Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/1834 Esas 2014/3341 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
18. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/1834
Karar No: 2014/3341
Karar Tarihi: 25.02.2014

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/1834 Esas 2014/3341 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Doğanşehir Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili davası sonucunda davanın kabul edildiği ancak temyiz edildiği ortaya çıkmıştır. Kamulaştırma Yasası’nın 11. maddesi gereği bedel tespit davalarda öncelikle kamulaştırılan taşınmazın vasfının (arsa veya arazi) belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bakanlar Kurulu'nun kararına göre, bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (belediyece meskûn olduğu için veya meskûn hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vb.) yararlanan ve meskûn yerler arasında yer alması gerektiği belirtilmektedir. Bu nedenlerle taşınmazın arazi olarak değerlendirilmesi gerektiği ve Anayasa Mahkemesi'nin kararı doğrultusunda kamulaştırma bedeli tespiti için açılan davalarda uzun süreli yargılama sonucunda dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri:
- Kamulaştırma Yasası’nın 11. maddesi
- Bakanlar Kurulu Kararı’nın l. maddesi (b) bendi
- Anayasa'nın 35. maddesi
- 6459 sayılı Kanunun 6. maddesi
- 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkra (yürürlük tarihi 30.04.2013)
18. Hukuk Dairesi         2014/1834 E.  ,  2014/3341 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Doğanşehir Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 09/05/2013
    NUMARASI : 2012/49-2013/90

    Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.


    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    1-Kamulaştırma Yasasının 11.maddesi hükmüne göre, bedel tespit davalarında öncelikle kamulaştırılan taşınmazın değerlendirme tarihindeki vasfının (arsa veya arazi) belirlenmesi, arsa vasfında ise değerlendirme tarihinden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değeri, taşınmaz arazi vasfında ise değerlendirme tarihindeki mevki ve şartlara göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınmak suretiyle değerinin belirlenmesi gerekir. Geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen belediye başkanlığı yazısına göre, dava konusu taşınmazın, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı sınırları dışında olup altyapı hizmetlerinden faydalandığı, parsele yakın meskûn alan bulunmadığı anlaşılmıştır.
    Bakanlar Kurulunun Yargıtay"ca da kısmen benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, imar planında yer almayan bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (belediyece meskûn olduğu için veya meskûn hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd.) yararlanan ve meskûn yerler arasında yer alması gerekir. Dava konusu taşınmaz, Bakanlar Kurulu Kararının l. maddesi (b) bendinde de belirtildiği gibi fiilen meskûn halde bulunamadığından belirlenen özellikleri nedeniyle "arsa" niteliğinde kabulüne olanak yoktur.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle taşınmazın arazi olarak değerlendirilmesi gerekirken arsa niteliğine göre değerlendirme yapılarak buna göre bedel belirlenmiş olması doğru görülmemiştir.
    Ayrıca;
    2-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
    Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
    Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 25.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.