Abaküs Yazılım
23. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/4707
Karar No: 2016/156

Resmi belgede sahtecilik - nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/4707 Esas 2016/156 Karar Sayılı İlamı

23. Ceza Dairesi         2015/4707 E.  ,  2016/156 K.
"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık

HÜKÜM : Mahkumiyet ((her iki suçtan) sahtecilik 204/1, 62/1, 53 uyarınca 1 yıl 8 ay hapis nitelikli dolandırıcılık 158/1-f, 62/1, 52/2, 52/4, 53/1 gereği 2 yıl 6 ay hapis ve 6000 TL adli para cezası)

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Çalıntı çekin sanık tarafından mal alımı karşılığında ciro edilmek suretiyle katılana verilip haksız menfaat elde edildiği iddia edilen olayda;
1) Nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanığın gerçekleştirdiği sabit olan nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine yönelik kabulde ve 158/1-f ve son maddesi gereği hükmedilecek adli para cezasının haksız menfaatin iki katından az olamayacağı gözetilerek temel cezanın gün olarak belirlenip bunun üzerinden artırım ve indirimler yapılmak suretiyle gün para cezasının TCK"nın 52. maddesine uygun olarak adli para cezasına çevrilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, TCK"nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın temyiz itirazlarının reddiyle hüküm ONANMASINA,

2) Resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
a) Suça konu çekin aslının dosyada bulunmadığı, mevcut olup olmadığının ve nerede bulunduğunun da anlaşılamadığı, sahtecilik suçlarında unsur olan iğfal kabiliyetinin fotokopi çekten ne şekilde anlaşıldığının da gerekçelendirilmediği dikkate alındığında; çek aslının denetime imkan verecek şekilde bulunup dosyaya konularak yapılan sahtecilikte aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu da dikkate alınarak, söz konusu çekin mahkeme heyeti tarafından incelenip özellikleri zapta geçirilmeden, iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı tespiti edilmeden sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
b) TCK"nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12/01/2016 tarihinde dolandırıcılık suçu yönünden oybirliğiyle sahtecilik suçu yönünden oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

Sahtecilik suçuna konu çek, çalıntı kaydı bulunan orijinal bir çek yaprağıdır. Sanık da bu çek yaprağını alışverişte kullandığını kabul etmiştir. Sanığın kimden aldığını kanıtlayamadığı bu çeki katılana vererek dolandırıcılık suçunu işlediği hususunda sayın çoğunluk ile aramızda ihtilaf bulunmamaktadır. Ayrıştığımız nokta, resmi belgede sahtecilik suçunun sübuta erip ermediğine ilişkindir. Sayın çoğunluğun, dosyada fotokopisi bulunan çekin aslı elde edilemediğinden iğfal kabiliyeti hususunda inceleme yapılamamış olması nedeniyle suçun oluşmayacağı şeklindeki kararına katılmam mümkün değildir çünkü;
Sahtecilik suçlarında iğfal kabiliyeti araştırılmasının amacı, sahte olarak düzenlenmiş veya sahte olmadığı halde sonradan tahrif edilmiş belgelerin gerçeğine ne kadar benzediğinin; böylece muhatap üzerinde gerçek belge hissi doğurup doğurmadığının belirlenmesine yöneliktir. Kısaca orijinal olmayan belgelerin aslına; tahrif edilmiş bulunan belgelerin ise tahrifattan önceki haline benzeyip benzemediğinin tespiti amaçlanmaktadır ki, muhatabın gerçekten aldanıp aldanmadığı görülebilsin. Ancak somut olaya baktığımızda suça konu çek ne sahtedir; ne de tahrif edilmiştir. Orijinal çek yaprağıdır. Sadece yetkisiz kişi tarafından doldurulmuş veya ciro edilmiştir. Zaten dolandırıcılık suçunun oluşması çekin haksız hamil tarafından kullanılmış olmasından kaynaklanmıştır. Bu açıdan çeki kimin doldurduğunun bir önemi yoktur.
Uygulamada hamiline yazılı çalıntı çeklerin alışverişte kullanılmış olması durumunda da dolandırıcılık suçu ile birlikte sahtecilik suçunun oluştuğu kabul edilmektedir. Oysa böyle bir durumda çekin sahteliğinden söz etmek olanaklı değildir. Ama buna rağmen haksız hamil tarafından kullanılmış olması nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçundan da sanıkların mahkumiyetine karar verilmektedir. Tekrar ifade etmek gerekirse; doktrinde tartışmalı olmakla birlikte uygulama bu şekilde yerleşmiştir. Bu örnek üzerinden yola çıkarak şu sorulara verilecek cevapların aramızdaki ihtilafa ışık tutacağı kanaatindeyim:
Gerçek bir çek yaprağı olduğu konusunda ihtilaf bulunmayan ve hamiline yazılı olarak doldurulduktan sonra çalınan bir çekin cirolu veya cirosuz olarak alışverişte kullanılmış olması halinde iğfal kabiliyeti incelemesi nasıl yapılacaktır? Yani ister bilirkişi; isterse mahkeme tarafından incelenmiş olsun, “iğfal kabiliyeti yoktur” demek mümkün olabilecek midir yapılacak inceleme sonucundan igfal kabiliyetinin bulunmadığından siz edilemeceğine göre iğfal kabiliyeti araştırmasına girişmek abesle iştigal değil midir?
Tekrar başa dönecek olursak; somut olayda çekin gerçek olduğu ve çalıntı olduğu konusunda dosyada yeterli delil bulunmaktadır. Sanığımız da çeki kullandığını kabul etmektedir. Yukarıda izah edildiği şekilde üzerinde tahrifat olmayan gerçek çekler kim tarafından doldurulursa doldurulsun iğfal kabiliyetini haiz olacaktır. Aksini savunmak akla ve mantığa aykırı olacağından çek aslının inceleme konusu yapılmasına gerek yoktur.
Sonuç olarak; yerel mahkemenin mahkumiyet kararı usul ve yasaya uygun olduğundan onanması gerektiğini düşünmekteyim.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi