(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/26551 E. , 2020/7402 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı neden bulunmaksızın feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile davacıya ödenmediğini iddia ettiği bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, dosya kapsamına ve bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının davalıya ait iş yerindeki hizmet süresi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İş hukukunda çalışma olgusunu ve hizmet süresini ispat yükü, bunu iddia eden işçiye düşer. Çalışma olgusu her türlü delille kanıtlanabilir. Çalışmanın ispatı konusunda, Sosyal Güvenlik Kurumu ve işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Özellikle iddia edilen çalışma döneminde Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarındaki işverenlerin araştırılması ve kayden görünen işverenlerle işçi arasında iş görme ediminin yerine getirilip getirilmediği, kaydın ne şekilde oluştuğu araştırılmalıdır.
İşçinin çalışma olgusunun tespitinde işyerinde veya komşu işyerinde çalışanların tanıklığı önemli olduğu gibi tanık olarak dinlenecek kişinin tanıklığına güveni etkileyebilecek bir durumun olup olmadığı da araştırılmalıdır. Tanıklar belirli bir dönem çalışmışlarsa ve başkaca delil yok ise beyanlarının belirttikleri dönemle sınırlandırılması gerekir.
Dava dilekçesinde davacının 07.08.2000 – 20.11.2013 tarihleri arasında davalıya ait iş yerinde çalıştığı iddia edilmiştir. Davalı yan ise, davacının çalışanı olmadığını, sadece evinden parça başı çalıştığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplamalara esas hizmet süresi, davacının 07.08.2000 – 20.11.2013 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının kabulüyle 13 yıl 3 ay 13 gün olarak belirlenmiştir. Davacının hizmet döküm cetveli incelendiğinde davalı tarafından kuruma hiçbir dönem bildirim yapılmadığı görülmektedir.
Mahkemece dinlenen davacı tanıklarından... 2007 yılında iş yerine çalışmak üzere geldiğinde davacının çalışmakta olduğunu, davacının kendisine 2-3 yıl önce iş yerinde çalıştığını dile getirdiğini, davacı ... ... kendisinin 2002-2006 yılları arasında davalı iş yerinde çalıştığını, davacının ise 2000-2013 yılları arasında çalıştığını, ortak tanıklardan ... davacının 2011-2013 yılları arasında parça başı dikiş işi yaptığını, ... ise davacının 2011 yılı Aralık ayından 2013 yılı Ekim ayındaki müfettiş incelemesinden 25 gün sonrasına kadar dikiş işi yaptığını ifade etmişlerdir. Davalı ... ..., davalının annesi olduğunu, davacıyı 1,5 -2 yıldır gördüğünü, diğer ... ise davalı iş yerine komşu iş yeri sahibi ve aynı zamanda davalının kardeşi olduğunu, davacıyı son 2-3 yıldır ara sıra iş yerinde gördüğünü belirtmiştir. Taraf tanık anlatımları davalı cevabı ile birlikte değerlendirildiğinde, davacının iş yeri çalışanı olmadığı yönündeki savunmanın yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Dosya içeriğine ve müfettiş soruşturma evrakına göre, davalı işverenin çalışanlarının sigortalarını zamanında yaptırmadığı sonucuna varılması ise isabetli olmuştur. Ancak, dinlenen davacı tanıklarından ...’nın “2002-2006” yılları arasında davalı iş yerinde çalıştığını ifade etmesi karşısında, yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacının 2002 yılından itibaren davalıya ait iş yerinde çalıştığını ispatladığının kabulü gerekirken, mahkemece incelenen CD görüntülerindeki konuşma içerikleri ve özellikle davacıya ustabaşı ibaresinin kullanılmasının, davacının kıdemi açısından kanaati güçlendirdiği gerekçesiyle hizmet süresinin başlangıcı olarak iddia doğrultusunda 07.08.2000 tarihinin esas alınması isabetsizdir.
3-Kabule göre ise; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesi gereğince hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacı asil çağrılarak yıllık izinlerini kullanıp kullanmadığı konusunda beyanı alınmaksızın, davacıya 13 yılı aşkın çalışma süresi boyunca yıllık izin hakkının hiç kullandırılmadığı kabul edilerek, yıllık izin ücreti alacağının hüküm altına alınması hatalı olmuştur. Zira, bu kadar uzun bir süre zarfında yıllık izin hakkının kullandırılmadığı yönündeki iddia hayatın olağan akışına aykırıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.06.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.