1. Hukuk Dairesi 2014/21498 E. , 2017/1716 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 179 ada 18 ve 19 parselde kayıtlı taşınmazların 11.03.2010 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalıya temlik edildiğini, davalının taksitleri yatırmaması nedeniyle sözleşmenin 25.05.2011 tarihinde feshedildiğini ileri sürerek davalının elatmasının önlenmesi ve taşınmazın davalının zilyetliğinde kaldığı 11/03/2010 -11/07/2011 arası dönem için 7.472,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen karar Dairece "...Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, mülkiyeti davacı bankaya ait çekişme konusu taşınmazların 11.3.2010 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalıya satıldığı, sözleşmenin 1, 2 ve 3. maddelerinde taksitlerin ödenmemesi halinde hangi müeyyidelerin konulduğunun açıklandığı, 5. maddesinde de; sözleşmenin satıcı tarafından feshi halinde neler yapılacağının düzenlendiği, davalının taksitleri yatırmaması nedeniyle davacı tarafından sözleşmenin 25.05.2011 tarihinde feshedildiği, 3. maddede ise sözü edilen temerrüd faizinin sözleşmenin hukuken geçerliliğini sürdürmesi halinde geciktirilen taksitlere ödenecek miktar olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; elatmanın önlenmesi isteğinin kabul edilmiş olmasında, ecrimisile hükmedilmesinde ve belirlenen ecrimisile temerrüt faizi yürütülmesinde bir isabetsizlik yoktur. Bu nedenlerle davalının tüm, davacının öteki temyiz itirazları yerinde görülmediğinden Reddine. Davacının sair temyiz itirazlarına incelenmesine gelince; Bilindiği üzere; ecrimisil, kötü niyetli zilyedin malike ödemekle yükümlü olduğu bedeldir. Somut olayda; ödenecek ecrimisil, sözleşmenin 5. maddesinde belirlenmiş, nitekim mahkemece de bu bedele hükmedilmiştir. Ancak, belirlenen bu bedele tahakkuk tarihleri itibarıyla kademeli faiz uygulanması gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin doğru olmadığı.." gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, bozmaya uyulmakla taraflar yararına usûli kazanılmış hak doğar. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, bozmada işaret edilen ilkeler doğrultusunda inceleme yapılarak davanın sonuca bağlanmasından ibarettir.
Ayrıca, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 297/2. maddesinde, hüküm sonucu kısmında; “istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi yer almıştır.
Ne var ki mahkemece hüküm yerinde her bir dönem için ayrı ayrı hükmedilen ecrimisil miktarı gösterilmeyip infazda tereddüt yaracak şekilde toplam ecrimisil miktarı gösterilmiştir.
Hâl böyle olunca; her bir dönemin getirdiği ecrimisil miktarı ayrı ayrı belirlenerek tahakkuk tarihleri itibariyle kademeli olarak faize hükmedilmesi gerekirken toplam ecrimisil miktarına tahakkuk ettiği aylardan itibaren faiz uygulanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.