1. Hukuk Dairesi 2014/20733 E. , 2017/1702 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi,ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin reddine ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 725 parsel sayılı taşınmazın 1500m2’lik kısmına, haklı ve geçerli bir neden olmaksızın davalılar tarafından tarım yapmak suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, dava konusu taşınmazın uzun zaman önce ... tarafından ölçülerek tel çit ile çevrildiğini, bu haliyle kullanıldığını, haksız müdahalenin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 31/01/2014 tarihli fen bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 1721 m2’lik alanda davalıların müdahalesinin sabit olduğu gerekçesiyle meni müdahale talebinin kabulüne, ecrimisil talebi yönünden ise ihtar şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden ve özellikle davacının kayden maliki olduğu taşınmaza 3. kişi konumundaki davalılar tarafından müdahale olgusu keşfen saptanarak, kayda üstünlük tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalıların temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olaya gelince; davacı dava tarihi olan 04.09.2013 tarihinde geriye doğru 5 yıllık ecrimisil talep etmiş olup, mahkemece intifadan men koşulu gerçekleşmediği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Ancak, davalılar paydaş olmayıp 3. kişi konumunda bulunduklarından intifadan men olgusunun gerçekleşmesine gerek olmadığından ecrimisil isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Öte yandan, davacının mülkiyet hakkının başlangıcının belirlenmesi açısından, dava konusu 725 parsel sayılı taşınmazın güncel tapu kaydı ile ilk tesisinden itibaren tüm tedavül belgelerinin mercinden temini ile dosya arasına alınması gerektiği açıktır.
O halde, yukarıdaki ilkeler somut olayla birlikte değerlendirildiğinde, davalıların çekişme konusu 725 parsel sayılı taşınmazın 1721m2 kısmının davalıların kullanımında olduğu, kullanımın haklı ve geçerli bir sebebe dayanmadığı, 3.kişi konumunda olan davalılardan haksız işgal tazminatı talep edilebilmesi için intifadan men şartının gerekmediği gözetilerek belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.