15. Ceza Dairesi 2019/4689 E. , 2019/6743 K.
"İçtihat Metni"Dolandırıcılık suçundan sanık ..."nin, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 503/1 ve 522. maddeleri uyarınca 1 yıl 2 ay hapis cezası ve 942.666.000 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına dair Şişli 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.12.2001 tarih ve 1998/22-2001/3218 sayılı kararının kesinleşerek infazına geçilmesini müteakip, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesi nedeni ile yapılan uyarlama talebinin reddi ile hükmün aynen infazına ilişkin Şişli 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.11.2005 tarih ve 1998/22-2001/3218 müteferrik sayılı kararının bozulmasına ilişkin Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 08.05.2006 tarih ve 2006/3042-3838 sayılı ilamını müteakip, 765 sayılı Kanun"un 102/4 ve 104/2. maddeleri gereğince dava zamanaşımının dolması nedeniyle hükmün ortadan kaldırılmasına dair Şişli 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.11.2006 tarih ve 2006/817-871 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 24.05.2007 tarih ve 2007/2819-3618 karar sayılı ilamını takiben, yapılan uyarlama yargılaması sonucunda sanığın lehe bulunan 765 sayılı Kanun"un 503/1 ve 522. maddeleri gereğince 1 yıl 2 ay hapis ve 942,00 yeni Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Şişli 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.12.2007 tarih ve 2007/800-1360 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, 6763 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik çerçevesinde dolandırıcılık suçunun uzlaştırma kapsamına alınması nedeniyle 5237 sayılı Kanun"un 7. maddesi gereğince infazın durdurulup durdurulmayacağına yönelik karar verilmesi talebi üzerine, hükmün infazının durdurulmasına, dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesine ilişkin İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.12.2017 tarih ve 2007/800-1360 sayılı ek kararını takiben, uzlaşma işleminin sonuçsuz kalması nedeniyle hükmün infazının kaldığı yerden devamına dair İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.10.2018 tarih ve 2007/800-1360 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.10.2018 tarih ve 2018/728 değişik iş sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 25.04.2019 gün ve 94660652-105-34-16155-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.05.2019 gün ve 2019/47788 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.10.2018 tarih ve 2018/728 değişik iş sayılı kararı ile şikâyetçiye ulaşılamadığından uzlaşmanın sağlanamadığı gerekçesiyle verilen hükmün infazının kaldığı yerden devamına ilişkin karara yönelik itirazın reddine karar verilmiş ise de;
02.12.2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, "Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır." şeklindeki,
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddesinde yer alan, "Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez." şeklindeki,
Aynı Yönetmeliğin 29/7. maddesinde yer alan, "Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez." şeklindeki,
Anılan Yönetmeliğin 29/6. maddesinde yer alan, "uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır." şeklindeki,
Bahsi geçen Yönetmeliğin 29/5. maddesinde yer alan, "Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir." şeklindeki,
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/1. maddesinde yer alan, "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır." şeklindeki,
Aynı Kanun"un 21/1-2. maddesinde yer alan, " Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da muhatabına ulaşamaması durumunda öncelikle muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa muhatabın mernis adresinin tespitini yaparak, 7201 sayılı Kanun"un 21/2. maddesi gereğince işlem yapılması gerektiğinden,
Somut olayda, merciince uzlaştırmacı tarafından müştekiye ilk olarak mahkeme dosyasında bulunan cep telefonu vasıtası ile ulaşılmaya çalışılıp bahse konu numaranın aktif kullanımda olmadığının tespit edilmesi ve sabit telefon numararası üzerinden de ulaşılamamasını takiben, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı uzlaştırma bürosunca bilinen son adresine gönderilen tebligatın bila tebliğ iade gelmesi üzerine, muhatabın mernis adresinin tespiti yapılarak, 7201 sayılı Kanun"un 21/2. maddesi gereğince işlem yapılması gerektiği dikkate alınmadan, usulüne uygun bir uzlaştırma işlemi olmadığı halde uzlaştırma işlemi için gerekli şartların oluşmadığından bahisle verilen rapor yerinde görülerek hükmün infazının kaldığı yerden devamına yönelik karar verilmesinin usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Uzlaştırma yönetmeliğinin 7. maddesinin 12. bendinde yer alan “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez” hükmü gereğince, şikayetçinin yeni adresinin araştırılmasına gerek bulunmaması karşısında, itirazın reddi kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.10.2018 tarih ve 2018/728 değişik iş sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 17.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.