11. Ceza Dairesi 2017/15135 E. , 2017/7729 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 16.10.2017 tarih ve 2017/6484 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 20.10.2017 tarih ve KYB-2017/58491 sayılı ihbarname ile;
Sahte nüfus cüzdanı kullanmak suçundan sanık ..."in, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 350/1, 59 ve 81/3. maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Kartal 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/11/2002 tarihli ve 2001/451 esas, 2002/751 sayılı kararının infazı sırasında, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun lehe hükümlerinin uygulanması talebi üzerine, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun tekerrüre ilişkin 81/2. maddesinin yürürlükten kaldırıldığından bahisle sanığa atılı suçtan verilen cezanın 1 yıl 3 ay hapis cezası olarak infazına dair Kartal 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/11/2005 tarihli ve 2001/451 esas, 2002/751 sayılı ek kararının;
"Dosya kapsamına göre;
1-5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 9/1. maddesinde, 01/06/2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak Türk Ceza Kanununun lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde duruşma yapılmaksızın da karar verilebileceğini öngörmüşse de; sonradan yürürlüğe giren kanunla suçun unsurlarında, sair cezalandırılabilme şartlarında, suçun karşılığında öngörülen ceza yaptırımlarında ve bir cezaya mahkûm olmaya bağlı kanunî neticelerindeki değişikliklerin ve bunların uygulama olanaklarının değerlendirilebilmesi, olaya tatbik imkanı bulunan kanunun belirlenebilmesi, değişen temel ceza ve artırım indirim oranları belirlenirken takdir hakkının isabetli kullanılabilmesi, her iki kanunla ilgili değerlendirme sonuçlarının denetime olanak verecek şekilde kararda gösterilmesi ve gerektiğinde kesinleşen önceki hükümde değişiklik yapılabilmesi için duruşma açılıp tüm bunların neden ve gerekçeleri de gösterilerek hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden dosya üzerinden yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 7/2. maddesinde yer alan “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” şeklindeki düzenleme ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme karşısında, sanık lehine olan kanunun tespit edilerek bütünüyle uygulanması gerektiği gözetilmeden, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun aleyhe olduğunun kabulü ile 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun tekerrüre ilişkin 81/2. maddesinin yürürlükten kaldırıldığından bahisle karma uygulama yapılmasında, isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Kanun yararına bozma, hâkim veya mahkemeler tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelenmesinden geçmeksizin kesinleşen hüküm ve kararlardaki hukuka aykırılıkların giderilmesi için kabul edilen olağanüstü bir kanun yoludur.
5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Kanun yararına bozma konusu karar veya hükmün hukuka aykırı olmakla birlikte hukuken geçerli bir karar veya hüküm olması gerekir. Henüz kesinleşmeyen kararlar aleyhine kanun yararına bozma isteminde bulunulamaz.
Bu bilgi ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Kartal 5. Asliye Ceza Mahkemesi‘nin 01.11.2002 tarih ve 2001/451 Esas-2002/751 Karar sayılı hükümlü ...‘in 765 sayılı TCK‘nın 350. maddesi uyarınca mahkumiyetine ilişkin ilamın, 5237 sayılı TCK hükümleri doğrultusunda uyarlanmasına dair, mahkemenin 25.11.2005 tarihli ek kararının sanığın bilinen adreslerinde bulunamaması nedeniyle ilanen tebliğ edildiği, buna karşılık hükümlünün 11.05.2017 havale tarihli dilekçesinde 25.11.2005 tarihli ek kararın kendisine tebliğ edilmediğini, bu kararın verildiği tarihte Kırklareli E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğunu beyan ederek, dilekçesi ekine başka bir mahkeme tarafından verilen ek kararın 01.12.2005 tarihinde hükümlüye ceza infaz kurumunda tebliğ olunduğuna dair tebellüğ belgesi sureti eklediği görülmekle, dosyanın bu haliyle talebe konu ilamın kesinleşip kesinleşmediği belirlenemeyeceğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma istemini incelemeye elverişli bulunmadığı anlaşılmakla, hükümlünün kanun yararına bozma istemine konu 25.11.2005 tarihli ek kararın verildiği tarihte ceza infaz kurumunda bulunup bulunmadığı tespit edilerek, dosyanın kanun yararına bozma istemine esas olmak üzere incelemesi yapılmak amacıyla iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.