Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11309
Karar No: 2017/1678
Karar Tarihi: 04.04.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/11309 Esas 2017/1678 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/11309 E.  ,  2017/1678 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04.04.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... Müdürü ... ve vekili Avukat ..., ihbar olunan: Maliye Bakanlığını temsilen Hazine vekili Avukat ...n geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-
    Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı vekili, mülkiyeti Hazineye ait olan ... ili ... İlçesi ... Mahallesindeki 7622 ada 11 parsel sayılı taşınmazın Hazine tarafından 4706 sayılı Kanun"un 4916 sayılı Kanun"la değişik 4. maddesine istinaden davalı Kooperatife satıldığını ve taşınmaz kaydına "satış amacı dışında kullanılamaz" şerhi konulduğunu, ancak davalının 4706 sayılı Kunan"a aykırı davranarak kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesi ile taşınmazın %47,50"sinin yüklenici firmaya temlik edeceğini taahhüt ve kabul ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davacının taşınmazda herhangi bir hakkı olmadığını, mülkiyet hakkı sahibi Hazine adına yolsuz tescil iddiasıyla dava açamayacağını, müvekkilinin satın alma amacına uygun olarak Yenimahalle Belediyesi"nden inşaat ruhsatı aldığını ve inşaatın bizzat müvekkili tarafından yapıldığını, satış amacı dışında bir durumun bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davalı Kooperatif"in 4706 sayılı Kanun"un 4. maddesi ile 13/06/2005 tarihli sözleşmenin 3. maddesine aykırı olarak hareket ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
    Getirtilen kayıt ve belgelerden, dava konusu 7622 ada 11 parsel (44085 m2. arsa) sayılı taşınmazın tamamının Hazine adına kayıtlı iken, 18.01.2008 tarihli akitte "4706 sayılı Kanun"un 4 md.sine ek fıkrası uyarınca küçük sanayi sitesi yer olarak kullanılmak üzere" 6.199.233,00-tl bedelle davalı Kooperatif"e satıldığı, taşınmaz kaydına da "satış amacı dışında kullanılamaz" şerhinin konulduğu anlaşılmaktadır.
    Bunun yanında, davaya konu 7622 ada 11 parsel nolu taşınmazda davacı ... Md.lüğü lehine ayni ya da şahsi hak sağlayacak herhangi bir şerh bulunmadığı da sabittir.
    Hemen belirtilmelidir ki; dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
    Taraf sıfatına gelince, bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait bulunduğu (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceğinden sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
    Başka bir söyleyişle sıfat, dava konusu sübjektif hak(dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir.
    O halde, dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açması gerekir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.
    Görülmektedir ki, mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def"i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir.
    Öte yandan, “Taşınmazlarda hak karinesi” başlığını taşıyan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)"nun 992.maddesi aynen; “Tapuya kayıtlı taşınmazlarda, hak karinesinden ve zilyetlikten doğan dava açma hakkından yalnız adına tescil bulunan kimse yararlanır.” hükmünü içermektedir.
    Bu durumda; öncelikle ortada dava konusu edilmeye uygun bir hak bulunmalı ve dava, o hakkın sahibi durumunda olan ve dava ehliyetine sahip bulunan kişi tarafından açılmış olmalıdır.
    Diğer taraftan, Mülkiyet, ayni hakların en önemli tipidir. İsviçre ve Türk Medeni Kanunları, Alman Medeni Kanununu örnek alarak, “mülkiyet” kavramı hakkında tarif vermekten kaçınmıştır. Gerçekten TMK’nun 683.maddesi, mülkiyet hakkını tarif etmemiş; sadece bu haktan doğan yetkileri belirtmekle yetinmiştir.
    Mülkiyet hakkı, TMK’nun 683 ila 778.maddeleri arasında düzenlenmiş olup; anılan Kanun’un 683.maddesinde; “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.” hükmü yer almaktadır.
    Bu madde hükmü dikkate alındığında, mülkiyetin sağladığı aktif yetkiler (mülkiyetin müspet unsurları); “o şeyde hukuk düzeninin sınırları içinde dilediği gibi tasarruf etme hakkı”dır. Bu tasarruf, malın fiilen kullanılması, semerelerin toplanması, malda değişiklik yapılması, malın tahrip ve tağyir edilmesi gibi fiili tasarrufları içine aldığı kadar, malı başkasına devretme, üzerinde hak tesis etme gibi hukuki tasarrufları da içine alır. Mülkiyeti koruyucu yetkiler (mülkiyetin menfi unsurları) ise; malikin, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabilmesi ya da her türlü haksız el atmanın önlenmesini dava edebilmesidir. Maddede belirtilen iki dava doğrudan doğruya mülkiyet hakkına ait yetkilerdir. Bu talepler mülkiyet hakkından kaynaklanır ve varlıklarını mülkiyet hakkından ayrılmaz bir biçimde, ona bağlı olarak sürdürürler.
    Somut olayda, doğrudan mülkiyet hakkını ilgilendiren eldeki tapu iptali-tescile yönelik dava hakkı mutlak biçimde mülkiyet hakkı sahibine ait olduğuna göre, taşınmazda mülkiyet ya da mülkiyet dışında bir hak sahibi olmayan davacı ..."nün davada taraf sıfatı (aktif dava ehliyeti) bulunmadığının kabulü gerekir.
    Hal böyle olunca; davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi yerine, esastan hüküm kurulması isabetsizdir.
    Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi