Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/18932
Karar No: 2017/1680
Karar Tarihi: 04.04.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/18932 Esas 2017/1680 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/18932 E.  ,  2017/1680 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04.04.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... ve vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
    Getirtilen kayıt ve belgelerden, davaya konu ... 188 parsel sayılı taşınmazdaki zemin kat 4 nolu bağımsız bölüm Aralık 2001 tarihinde satın alma suretiyle muris ... adına kayıtlı iken; murisin, noterde düzenlenen 17.04.2007 tarihli ölünceye kadar bakım akti ile bu bağımsız bölümün intifa hakkını üzerinde bırakarak kuru mülkiyetini oğlu ..."ye devrettiği; ..."nün de, anılan sözleşmeye dayanarak 19.04.2007 tarihinde tapuya başvurarak bağımsız bölümü adına tescil ettirdiği; daha sonra taşınmazda kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile yeni bina yapıldığı ve 2. kat 4 nolu bağımsız bölümün 2008 yılında ... adına kayıtlandığı görülmektedir.
    Diğer taraftan, muris..."ın 1929 doğumlu olup 03.01.2012 tarihinde ölünce, geride mirasçıları olarak oğulları 1947 doğumlu ... ile 1948 doğumlu ..."in kaldığı sabittir.
    Davacı ..., davalı kardeşi ile ortak murisleri olan anneleri..."ın dava konusu dairesini ölünceye kadar bakım aktiyle davalıya devrettiğini, işlemin kendisinden mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek tapu iptali-tescile, aksi takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., bakım aktinin ivazlı akitlerden olduğunu, bakım görevinin yerine getirildiğini, işlemde muvazaa bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, murisin gerçek iradesinin bakım akti yapmak olduğu, mal kaçırma iradesiyle hareket edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
    Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
    Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
    Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
    Somut olayda, dosya içeriği ve toplanan deliller yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; murisin tek taşınmazı olan bağımsız bölümünü davalı oğlu ..."ye ölünceye kadar bakım aktiyle devrederken aynı zamanda kendisini güvenceye almak için intifa hakkını uhdesinde tuttuğu, pay temliki yapabilecekken taşınmazın tamamını devrettiği, ekonomik durumunun kendisini baktırmaya yetecek seviyede olduğu, nitekim evinde kaldığı sürede bakımının ağırlıklı olarak bakıcısı tarafından yapıldığı, gerek bakıcı masrafının gerekse bakımevine yattığında da bakımevi masrafının kendi maaşından karşılandığı; sonuç itibariyle ölünceye kadar bakım akti yapmasındaki gerçek iradesinin bakılıp gözetilme koşulundan değil, özellikle davacı oğlunun eşi ile yaşadığı anlaşmazlıktan ötürü taşınmazdan davacı oğlunun pay almaması düşüncesinden kaynaklandığı ve muvazaa ile illetli bulunduğu kanaatine varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile reddedilmesi doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.04.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


    (Muhalif) (Muhalif)



    -KARŞI OY-

    Dava, muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı tapu iptal, pay oranında tescil istemine ilişkindir.
    Davacı, ortak mirasbırakan annesi..."ın kayden malik olduğu 188 parsel sayılı taşınmazın 4 nolu bağımsız bölümünü, ölünceye kadar bakma akti ile davalı oğluna devrettiğini, miras bırakanın evliliğini onaylamaması ve eşiyle anlaşmazlığı nedeniyle mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temliki yaptığını ileri sürerek, tapunun iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
    Davalı, mirasbırakanın 2007 yılında kriz geçirmesinden sonra bakımının sağlanmasına yönelik olarak taşınmazın çıplak mülkiyetini ölünceye kadar bakım akdi ile devrettiğini, 2007-2009 tarihleri arasında evde bakımını bakıcı ile birlikte bizzat yapıldığını 2009 yılı Kasım ayında durumunun ağırlaşması ve doktorların önerisi üzerine özel bakım evine yerleştirildiğini, burada en iyi şekilde bakımının yapıldığını murisin mal kaçırma amacının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, temlikte asıl amacın mirasçıdan mal kaçırmak değil, ölünceye kadar bakılıp gözetilmek olduğu, işlemin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakanın 17.04.2007 tarihinde Beşiktaş 11. Noterinde ölünceye kadar bakım sözleşmesi düzenlediği, çekişme konusu 188 parsel sayılı taşınmazın zemin kat 4 nolu bağımsız bölümünü, intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 19.04.2007 tarihinde ölünceye kadar bakma koşuluyla tapuda davalıya temlik ettiği, mirasbırakan ..."ın 03.01.2012 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak davacı ve davalı oğullarının kaldığı anlaşılmaktadır.
    Davacı, temlikin mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, bakım ödevinin yerine getirilmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (T.B.K.m.6ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(T.B.K.m.6l4).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
    Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(T.B.K.m.l9). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
    Somut olaya yukarıdaki ilkeler uyarınca baktığımızda, mirasbırakanın 2007 yılında kriz geçirerek yatağa bağımlı hale gelmesinden sonra bakımının bakıcı ile birlikte davalı oğlu tarafından yapıldığı, bakıcının izinli olduğu günlerde davalının alt temizliği dahil annesinin tüm bakımını yaptığı, miras bırakanın ağızdan sıvı ve katı gıda alamaması, üzerine, 22.11.2009 tarihinde bakım evine götürüldüğü ölünceye kadar da burada kaldığı, tanık bakım evi doktorunun ifadesine göre, bu sürede sondayla burundan mideye gıdaların verildiği, sıvı ihtiyacınında serum olarak karşılandığı, mirasbırakanın bakım evinde tek kişilik oda da sıkıldığı için üç kişilik odada kaldığı, diğer tanık anlatımlarına göre de, davacının eşi ile miras bırakan arasındaki sorun nedeniyle davacının annesi ile görüşmediği, miras bırakanın bayramlarda davacı oğlunu beklediği, özlediğini söylediği, davacının annesini bir kez bakım evinde ziyaret ettiği, davalı ..."nün, özellikle felç geçirmesinden sonra sürekli annesi ile ilgilenmesi nedeniyle miras bırakanın davalı oğluna minnet duyduğu "alt temizliğini bile yaptığı için ne yapsa oğlu ..."nün hakkını ödeyemeyeceğini" ifade ettiği, dosyadaki belgelere göre de, sosyal güvenlik kurumunca karşılanmayan ilaç ve tıbbi malzeme ücreti (11.764 TL) ile bakım evi ücreti (37.650 TL) ve giysi ihtiyaçlarının davalı tarafından karşılandığı, yatalak bir kişinin bakımının normal bakım sınırlarını aştığı, tüm olgular birlikte değerlendirildiğinde mirasbırakanın temlikteki amacının bakım olduğu ve davalı tarafından bakım borcunun da yerine getirildiğinin kabulü gerekir.
    Kural olarak, tüm malvarlığının temlikinde muvazaadan söz edilebilir ise de, bakım alacaklısının kendisiyle ilgilenmesi, ihtiyaçlarının kısmen veya tamamen karşılanmasını teminen verebileceği tek tazınmazın devredilmesinde amacının bakılmak değil , muvazaa olduğu şeklindeki görüş, gerçekten tek taşınmazı olan kişilerin ölünceye kadar bakım akdi yapamayacakları sonucunu doğurur ki, bunun Anayasa"nın teminatı altındaki ticaret ve akit yapma serbestisi ile bağdaşabileceği söylenemez.
    Öte yandan, bakılmadığı iddiası bakım alacaklısına ait bir hak olup mirasçılar tarafından ileri sürülmesine de yasal olanak yoktur.
    Tüm bu nedenlerle, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin diğer mirasçıdan mal kaçırma amaçlı, dolayısıyla muvazaalı olmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, usul ve yasaya uygun mahkeme kararının onanması görüşünde olduğumuzdan, çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılamıyoruz.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi