1. Hukuk Dairesi 2017/1073 E. , 2017/1705 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ... ve davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkindir.
Davacı, dava konusu 26 pafta 748,761 ve 763 parsel sayılı taşınmazların malik hanesinde ... İdaresi, 24 pafta 602 parsel sayılı taşınmazın malik hanesinde ...Bey Vakfı olarak yanlış yazılan vakıf isminin ... Vakfı olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin karar Yargıtay 14.Hukuk Dairesi 04.10.2011 tarih 2011/10622 Esas,11449 Karar sayılı kararı ile; “.... adının düzeltilmesine ilişkin iş bu davada isim tashihi yolu ile mülkiyetin değişmemesi ve vakfın apayrı bir tüzel kişiliğe bürünmemesi için ... Genel Müdürlüğünün yazısında belirtilen kayıt ve belgeler ile vakıfnameler getirtilerek ... Hanım vakfı ile ... vakfının aynı vakıf olup olmadığı araştırılmalı, gerektiğinde bu konuda uzman bilirkişinin görüşüne başvurulmalı hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi...” gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde aktif husumet yokluğu nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmiş, karar davalı vekilince vekalet ücreti yönünden, dahili davalı ... yönünden ise esasa ilişkin temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, ... Vakfı’nın mülhak vakıflardan olduğu, vakfın mütevellisinin ... olduğu, davanın mütevelli tarafından açıldığı, yargılama devam ederken mütevellinin 27.10.2012 tarihinde ölmesi üzerine, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu 6. maddesi uyarınca 27.11.2012 tarihinden itibaren davanın vakıf adına ... tarafından takip edildiği, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 23.01.2014 tarih, 2012/512 Esas, 2014/71 Karar sayılı kararı ile ...i’nin ... Hanım Vakfı’nı tevliyete ehil olduğunun tespitine karar verilmiş olduğu, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek 14.06.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, taraf ehliyeti davada taraf olabilme yeteneğidir. Kimlerin taraf ehliyetine sahip oldukları 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre belirlenir. Buna göre medeni haklardan istifade ehliyetine sahip bulunan her gerçek ve tüzel kişi, davada taraf olabilme ehliyetine sahiptir. Bütün vakıf davalarında da, vakıf hükmi şahsiyetini temsilen taraf olacak şahıs mütevelli veya vekilidir. Mütevelli her türlü vakıf için temsilci durumundadır.
Bilindiği gibi, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu 3. maddesinde mülhak vakıf, mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlük tarihinden önce kurulan, yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilen ve bu kişiler tarafından yönetilen; mazbut vakıf ise bu Kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlük tarihinden önce kurulan ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar olarak tanımlandıktan sonra, aynı Kanunun 6/2 maddesi “ Mülhak vakıflar, Anayasaya aykırılık teşkil etmeyen vakfiye şartlarına göre Meclis tarafından atanacak yöneticiler eliyle yönetilir ve temsil edilir. Vakıf yöneticileri kendilerine yardımcı tayin edebilirler. Mülhak vakıf yöneticilerinde aranacak şartlar ile yardımcılarının nitelikleri yönetmelikle düzenlenir. Vakfiyedeki şartları taşımamaları nedeniyle kendilerine yöneticilik verilemeyenler bu şartları elde edinceye, küçükler ile kısıtlılar fiil ehliyetlerini kazanıncaya ve boş kalan yöneticilik yenisine verilinceye kadar, vakıf işleri Genel Müdürlükçe temsilen yürütülür.” ve mülhak vakıflarda hasım gösterilme başlıklı 76. maddesi “Mülhak vakıflarda vakıf yönetimine, mülkiyet ve intifa hakkı iddiasına ait davalarda vakıf yönetimi ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ayrıca, aynı kanunun 7/1 maddesinde, on yıl süreyle yönetici atanamayan veya yönetim organı oluşturulamayan mülhak vakıfların, mahkeme kararıyla Genel Müdürlükçe yönetileceği ve temsil edileceği hükme bağlanmıştır.
Yukarıda anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olaya bakıldığında; davacı vakfın halen mülhak vakıflardan olduğu, mütevellisinin ... olduğu, ölümü ile ...’nin mütevelli olarak tespit edildiği, mütevellinin ölümü ile yeni mütevellinin tespiti arasında yönetici atanamadan veya yönetim organı oluşturulmadan geçen sürenin 10 yıl sürmediği ve bu hususta Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetileceğine ilişkin mahkeme kararının bulunmadığı anlaşılmakla vakfın mütevelli tarafından temsil edileceği açıktır.
Hal böyle olunca, dava vakıf adına mütevelli tarafından açılmış olup, mütevelli değişikliğinin davada taraf değişikliği sonucunu doğurmayacağı, yeni atanan mütevellinin davadan haberdar edilmek suretiyle, davaya yeni mütevelli ile devam edilmesi gerekirken, davanın usulden reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.