konulmuştur. Buna göre somut olayda, ilgili suç tanımında belirtilen cezanın alt ve üst sınırı arasında ceza tayin edilirken cezanın belirlenmesine ilişkin madde hükmündeki ölçütler dikkate alınacaktır. Bu düzenleme ile soyut gerekçelerle cezanın alt ve üst sınırdan belirlenmesi şeklindeki yanlış uygulamanın önüne geçilmek istenmiştir. Bu açıklamalar ışığında bir suçtan dolayı TCK’nın 61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin birinci fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlar göz önünde bulundurulacak ve somut gerekçeler de belirtilmek suretiyle kanundaki cezanın alt ve üst sınırı arasında takdir hakkı kullanılacaktır. Ayrıca temel ceza belirlenirken aynı Yasanın 3. maddesinin birinci fıkrasındaki "Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur." şeklindeki hüküm de gözetilmek zorundadır.
    Hakimin temel cezayı belirlerken değindiği gerekçesi suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçları, işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksirine dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik ile dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yerinde ve yeterli olmalıdır. Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan cezanın şahsileştirilmesi kuralının da amacı ceza ve sanık arasında uygun dengeyi sağlamaktır. İki sınır arasında cezayı belirleme hakime ait ise de bu yetkinin kullanılmasında adalet ve nesafet kurallarına bağlı kalınması bu bağlamda suçun işleniş şekli, önemi, sebepleri, kanun ve ...lara muhalefet derecesi, kastın yoğunluğu, sanığın sosyal durumu, geçmişi, topluma kazandırılması hususlarının göz önünde tutulmasının yanında bu konudaki gerekçenin dosya ile uyumlu olması zorunludur.
    Katılanların evine kargo siparişi getirme bahanesiyle girmeye çalışan ve katılan ..."ye silah doğrultup, bağırması nitecesi korkup, eylemi tamamlamadan olay yerinden kaçan sanık ... ile eylemi işlemek için araç ve bilgi yardımında bulunan sanık ..."ın eylemleri ile ilgili temel cezalar belirlenirken 5237 sayılı TCK"nın 61. maddesinde belirtilen hususlar somut olaya göre göz önünde bulundurulup, belirtilmesi gerektiği gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçe ve soyut ifadelerle işlenen fiilin ağırlığı ve meydana gelen zarar ile orantısız şekilde, ruhsatsız silah taşıma ve yağmaya kalkışma suçlarında temel cezanın fazla tayini ile olayda maddi bir zararın doğmadığı dikkate alınmadan aynı gerekçe ve soyut geçişli ifadeler kullanılarak TCK 35. maddesi ile uygulama yapılırken olayla nispetle olmayan oranda cezada indirim yapılarak fazla ceza tayini,
    2- Sanık ..."ın diğer sanıkların eylemlerinin başlangıç ve sonrasında fiilin icrasını kolaylaştırıcı katılımı nedeniyle hakkında 5237 sayılı TCK"nın 39/2. maddesi ile uygulama yapılıp yapılamayacağının denetime olanak verecek şekilde karar yerinde tartışmasız bırakılması,
    3- Sanık ... hakkında ruhsatsız silah taşıma suçundan kurulan hükümde 6136 sayılı Yasa"nın 13/1. maddesine göre tayin edilecek hapis cezasının yanında hükmedilmesi gereken gün para cezasının üst sınırının 100 güne kadar olabileceği gözetilmeden yazılı şekilde fazla ceza tayini” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 04.06.2015 gün ve 368679 sayı ile;
    “Yargılamaya ve itiraza konu somut olay incelendiğinde; sanıklardan ..."ın Muğla ilinde ikamet etmeye başlamasından sonra, bir arkadaşından müştekilerin evinde çok miktarda nakit para bulunduğunu duyması üzerine bu parayı bir şekilde almaya karar verdiği ve bu fikrini firari sanık ..."e açtığı, onun da kabul etmesi üzerine plan yapmaya başladıkları ve bu işte kullanmak üzere ..."in tanıdığı, Antalya ilinde ikamet eden ve ailevi problemleri bulunan sanık ..."i Muğla iline çağırdıkları, otobüsle erken saatlerde Muğla otogarına gelen sanık ..."in telefonla ... ile irtibat kurduğu ve saat 07.30 sularında her üç sanığın sanık ..."ın evinde buluştukları görülmektedir. ..."ın evinde yapılan plan doğrultusunda, sanıklardan Ümit, kargo görevlisi kılığıyla silahlı olarak müştekilerin evine gidecek ve kapıyı açtırdığında, tehdit ve cebirle içerideki paraları alıp evin yakınında kiralık araçla bekleyen diğer iki sanıkla buluşarak olay yerinden kaçacaklar, bilahare de parayı üçe bölüşeceklerdir. Bu şekilde yaptıkları plan doğrultusunda icra aşamasına geçen sanıklar, önce il merkezinde faaliyet gösteren bir rent a cardan suçun icrasında ve sonrasında kaçmak için kullanacakları aracı sanıklardan ..."ın kimlik bilgileriyle kiralamışlar, sonra kargo şirketinden bir kıyafet ve koli alarak olay yerine gitmişlerdir. Sanıklardan ... ve ..., sokağın başında araç içerisinde gözcü olarak kalmışlar, yukarıya eve çıkan sanık ... de kargo getirdiği bahanesiyle evin kapısını açtırmış, ancak heyecan ve müştekilerin bağırıp yardım istemesi üzerine eylemi tamamlayamadan elindeki silahı bir apartman bodrumuna saklayarak kaçmış, kovalamaca sonucu ise yakalanmıştır. Bu sanığın yakalanmasıyla diğer sanıklara ve araca ulaşılmış, olay ortaya çıkmıştır.
    Mevcut kabul ve oluşa göre, sanıklar konutta, birden fazla kişi olarak ve silahlı şekilde yağma eylemini icra etmek istemişler, ancak sanık ..."in müştekileri kontrol edememesi üzerine parayı alamamışlardır. Nitelikli yağma suçunu düzenleyen 5237 sayılı Yasanın 149. maddesinin (a), (c) ve (d) fıkralarında düzenlenen üç halin de eylemde birleştiğinde tereddüt bulunmamaktadır. Keza yine, sanıkların evde para olduğuna dair istihbarat yapmaları, parayı almaya karar verdikten sonra şehir dışından müştekileri hiç tanımayan sanık ..."i getirtmeleri, kargo şirketinden suçta kullanacakları malzemeleri temin etmeleri, kaçacakları aracı ayarlamaları, hep bir planın parçası dahilinde uygulandığı anlaşılmaktadır. Yani sanıklar suçu işlemek için son derece organize olmuşlar, plan yapmışlar ve icra etmişlerdir. Bu, suç işlemedeki kararlılıklarını göstermekte olup teşebbüs yönünden de katettikleri mesafenin tayinine ışık tutmaktadır. Zira, müştekilerin bağırıp yardım istemesi anına kadar herşey plan dahilinde icra edilmiş, sanıkların evine kargo görevlisi kılığında girilerek silahla tehdit ve cebir uygulanmıştır. Mağdurlarda yaratılan korku neredeyse paranın alınması ile aynı seviyeye gelmiş durumdadır. Bu oluşa ve kabule göre, 149. maddenin üç ayrı fıkrasını ihlal eden sanıklara temel ceza tayin edilirken 10 ila 15 yıl arasındaki sınırdan 12 yıl 6 ay ceza belirlenmesi, yine teşebbüs sebebiyle cezada az indirim yapılması ve 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan teşdiden uygulama yapılması ceza adaletine uygundur. Yüksek Dairelerin benzer dosyalardaki istikrarlı uygulamaları da bu yöndedir.
    (2) numaralı bozma sebebi doğrultusunda sanıkların eylemdeki rollerine bakıldığında da; müştekilerin evinde para olduğu bilgisini alan ve bunu diğer sanıklara bildiren sanık ... olup, kendi evinde suç günü buluşmayı ayarlamış, planı yapmış, suçta kullanılacak aracı kiralamış ve olay anında sanık ..."in başında olan kendine ait şapkayı da vermiştir. Olayın başından beri planlayıcısı durumundadır ve araç ile olay yerine de gelmiştir. 5237 sayılı Yasanın "iştirak" başlıklı dördüncü bölümünün "faillik" başlığı altındaki 37. maddesinde tarif edilen "suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu tutulur" düzenlemesi karşısında suçtan doğrudan fail olarak sorumlu tutulmalıdır.
    Bu sebeplerle; sanıklar hakkında yağma ve 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçlarına ilişkin olarak (1) ve (2) numaralı bozma sebeplerinin hükümden çıkarılarak hükmün onanması, sanık ... için 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan ise, sadece hükmün gün para cezasının üst sınırı 100 gün olduğu halde temel cezanın 120 gün olarak belirlenip neticeten fazla adli para cezasına hükmedilmesi sebebiyle bozulması, ancak bozma sebebi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden düzeltilerek onanması" talebiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 18.06.2015 gün ve 3011-41732 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
    1- Sanık ..."nun yağma suçuna iştirakinin TCK"nun 37. maddesi kapsamında "müşterek faillik" mi, yoksa TCK"nun 39. madde kapsamında "yardım eden" niteliğinde mi olduğu,
    2- Her iki sanık hakkında yağma suçundan belirlenen temel cezanın isabetli olup olmadığı,
    3- Sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan belirlenen temel cezanın yerinde olup olmadığı,
    4- Sanıklar hakkında yağma suçundan 5237 sayılı TCK’nun 35/2. maddesi uyarınca teşebbüs nedeniyle indirim yapılırken uygulanan indirim oranının yerinde olup olmadığı,
    Noktalarında toplanmaktadır.
    İncelenen dosya kapsamından;
    26.09.2013 günü saat 14.30 sıralarında Emirbeyazıt Mahallesi Avcılar Sokak üzerinde elinde silah bulunan bir şahsın olduğunun bildirilmesi üzerine kolluk görevlilerince olay yerine gidildiğinde, katılan ..."nun, apartman girişindeki kapı zilinin çalması üzerine kapıyı açtığında bir şahsın “kargonuz geldi” diyerek seslendiğini, şahsın evin giriş kapısına gelip elindeki koliyi gösterdikten sonra içeriye girerek başına silah dayadığını, bağırmaları üzerine koliyi bırakıp kaçtığını belirtip şahsın eşgalini verdiği, çevrede yapılan araştırmalar esnasında eşgale uyan sanık ..."nın görevlileri görünce kaçması üzerine kovalamaca sonucu saat 15.05 sıralarında yakalandığı, olay yerinde bulunan "... Kargo" yazılı "6" numaralı kolinin kim tarafından alındığının tespiti için kargo görevlileri ile yapılan görüşmede görevlilerin; aynı gün saat 10.30 sıralarında işyerine gelen bir şahsın kargo göndereceğini söyleyip eşyalarını koymak için koli istediğini, koliyi verdiklerini ancak şahsın geri dönmediğini belirterek şahsın eşgalini verdikleri, görevlilerce mobese kayıtları incelendiğinde kargo şirketinden elinde koliyle çıkan şahsın ... plakalı aracın ön yolcu koltuğuna bindiğinin tesbit edildiği, aracın kiralandığı işyerine gidildiğinde işyeri yetkilisinin aracı saat 10.00 sıralarında sanık ..."a kiraladığını, ..."ın yanında bir kişinin daha olduğunu söylediği, kamera görüntülerinden sanık ... ile diğer sanık ..."in araç kiralamak için işyerine geldiklerinin tespit edildiği, aracın GPRS kayıtlarından sanık ..."ın evinin bulunduğu Kötekli Mahallesinde olduğunun belirlenmesi üzerine belirtilen yere gidildiğinde sanık ..."ın araçta yakalandığı, olaydan bir gün sonra sanık ..."in suç esnasında kullandığı silah ve şapkanın bulunduğu yeri kolluk görevlilerine gösterdiği, suç konusu tabancanın atım yatağında bir adet, şarjöründe ise iki adet fişeğin ele geçirildiği,
    48 E 3491 plakalı aracın sanık ... tarafından 26.09.2013 tarihinde bir günlüğüne kiralandığı, belirtilen aracın GPRS kayıtlarından olay günü katılanların ikamet ettiği Avcılar Sokak üzerinde saat 14.06-14.40 ve 14.53-15.20 sıralarında duraksama ve hareket halinde olduğu, saat 15.24 ile 17.43 saatleri arasında ise sanık ..."ın ikamet ettiği Kötekli mevkiinde bulunduğunun tespit edildiği,
    Olay tarihinde sanık ..."in telefonundan saat 14.59"da sanık ..."ın telefonunun arandığı,
    Katılanların evinde ele geçen kargo kolisi üzerinde sanık ..."in, sekreter dosyası üzerinde sanık ..."ın, A4 kağıdı üzerinde ise sanık ..."in parmak izlerinin tespit edildiği,
    Suçta kullanılan tabancayla ilgili düzenlenen ekspertiz raporunda; 7.65 mm çapındaki yarı otomatik tabancanın ve üç adet fişeğin 6136 sayılı Kanuna göre vahim nitelikte olmayan, kullanıma elverişli ve yasak kapsamında ateşli silah ve fişeklerden olduğunun belirtildiği,
    Sanık ... Karaismailoğlu"nun yakalanamaması nedeniyle hakkında yağma ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından açılan kamu davalarının ayrılmasına karar verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ...; olay günü saat 14.30 sıralarında evde kızı Şeniz ve komşusu ile birlikte otururken kapının çaldığını, kızının otomatikten binanın kapısını açtığını, sanık ..."in elinde koli ve üzerinde kağıtlar bulunan dosyayla evin kapısına geldiğini, kızının “biz herhangi bir sipariş vermedik” dediğini, kendisinin de ne olduğunu anlamak için kapıya gittiği sırada sanık ..."in kızı Şeniz"i ittirdiğini ve kızının yere düştüğünü, sanığın içeriye girip elindeki koli ve dosyayı attıktan sonra kendisinin ağzını kapatıp kafasına silah dayayarak “siz sipariş vermediniz ama ben sizi almaya geldim” demesi üzerine bağırdığını, kızının balkona çıkıp yardım istediğini, misafiri olan Nevgül"ün de kapıya doğru gelmesi üzerine sanık ..."in panikleyerek kendisini bırakıp kaçtığını anlatmış,
    Katılan ...; sanıkları tanımadığını, babasının altı yedi ay önce vefat ettiğini, altı yedi tane evlerinin olduğunu, çevreden varlıklı olarak bilindiklerini, annesinin yatak odasındaki çelik kasada her ailede olabilecek kadar altın bulunduğunu, evlerinde yüksek meblağda para olmadığını, arkadaş ortamında çok zengin oldukları ve evlerinde çok miktarda para olduğu şeklinde konuşmadığını, oturdukları binanın giriş kapısındaki kapı zilinde anne ve babasının isminin yazılı olmasına rağmen sanık ..."in evlerinde bıraktığı dosya kağıdı ve PTT alındısı üzerinde ... isminin yazılı olduğunu söylemiş,
    Tanık ...; olay günü komşusu olan katılan ..."ye misafirliğe gittiğini, kapının zilinin çalması üzerine kapıyı açan katılan ..."in “biz sipariş vermedik” dediğini, bu sırada kızının yanına giden Bakiye"nin “yardım edin” diye bağırdığını, kapıya doğru gittiğinde bir şahsın Bakiye"nin ağzını kapatıp kafasına silah dayadığını gördüğünü, balkona koşarak yardım istediğini, bu sırada eve giren şahsın aşağıda kendisini kovalayan kişilere silah doğrultarak kaçtığını ifade etmiş,
    Tanık ...; olay günü işyerinin önünde otururken katılan ..."in pencereden bağırdığını, bu sırada sanık ..."in apartmadan koşarak çıktığını, sanığı yakalamak için arkasından koştuklarını ancak sanığın kendilerine silah doğrultup “gelmeyin” diyerek tehdit etmesi üzerine yere yattıklarını, sanığın kaçtığını belirtmiş,
    Tanık ...; olay günü saat 14.30 sıralarında katılan ..."in pencereden “imdat can kurtaran yok mu” diye bağırdığını, o esnada sanık ..."in koşarak yanından geçtiğini, arkasından da iki üç kişinin kovaladığını, sanık ..."in belinden silah çıkarıp arkasında gelenleri “yaklaşmayın” diyerek tehdit ettiğini ve daha sonra kaçtığını beyan etmiş,
    Tanık ...; olay sabahı sanık ..."ın bir arkadaşı ile birlikte işyerine geldiğini, yanındaki kişinin misafiri olduğunu ve araç kiralamak istediklerini söylediğini, kendisinin de diğer şahsı tanımadığı için sözleşmeyi sanık ... adına düzenleyip, aracı bir günlüğüne 80 Lira karşılığında kiraladığını açıklamış,
    Tanık ...; olay günü Karadeniz şivesiyle konuşan bir kişinin çalıştığı kargo şirketine gelerek bir adet "... Kargo" logolu koli istediğini, ne yapacağını sorduğunda koli göndereceğini söylediğini, şahsa "eşyalarını getir, burada hazırlayalım” dediğini, şahsın eşyaların aracın bagajında olduğunu, kendisinin hazırlayıp getireceğini söylemesi üzerine boş bir koli verdiğini, ancak şahsın bir daha işyerine gelmediğini anlatmış,
    Sanık ... kollukta; suçlamaları kabul etmemiş,
    Savcılıkta; Antalya"da ikamet ettiğini, eşiyle kavga etmesi nedeniyle mahkemece hakkında uzaklaştırma kararı verildiğinden sağda solda kaldığını, yaklaşık üç yıl önce tanıştığı ve ara sıra görüştüğü diğer sanık ... Karaismailoğlu"nun 25.09.2013 günü kendisine "bir iş var, benimle gelir misin" şeklinde mesaj çektiğini, ..."in talebinin yasa dışı olduğunu anlamasına rağmen çaresizlikten kabul ettiğini, ..."in ayrıca Muğla"da bir evde iki üç trilyon para olduğunu, evde bir yaşlı adam, karısı ve kızının bulunduğunu, ev sahibinin gayrimenkul satışlarından kazandığı parayı evde tuttuğunu, kızının da kokain kullandığı bir ortamda erkek arkadaşına “evde iki üç trilyon para var, istersen bunu alıp tatile gidelim” dediğini, erkek arkadaşının bu paradan sanık ..."a bahsetmesi üzerine sanık ..."ın da kendisine anlattığını söyleyip, “üçümüz birlikte bu parayı alalım” dediğini, sanık ..."ın Muğla"daki evinde buluşmayı kararlaştırdıklarını, 25.09.2013 gecesi Antalya"dan otobüse binerek sabaha karşı Muğla"ya geldiğini, telefonla sanık ..."ı arayıp geldiğini bildirdiğini, saat 07.30 sıralarında otobüsle sanık ..."ın tarif ettiği evine gittiğini, sanık ... ile konuyu yüzeysel olarak konuştuklarını, sanık ..."ın “evde 2-3 trilyon lira para var, bu parayı alıp üçe bölelim” dediğini, yarım saat sonra ..."in geldiğini, sanık ..."ın evinde kahvaltı yaptıktan sonra evin karşısındaki boş alana gittiklerini, ..."in üzerinde tabanca olduğunu ve “bir kargo geldi bahanesiyle evin içine silahla girip, evdekileri etkisiz hale getirdikten sonra evdeki şahıslara kasayı açtırıp, kasada bulunan parayı gasp edelim” dediğini, bu planın kendisine ve sanık ..."a mantıklı geldiğini, araçları olmadığından sanık ..."ın bir araç kiraladığını, ..."in de kendisine tabanca verdiğini, ..."in eve çıkacak cesareti olmadığını, kendisinin alkollü olması nedeniyle cesaretlenerek “eve ben çıkayım” dediğini, kargo görevlisi gibi eve gireceği için sanık ... ve ..."in bir kargo şirketinden koli getirdiklerini, koliyle birlikte daha önce bir tur atıp yerini öğrendiği katılanların evine çıktığını, sanık ... ve ..."in araçta beklediklerini, kapının ziline basıp “koliniz var” dediğini, genç bir bayanın kapıyı açtığını, heyecandan bayanın ne dediğini hatırlamadığını, daha sonra yanlarına yaşlı bir bayanın geldiğini, kendisinin belindeki tabancayı çıkarttığını ve yaşlı olan bayan bağırmaya başlayınca “sesini çıkartma, sus” dediğini, bayanın bağırmaya devam etmesi üzerine komşuların da duyduğunu ve olaya müdahale edeceklerini düşünüp olay yerinden kaçtığını, dışarıya çıktığında sanık ... ve ..."in olmadığını gördüğünü, oradan uzaklaşıp silahı bir apartmanın bodrum katına bıraktığını, daha sonra polislerin kendisini yakaladıklarını, tabancanın yerini polislere gösterdiğini, amaçlarının evde bulunan 2-3 trilyon civarındaki parayı silah zoruyla alıp üç eşit parçaya bölmek olduğunu,
    Mahkemede; sanık ..."a kız arkadaşı ile buluşacağını söyleyerek araba kiralattırdığını, ancak daha sonra sanık ..."ın kendisinden şüphelenerek araçtan indirdiğini, sanık ..."ın yağma olayıyla ilgisinin olmadığını, katılanların evine hırsızlık yapmak için girdiğini, evdeki insanları görünce üzerindeki silahı korkutmak için çektiğini, amacının yağma olmadığını, daha sonraki oturumlarda ise; kendisini bu olaya sanık ... ve ..."in yönlendirdiğini, tehdit edilmesi nedeniyle sanık ..."ın olayla ilgisinin bulunmadığını beyan ettiğini,
    Sanık ..."nun; çocuklarının üniversite eğitimi için 2,5 yıl önce Muğla"ya yerleştiğini, sanık ..."i olay nedeni ile tanıdığını, diğer sanık ..."le ise olaydan iki ay önce bir cenaze sırasında tanıştıklarını, olaydan bir gün önce ..."in kendisini telefonla arayıp Antalya"dan Muğla"ya gelecek olan bir arkadaşına araba kiralama konusunda yardım etmesini istediğini, olay günü ise saat 04.30 sıralarında sanık ..."in kendisini telefonla arayarak ..."in arkadaşı olduğunu ve Muğla"ya geldiğini söylediğini, aracı olmadığından şahsı almaya gidemediğini ve evinin adresini verdiğini, sanık ..."in saat 07.30 sıralarında evine geldiğini, yaklaşık 40 dakika sonra da haber vermeden ..."in geldiğini, saat 10.30 sıralarında hep birlikte araç kiralamak üzere çarşıya gittiklerini, bir günlüğüne araç kiraladığını ve kira ücretini de kendisinin verdiğini, daha sonra parka gittiklerini, parkta sanık ..."in kız arkadaşıyla buluşacağını söyleyerek aracı 20 dakikalığına istediğini, ..."in de “Muğla"yı gezeceğim” diyerek yanından ayrıldığını ve bir süre sonra geri geldiğini, yarım saat sonra da sanık ..."in geldiğini, sanık ..."in havale yapacağını söylemesi üzerine birlikte postaneye gittiklerini, ..."in parkta kaldığını, kendisinin havale kağıtlarını getirip arabada bekleyen sanık ..."e verdiğini, sanık ..."in bu sırada bira içtiğini ve havale kağıdını alıp cebine koyduğunu, hareketlerinden rahatsız olduğu için sanık ..."i postanenin yanında araçtan indirdiğini, araçtan indirirken koliyi de sanık ..."e verdiğini, kendisinin kargo şirketine gitmediğini, diğerlerinin de ne zaman kargo şirketine gidip koli aldıklarını bilmediğini, sanık ..."i indirdikten sonra parkta kalan ..."in yanına gidip olayları anlattığını ve ..."i orada bırakıp eve gittiğini, suçlamalarla ilgisinin olmadığını,
    Savunmuşlardır.
    Uyuşmazlık konularının sırayla değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
    1- Sanık ..."nun yağma suçuna iştirakinin TCK"nun 37. maddesi kapsamında "müşterek faillik" mi, yoksa TCK "nun 39. madde kapsamında "yardım eden" niteliğinde mi olduğu;
    5237 sayılı Türk Ceza Kanununda suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayırımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
    Kanunun 37. maddesindeki; "(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
    (2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır" şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
    Kanunda suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak halinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nun 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
    Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
    1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
    2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
    Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Suç ortaklarının, suçun işlenmesinde yaptıkları katkının, diğerinin fiilini tamamladığı durumlarda da müşterek faillik söz konusu olacaktır. Buna göre her müşterek fail, suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel bir katkıda bulunmaktadır.
    "Yardım etme" ise 5237 sayılı TCK"nun 39. maddesinde; "(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
    (2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
    a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
    b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
    c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde, "Bağlılık kuralı"da aynı kanunun 40. maddesinde; "(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
    (2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
    (3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir" biçiminde düzenlenmiştir.
    Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup, 5237 sayılı TCK’nda şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 sayılı Kanunun 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.
    TCK’nun 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
    1- Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;
    a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
    b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak olarak sayılmış,
    2- Manevi yardım ise;
    a) Suç işlemeye teşvik etmek,
    b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
    c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
    d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek şeklinde belirtilmiştir.
    Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira "yardım etme"yi müşterek faillikten ayıran en önemli unsur, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hakimiyetinin bulunmamasıdır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Muğla"da ikamet eden sanık ..."ın, katılan ..."in bir arkadaşından katılanların evinde iki üç trilyon Lira civarında para olduğunu duyması üzerine bu parayı bir şekilde almaya karar verdiği, olay tarihinde sanık ..."in de yağma eylemine katılmak üzere Antalya"dan sanık ..."ın evine geldiği, aralarında eylemi nasıl gerçekleştireceklerine ilişkin plan yaptıkları, sanık ..."in kargo elemanı kıyafetiyle katılanların evine girip, silahla evde bulunanları etkisiz hale getirdikten sonra evdeki paraları almasına ve ele geçirilecek paraların aralarında paylaşılmasına karar verdikleri, eylemi gerçekleştirmek için sanık ..."ın kendi adına araç kiraladığı, kargo şirketinden koli ve postaneden havale kağıtları temin ettikleri, daha sonra sanık ..."ın kiraladığı araçla sanık ..."i katılanların evinin bulunduğu yere götürdüğü, sanık ..."in araçtan inip katılanların ziline basarak kargo geldiğini söylediği, sanık ..."ın ise gözcülük yapmak ve suçun işlenmesinden sonra sanık ..."i olay yerinden kaçırmak üzere araçta beklediği, katılan ..."in kapıyı açtığı, katılan Bahriye"nin de ne olduğunu anlamak için kapıya geldiği sırada sanık ..."in, katılan ..."i ittirip yere düşürerek içeriye girdiği, katılan Bahriye"nin ise ağzını kapatıp kafasına silah dayayarak “siz sipariş vermediniz ama ben sizi almaya geldim” dediği, bu sırada heyecanlanan sanık ..."in, katılan Bahriye"nin de bağırması üzerine yakalanacağı korkusuyla katılanı bırakıp hiçbir şey alamadan aşağı indiği, kendisini engellemek isteyen vatandaşlara da silah çekerek olay yerinden kaçtığı, kargaşa üzerine sanık ..."ın da sanık ..."i almadan olay yerinden ayrıldığı anlaşılmaktadır.
    Katılanların evinden yağma eylemi gerçekleştirilmesi fikrinin, sanık ..."ın böyle bir paranın varlığına ilişkin duyumu üzerine bu parayı bir şekilde almaya karar vermesiyle oluşması, sanık ..."ın eylemin planlanması ve icrası aşamasında etkin rol alması, yapılan plan doğrultusunda kendi adına araç kiralaması, kargo şirketinden koli ve postaneden havale kağıdı temin etmesi, kiraladığı araçla sanık ..."i katılanların evinin bulunduğu yere götürüp gözcülük yapması ve suçun işlenmesinden sonra sanık ..."i olay yerinden kaçırmak üzere araçta beklemesi gözönüne alındığında, sanıkların olayın başlangıç ve gelişimine göre birlikte suç işleme kararlarının olduğu, sanık ..."ın yağma suçunun icrasında üstlendiği rol ile suçun işlenmesine sağladığı katkının öneminin TCK"nun 39. maddesinde düzenlenen yardım etme sınırlarını aştığını ve iş bölümü içerisinde gerçekleşen davranışlarının diğer sanığın fiilini tamamlaması nedeniyle suçun işlenişi üzerinde diğer sanıkla birlikte hâkimiyet kurduğu anlaşılmakla, yağma suçuna 5237 sayılı TCK’nun 37. maddesi kapsamında müşterek fail olarak katıldığının kabulü gerekmektedir.
    Bu nedenle, Özel Dairece yerel mahkeme hükmünün, sanık hakkında TCK"nun 39. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılmadığı gerekçesiyle bozulması isabetli olmadığından, bu konudaki itirazın kabulüne karar verilmelidir.
    Bu uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak çoğunluk görüşüne katılmayan dört Genel Kurul Üyesi; "sanık ..."ın yağma eylemine katkısının yardım etme niteliğinde kaldığı" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    2- Sanıklar ... ve ... hakkında yağma suçundan belirlenen temel cezanın isabetli olup olmadığı;
    Temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilkeler 5237 sayılı TCK"nun 61/1. maddesinde, 765 sayılı TCK’nun 29. maddesine benzer olarak;
    “(1) Hakim, somut olayda,
    a) Suçun işleniş biçimini,
    b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
    c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
    d) Suçun konusunun önem ve değerini,
    e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
    f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
    g) Failin güttüğü amaç ve saiki,
    Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler” şeklinde düzenlenmiştir
    5237 sayılı TCK’nun “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasındaki, “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” biçimindeki hüküm ile de, işlenen fiil ile hükmolunan ceza ve güvenlik tedbirleri arasında “orantı” bulunması gerektiği vurgulanmıştır.
    Kanun koyucu, cezaların kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime, olayın özelliği ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini göstererek iki sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevi yüklemiştir. Hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçenin TCK’nun 61/1. maddesine uygun olarak, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki ile ilgili dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmalıdır.
    Diğer taraftan 5237 sayılı TCK"nun "Nitelikli yağma" başlıklı 149. maddesinin birinci fıkrası;
    "Yağma suçunun;
    a) Silâhla,
    b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle,
    c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
    d) Yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde,
    e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
    f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
    g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
    h) Gece vaktinde,
    İşlenmesi hâlinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." şeklinde düzenlenmiş olup, fıkrada sekiz bent halinde yağma suçunun nitelikli halleri tanımlanmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Bir numaralı uyuşmazlık konusunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; sanıkların yağma eylemini önceden yaptıkları plan ve işbölümü çerçevesinde gerçekleştirmeleri, eylemin silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte ve konutta işlenmesi nedeniyle suçun birden fazla nitelikli halinin oluşması karşısında, yerel mahkemece 5237 sayılı TCK"nun 149. maddesinin birinci fıkrasında 10 yıldan 15 yıla kadar hükmolunabileceği belirlenen temel hapis cezasının, alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle 12 yıl 6 ay olarak belirlenmesi ve bu konuda gösterilen gerekçe TCK’nun 61. maddesi anlamında kanuni ve dosya kapsamına uygun olup 5237 sayılı TCK’nun 3/1. maddesinde düzenlenen “orantılılık” ilkesine de aykırılık oluşturmamaktadır.
    Belirtilen nedenlerle, bu uyuşmazlık yönünden de itirazın kabulüne karar verilmelidir.
    Bu uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak da çoğunluk görüşüne katılmayan dört Genel Kurul Üyesi; "itirazın reddine karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    3- Sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan belirlenen temel cezanın yerinde olup olmadığı;
    Sanığa atılı 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçu, aynı kanunun 5728 sayılı Kanunla değişik 13/1. maddesinde bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adli para cezasını gerektirecek şekilde yaptırıma bağlanmıştır.
    İki numaralı uyuşmazlık konusunda kanuni dayanakları belirtildiği üzere; sanık ..."in aynı gün temin ettiği silahla yağma suçuna teşebbüs ettikten sonra silahı bir apartmanın bodrum katına gizleyip, ertesi gün kendiliğinden silahın yerini polise göstererek bir adet silah ile birlikte üç adet fişeğin ele geçirilmesini sağladığı olayda, sanıkta ele geçen silah ile fişeklerin nitelikleri, sayısı ve tüm dosya içeriği göz önüne alındığında, yerel mahkemece; “suçun işleniş biçimi, işlendiği zaman ve yer, konusunun önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı, sanığın kastının ağırlığı, amaç ve saiki” şeklinde gösterilen gerekçe ile temel hapis cezasının 2 yıl 6 ay, adli para cezasının ise kanunda belirtilen üst sınırı da aşacak şekilde 120 gün olarak belirlenmesi, dosya kapsamı, adalet, hak ve nasafet kuralları ve “orantılılık” ilkesiyle bağdaşmamakta olup, ayrıca adli para cezası yönünden kanuna aykırılık da teşkil etmektedir.
    Bu itibarla, Özel Dairenin yerel mahkeme hükmünün, sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan belirlenen temel cezaya ilişkin bozma nedeni yerinde olup, bu uyuşmazlık yönünden itirazın reddine karar verilmelidir.
    4- Sanıklar ... ve ... hakkında yağma suçundan 5237 sayılı TCK’nun 35/2. maddesi uyarınca teşebbüs nedeniyle indirim yapılırken uygulanan indirim oranının yerinde olup olmadığı;
    5237 sayılı TCK"nun “suça teşebbüs” başlıklı 35. maddesi;
    “(1) Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.
    (2) Suça teşebbüs hâlinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklinde düzenlenmiştir.
    Suça teşebbüste fail suçu tamamlamak amacıyla hareket etmesine karşın, elinde olmayan nedenlerden dolayı bunu gerçekleştirememekte, bu durumda kişiye tamamlanmış suça oranla daha az bir ceza verilmektedir.
    765 sayılı TCK’nun aksine, 5237 sayılı TCK’nun teşebbüsü düzenleyen 35. maddesinde; teşebbüs halinde cezanın belirlenmesi ile ilgili olarak “eksik teşebbüs-tam teşebbüs” ayırımına yer verilmemiş, adil ve eşit bir cezalandırma bakımından teşebbüs hareketinin meydana getirdiği zarar veya tehlikenin ağırlığının esas alınması öngörülmüştür.
    Buna göre, suça teşebbüs durumunda hakim, önce cezanın belirlenmesindeki ölçülere göre temel cezayı saptayacak, daha sonra bu konuya ilişkin hükümdeki sırayı takip ederek teşebbüs hükmünü uygulayacaktır. Bu hüküm uygulanırken de somut olayda ortaya gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak teşebbüse ilişkin hükümde belirtilen sınırlar arasında bir ceza tayin edilecektir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Bir numaralı uyuşmazlık konusunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; sanıkların, katılanların evinde bulunan parayı yağma yoluyla almak üzere yaptıkları plan doğrultusunda kiraladıkları araçla katılanların evinin bulunduğu yere gitmelerinden sonra sanıklardan Ümit"in, evin kapısını açan katılan ..."i ittirerek içeriye girip, katılan Bahriye"nin de kafasına silah dayaması ancak evde bulunanların bağırması üzerine heyecanlanarak yakalanacağı korkusuyla katılanı bırakıp hiçbir şey alamadan olay yerinden kaçması, kargaşa üzerine de sanık ..."ın sanık ..."i almadan olay yerinden ayrılması karşısında, yerel mahkemece suç yolunda katedilen mesafe, somut bir zararın oluşmaması ve meydana gelen tehlikenin ağırlığına göre TCK’nun 35/2. maddesi uyarınca makul bir oranda indirim yapılması gerekirken, dosya içeriğine uygun düşmeyen şekilde asgari oranda indirim yapılması usul ve kanuna aykırıdır.
    Bu itibarla, Özel Dairenin yerel mahkeme hükmünün, sanıklar hakkında TCK’nun 35/2. maddesi uyarınca teşebbüs nedeniyle indirim yapılırken uygulanan indirim oranına ilişkin bozma nedeni de yerinde olup, bu uyuşmazlık yönünden de itirazın reddine karar verilmelidir.
    Sonuç olarak, itirazın birinci ve ikinci uyuşmazlıklar yönünden kabulüne, üçüncü ve dördüncü uyuşmazlıklar yönünden ise reddine, Özel Daire bozma kararından; bir nolu bentteki sanıklar ... ve ... hakkında yağma suçuna teşebbüsten belirlenen temel cezanın isabetli olmadığına ilişkin bozma nedeninin ve iki nolu bendin çıkarılmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının;
    a) Özel Dairenin, sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan belirlenen temel ceza ile her iki sanık hakkında yağma suçundan 5237 sayılı TCK’nun 35/2. maddesi uyarınca teşebbüs nedeniyle uygulanan indirim oranının isabetsiz olduğuna ilişkin bozma nedenleri yönünden REDDİNE,
    b) Özel Dairenin, sanık ... hakkında TCK"nun 39/2. maddesi uyarınca uygulama yapılıp yapılamayacağının denetime olanak verecek şekilde karar yerinde tartışmasız bırakılması ve her iki sanık hakkında yağma suçuna teşebbüsten belirlenen temel cezanın isabetsiz olduğuna ilişkin bozma nedenleri yönünden ise KABULÜNE,
    2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 13.05.2015 gün 15512-40623 sayılı bozma kararından; bir nolu bentteki sanıklar ... ve ... hakkında yağma suçuna teşebbüsten belirlenen temel cezanın isabetli olmadığına ilişkin bozma nedeninin ve iki nolu bendin ÇIKARILMASINA,
    3- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.04.2016 tarihinde yapılan müzakerede birinci ve ikinci uyuşmazlık yönünden oyçokluğuyla, üçüncü ve dördüncü uyuşmazlık yönünden ise oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi