20. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/16761 Karar No: 2016/2376 Karar Tarihi: 29.02.2016
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/16761 Esas 2016/2376 Karar Sayılı İlamı
20. Hukuk Dairesi 2015/16761 E. , 2016/2376 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar menfi tespit davası hakkında... 1. Asliye Hukuk ve... 2. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın kira sözleşmesi nedeniyle başlatılan icra takibine kefillikten kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi ise,... 1. İcra Müdürlüğünün 2012/7069 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takipte yalnızca ... isimli kiracının borçlu olarak gösterildiği, takibe dayanak 01/05/2008 tarihli kira sözleşmesinde de yalnızca ... isimli şahsın kiracı sıfatı ile yer aldığı, davacının, kefil sıfatı ile dahi, kira sözleşmesinin tarafı olmayıp, kesinleşen takipte, sonradan, icra kefili sıfatı ile ödeme taahhüdünde bulunduğu ve iş bu menfi tespit davasının, kira borcunun bulunmadığına ilişkin herhangi bir itiraz ileri sürülmeksizin, salt icra kefilliği işleminin irade sakatlığı nedeniyle geçersiz olduğu iddiası ile açıldığı, uyuşmazlığın bu haliyle kira ilişkisinden kaynaklanmayıp icra kefilliği işleminin TBK"nın 30. maddesi kapsamında geçerli olup olmadığı yönünde değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Somut olayda, davacı vekili müvekkilinin kardeşi ..."ın 30/04/2008 tarihinde... isimli oteli kiralamak suretiyle kontrat imzaladığını ve 25.000.-... bedelli senedi teminat olarak verdiğini, bu senede müvekkilinin ve ..."in kefil olduğunu,... 1. İcra Müdürlüğünün 2012/6593 ve 7069 sayılı dosyaları ile kiralayan tarafından haklarında takip başlatıldığını ve taşınmazın tahliye edildiğini, her iki dosyanın da aynı alacağa ilişkin olduğunu, müvekkilinin kefil olduğu borç ve her iki dosya için taahhüt verdiğini, sanki birbirinden ayrı iki borç varmış gibi taahhüt alındığını, müvekkilinin kefil olduğu borç karşılığı taahhüt verdiğini sanarak hareket ettiğini, taahhüdü ihlâl suçundan ceza evinde kaldığını, 2012/7069 Esas sayılı dosyada takip borçlusu olmayan müvekkilinin yine dosyada icra kefaleti sebebiyle kesinleşmiş herhangi bir ilâmlı icra takibinin de bulunmadığı görülmekle verdiği taahhüdün geçersiz olduğunu, bu nedenle sözkonusu takibin iptaline, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı ile davalı arasındaki ilişki kefalet sözleşmesine dayandığından TBK"da düzenlenen kefalet sözleşmesi hükümlerine dayanılarak uyuşmalığın çözümlenmesi gerekir. Davanın genel hükümler çerçevesinde... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 29/02/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.