8. Hukuk Dairesi 2010/1274 E. , 2010/4442 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali, Tescil ve Alacak
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde satış bedelinin iadesi davasının reddine dair... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22.10.2009 gün ve 518/413 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 2501 ada 52 parselin 25.06.2001 tarihli senetle satın alındığını, satış bedelinin ödendiğini ancak satıcının ölmesi üzerine tapuda devir yapılamadığını açıklayarak öncelikle tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline, olmadığı takdirde 22500 TL satış bedelinin yasal faiziyle birlikte davalılardan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, tapuda kayıtlı taşınmazın haricen satılamayacağını, böyle bir sözleşmeye dayanılamayacağını ve devir yapılamayacağının anlaşılması üzerine kaparo olarak verilen 5000 DM.nın kiraya mahsup edildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, 25.06.2001 tarihli harici satışa dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Dava konusu taşınmaz 2501 ada 52 parsel numarası ile tapuda kayıtlıdır. Tapulu bir taşınmazın mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmeler Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26.maddesi hükümleri uyarınca resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli ve hukuki sonuç doğurmaz. Bu ilke, bir kanıtlama değil, bir geçerlilik koşuludur. Geçersiz bir harici satışa dayanılarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz. Mahkemece tapu iptali ve tescil isteği yönünden yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin bu hususa yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün bu bölümünün açıklanan nedenlerle ONANMASINA,
Davacı vekilinin satış parasına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece satış parası ve kaparonun ödenmesine ilişkin belge sunulmadığı ve senet içeriğinden bu hususun anlaşılamadığı açıklanarak davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Davalılar vekili, 19.06.2008 havale tarihli cevap dilekçesinde, 5000 DM kaparonun kira parasına mahsup edildiğini, kalan 21.000 DM satış parasının hiç ödenmediğini savunmuştur. Davacı vekili dava dilekçesinde, diğer deliller yanında tanık ve her türlü yasal delile dayanmıştır. Mahkemece, satış parasının ödenip ödenmediği ve 5000 DM kaparonun kira bedeline sayılıp sayılmadığı hususu üzerinde durulmadığı gibi davacı tarafa iddiasını kanıtlama olanağı tanınmamıştır. Diğer yönden davacı vekili, yasal delillerden bahsederek yemin deliline de dayandığının kabulü gerekir.Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36.maddesine göre, herkes meşru vasıta ve yollarla mahkemelerde iddia ve savunma hakkına sahiptir. Yine, TMK.nun 6. maddesine göre, iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Davacının iddiasını ispatı bakımından yemin deliline de dayandığı anlaşıldığına göre öncelikle davacı tarafın yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediklerinin sorulması kullanmak istedikleri takdirde usulüne uygun bir biçimde davalıların HUMK.nun 337 ve devamı maddeleri gereğince davet edilip yeminli beyanına başvurulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken satış parasının ödendiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru ve yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün satış parasına ilişkin bölümünün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 30.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.