8. Hukuk Dairesi 2010/1036 E. , 2010/4440 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16.12.2009 gün ve 423/531 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, 217 ada 21 parsel ile 222 ada 15 parselin miras bırakan Hasan Karaca’nın 1982 yılında ölmesi üzerine tek mirasçısı vekil edenine kaldığını ancak tapu kaydında malik olarak ... ( ... ) yazılı olduğunu açıklayarak tapu kaydının iptaliyle TMK. nun 713/2. maddesi uyarınca vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; TMK.nun 713/2.maddesinde açıklanan tapu kaydından malikin kim olduğunun anlaşılamaması nedenine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı vekili, taşınmazların tapu kaydındaki malikin kim olduğunun bilinmediğini ve gerçekte böyle bir kişi bulunmadığını, 30 yılı aşkın süre vekil edeninin tasarrufu altında olduğunu açıklayarak istekte bulunmuştur. TMK.nun 713/2. maddesine göre, tapudaki malikin bilinmemesi yeterli değildir. Önemli olan tapu kütüğünden kim olduklarının anlaşılamamasıdır. Dava konusu 217 ada 21 parselin tespit tutanağının edinme sütununda, 1937 tarih 591 sayılı vergi kaydı kapsamında kaldığı ve uzun yıllar tasarrufunda bulunduğu açıklanmak suretiyle ölü Hasan (Karahasanoğullarından ) adına tespit edilmiş, kadastro komisyon kararının 14.09.1977 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu kayıtları oluşmuştur. 222 ada 15 parsel ise, 1937 tarih 591 sayılı vergi kaydı kapsamında kaldığı ve tüm araştırmalara rağmen ilgilisinin belirlenemediği gerekçesiyle Hazine adına tesbit edilmesi üzerine davacının miras bırakanı Hasan Karaca tesbite itiraz etmiştir. Miras bırakan Hasan Karaca tarafından verilen komisyon kararına ekli 15.10.1976 tarihli müracaat tutanağında, 15 parselin tesbitine esas vergi kaydının Kara Hasan oğlu Hasan’a ait olduğu, ölümüyle veresesinin aralıksız ve çekişmesiz zilyetliğinde bulunduğu, intikale esas belge ibraz edilemediği ve tesbite itiraz eden Hasan Karaca tarafından vergi kayıt maliki adına tesbitinin istenildiği açıklanarak
Hazine adına yapılan tespitin iptaliyle vergi kayıt maliki ölü Hasan (Karahasanoğullarından) adına tesciline karar verilmiş, komisyon kararı 14.09.1977 tarihinde kesinleşmiştir Bu açıklamalar karşısında artık davacı vekilinin tapu kaydında malik gösterilen kişiyle vekil edeninin miras bırakanı Hasan Karaca’nın aynı kişi olduğu yönündeki iddiasına katılma olanağı bulunmamaktadır. Kaldı ki, yerel bilirkişi ve tanıklar, davacının miras bırakanı Hasan’ın yörede Aşık Hasan olarak tanınıp bilindiğini, Karahasanoğullarından Hasan isimli kişiyi tanımadıklarını ileri sürmüşlerdir. Gerek kadastro tutanağına ekli komisyon kararı ve müracaat tutanağı, gerekse keşif sırasında elde edilen deliller nazara alındığında her iki taşınmazın tapu kaydında malik olarak gösterilen kişinin davacının miras bırakanı Hasan Karaca’nın üst soyu olduğu anlaşılmaktadır. Kayıt maliki, vergi kaydı ve zilyetlik hukuksal nedenlerinden kaynaklanan hakka istinaden belirlenmiştir. Davacının miras bırakanın yazılı beyanlarına aykırı olarak kayıt maliki ile miras bırakanın aynı kişi olduğu veya tapu kaydından malikinin kim olduğunun anlaşılamadığını ileri sürmesi mümkün değildir. Esasen “malikin tapu kütüğünden kim olduğunun anlaşılamaması” hali; kütükteki bilgi ve belgelerden malikin kim olduğunun çıkarılamaması, genel olarak gerekli dikkati gösteren herkesin malikin kim olduğunu anlayamayacağı haller ile malik sütununun boş bırakılması, malik adının müphem ve yetersiz gösterilmiş olması gibi hallerdir. Bu açıklamalar karşısında davacının artık TMK. nun 713/2. maddesinde açıklanan “maliki tapu kütüğünden kim olduğunun anlaşılamaması” sebebine dayanarak tapu kaydının iptali ve tescil isteğinde bulunması olanaksızdır.Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonunda davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.