5. Ceza Dairesi 2014/3807 E. , 2016/4689 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ :İcbar suretiyle irtikap, ikna suretiyle irtikap (10 kez)
HÜKÜM :İcbar suretiyle irtikap ve görevi kötüye kullanma suçundan(6 kez) mahkumiyetine, mağdurlar ..., Hakan ve Ahmet Rafet"e yönelik eylemlere ilişkin beraatine, mağdur ..."e yönelik eylemin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağından bahisle şikayet yokluğundan kamu davasının düşürülmesine
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Suçtan zarar gören ve kovuşturma aşamasında duruşmadan haberdar edilmeyen, ... vekilinin katılma talebinin 3628 sayılı Kanunun 17 ve 18. maddeleri ile CMK"nın 237/2, 260. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak kabulüne karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık hakkında kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan katılan vekilinin ve O yer C.Savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanık hakkında kurulan mahkumiyet ve düşme hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/2010 tarih ve 2009/5-167-2010/70 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; icbar suretiyle irtikap suçunda mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak koşuluyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareketin icbar kavramına dahil olduğu, manevi cebirin, belli bir şiddete ulaşması, ciddi olması, mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmaması gerektiği, dosya kapsamı ve somut olayın oluş şekline göre sanığın öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere yasanın öngördüğü anlamda icbar ve ikna boyutuna varan davranışlarının bulunmadığı, bu itibarla irtikap suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı; Tapu Sicil müdürü olarak görev yapan sanığın tapu dairesinde işlem yaptıran bir kısım iş sahiplerine müdürlüğün bilgisayar donanımı, fotokopi makinası.. vb ile ilgili bazı giderlerin karşılanmadığını, kurumun telefon ve internet faturası borçlarının olduğunu, kaza geçiren arkadaşlarına yardım topladıklarını söyleyip müdürlük adına maddi yardım talebinde bulunarak bu şekilde almış olduğu bedelleri mal edindiğinin anlaşılması ve mağdurların yaptıkları ödemelerin yasal bir zorunluluk olmadığını bilebilecek konumda olmaları karşısında ... dışındaki mağdurlara yönelik dosya kapsamına göre sabit olan eylemlerin; suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK"nın 257/3. maddesinde düzenlenen zincirleme biçimde görevinin gereklerine uygun davranması için kamu görevlisinin kendisine çıkar sağlaması suçu vasfında olduğu, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tasarruf İşlemleri Dairesi Başkanlığının 16/03/2009 gün ve 1264 sayılı yazısı, Başmüfettiş ... tarafından düzenlenen 24/03/2009 gün ve 5 sayılı Disiplin Soruşturma Raporuna göre; ipotek alacaklısı banka tarafından istenmesi halinde tanzim edilen onaylı resmi senet suretlerinin verilmesi, ipotek işleminin bir sonucu olmadığından 492 sayılı Harçlar Kanununun 5035 sayılı Kanunun 31. maddesi ile değişen 123. maddesi ile getirilen muafiyet kapsamında kalmadığı ve aynı Kanuna ek 4 sayılı tarifenin 1/17 nci maddesi kapsamında resmi senet suretlerinin beher sayfası için harç tahakkuk ve tahsil ettirilmesinin kanuni zorunluluk olması, dosyada mevcut 10/02/2009 günlü banka yazısında da resmi senedin bir nüshasının verilmesinin talep edilmesi karşısında, sanığa suç isnat etmesi için neden bulunmayan mağdur ...’in ayrıntılı ve tanık tarafından da doğrulanan beyanları ile dosya kapsamına göre ipotek suret harcı olarak tanık ... tarafından hesaplanan 150,00 TL"yi yatırmak üzere mağdurdan alan sanığın bu parayı mal edinmesi eyleminin, suç tarihinde suret harcının kurum veznesince tahsilinin mümkün olması halinde sıfatından kaynaklı koruma ve gözetim yükümlülüğünün bulunması nedeniyle zimmet suçunu, suret harcının kurum veznesince tahsili mümkün olmayıp Maliyece tahsilinin gerekmesi halinde ise eylemin kişisel tanışma ve güvene dayalı olarak gerçekleştirildiğinin kabulünün mümkün bulunmadığı, sanık ile çalıştığı yer arasındaki hizmet ilişkisinden ötürü fiilin şikayete tabi olmayan TCK’nın 155/2. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı gözetilerek, suret harcının hangi kurum tarafından tahsil edileceği hususu açıklığa kavuşturulduktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ve oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
Sanığın eylemini bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda işlediği, fiilin zincirleme suç olarak kabulüyle aynı Kanunun 3, 61. maddeleri de gözetilerek tek hüküm kurulması gerektiği nazara alınmadan ve suç kastının nasıl yenilendiği, eylemlerin neden bağımsız suç kabul edildiği denetime imkan verecek şekilde
gerekçeleriyle gösterilmeden 6 ayrı görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlendiğinin kabul edilmesi karşısında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması,
Sanığa görevi kötüye kullanma suçundan verilen hapis cezaları adli para cezasına çevrildiği halde, hakkında TCK’nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı Kararının Resmi Gazetenin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş sanık müdafiin, katılan vekilinin ve O yer C.Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.