10. Hukuk Dairesi 2017/6533 E. , 2018/4836 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
2626 sayılı Yasanın 4936 sayılı Kanun 56. maddesi ile ilga edilen 36. maddedeki "Sigortalı, 31"inci maddede belirtilen prim borcunu ait olduğu yıl içinde Bakanlar Kurulunca tespit edilen dönemlerde ödemek zorundadır. Kurumun prim alacakları; Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle de tahsil edilebilir.
Primler, süresi içinde ve tam olarak ödenmezse; ödenmeyen kısmı ödemenin yapıldığı tarihteki 33 üncü maddede belirtilen basamak göstergesinin yürürlükteki katsayı ile çarpımı sonunda elde edilen tutarın 31"inci maddede yer alan prim oranına göre hesaplanarak tahsil edilir.
Yangın, su baskını, salgın hastalık ve deprem gibi bir afete uğrayan ve bunu belgeleyen sigortalılar tarafından süresinde ödenmeyen primler hakkında bir yıl süreyle ikinci fıkra hükmü uygulanmaz."" düzenlemesi 1479 sayılı Yasanın 53. maddesine aynen eklenmiş ve prim alacaklarının ve prim alacaklarının tahsili 1479 sayılı Yasanın 53. maddesinde ""Madde 53 - (Değişik fıkra: 24/07/2003-4956 S.K./27. md.) Sigortalılar, aylık prim borcunu ilgili ayın sonuna kadar ödemek zorundadırlar. Kurumun, 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Kanuna göre tahakkuk eden prim alacakları aylık olarak veya Kurumca tespit edilecek dönemlerde ödenir. Ayrıca, Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle de tahsil edilebilir.
(Değişik fıkra: 24/07/2003-4956 S.K./27. md.) Kurumun, süresinde ödenmeyen prim ve prime ilişkin alacakları ile her ne nam altında olursa olsun diğer alacaklarının tahsilinde 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uygulanır.
(Değişik fıkra: 24/07/2003-4956 S.K./27. md.) Sigortalılar tarafından ödenmesi gereken primler süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, primlerin ödenmeyen kısmına sürenin bittiği tarihten başlamak üzere %10 oranında artırılır. Bu miktara, borç ödeninceye kadar gecikilen her ay için ayrıca Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait ... Lirası cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır.
Dava veya icra kovuşturması açılmış olsa bile primlerin ödenmemiş kısmı için gecikme zammı tahsil olunur.
(Beşinci fıkra Mülga: 14/03/1985 - 3165/13 md.)
(Değişik fıkra: 29/09/1999 - KHK - 578/3 md.) Tabii afet nedeniyle fiilen çalıştırdığı işyeri veya ikametgah olarak oturduğu konutu yıkılan veya hasar gören sigortalıların, tabii afetin meydana geldiği ay dahil mevcut prim ve gecikme zammı borçları ile bu ayı takip eden altı aylık prim borçları bu altı ayın sonundan itibaren; sağlık kurulu raporu ile belgelenen hastalık hallerinde ise çalışılamayan aylara ait primler sigortalının çalışmaya başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren gecikme zammı uygulanmaksızın altı ay süreyle ertelenir.
(Ek cümle: 24/07/2003 - 4956 S.K./27. md.) Afet bölgesindeki şartları ve gelişmeleri göz önünde tutarak, sigortalıların ödemesi gereken primlerin ödeme sürelerini bu fıkrada belirlenen sürelere bağlı kalmaksızın belirlemeye ve ertelemeye Kurum Yönetim Kurulu yetkilidir.
(Ek fıkra: 29/09/1999 - KHK - 578/3 md.) Bu Kanuna göre belgelendirilmesi gerekirken, tabii afet nedeniyle belgelendirilemeyen sigortalılık sürelerinin tespitine ilişkin esas ve usuller Çalışma ve ... Güvenlik Bakanlığınca belirlenir
(Değişik fıkra: 06/03/1981 - 2423/5 md.) Primlerin hesaplanması, ödenmesi ve tahsili usulleri bir yönetmelikle düzenlenir."" şeklinde düzenlenmiştir.
Yine 01.04.1994 tarihli Bakanlar Kurulu kararnamesi ve aynı tarihli Çalışma Bakanlığı yönetmeliğinde ... ... kapsamında primlerin tevfikatlarına ilişkin düzelemeler içermektedir.
Davacı Kurum 2001-2008 yılları arasındaki prim alacağının tahsilini dava konusu etmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 194/1’e göre; "Taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar". Maddenin devam eden fıkrasında ise; “Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur” hükmü bulunmaktadır. Buna göre, birinci fıkrada, somutlaştırma yükü düzenlenmiştir. Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Genel geçer ifadelerle, somut bir şekilde ortaya koymadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşul vakıalara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen sonuçlarına katlanacaktır. İkinci fıkrada, somutlaştırma yükünün delillerle ilişkisi ortaya konulmuştur. Dava açılırken ve cevap dilekçesi verilirken taraflar, dayandıkları vakıaların hangi delillerle ispat edileceğini de belirtmek zorundadırlar. Delil bir ispat aracı olarak, ileri sürülen bir vakıanın doğruluğunu ispat etmeye yarar.
Dolayısıyla her bir vakıa bakımından o vakıayı ispata yarayan ispat araçlarının da belirtilmesi önemlidir. Uygulamada, tarafların iddia veya savunmada bulunurken yeterli araştırma yapmadan vakıalar ileri sürdükleri veya bunların delillerini ortaya koymadan dilekçeler verdikleri görülmektedir. Özellikle taraflarca hazırlama ilkesinin geçerli olduğu davalarda, mahkemenin yargılamayı doğru yürütebilmesi ve makul bir sürede karar verebilmesi için, delillerin vakıalarla bağlantısı kurularak mahkeme önüne getirilmiş olması gerekir. Bu da tarafların dayandıkları delilleri ve her bir delilin hangi vakıanın ispatı için kullanılacağını belirtmeleriyle mümkündür.
Dava konusu somut olayda; davalı şirketin canlı hayvan alım satım faaliyetinde bulunduğu, alım yaptığı canlı hayvanları için %1 tevfikat yapmak suretiyle tahsil edeceği primleri kurum hesabına yatırmadığı gerekçesi ile 2001 ila 2008 yılları arası için tahakkuk ettirilen 73.702,02 TL asıl alacak 45.631,98 TL işlemiş faiz için başlatılan takibe itiraz üzerine açılan eldeki davada mahkemece verilen red kararı eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Kurum tarafından düzenelenmiş denetim raporunun bulunmadığı ve davalı şirkete ait dosyaların kurumda kaybolduğu kurum yazı cevapları ile belirgindir. Dosya kapsamına müstahsel makbuz örnekleri alınmış ancak davalı şirket ticari defterleri ile bu müstahsil makbuzları karşılaştırılmak suretiyle bir inceleme yapılmaksızın karar verimiştir.
Mahkemece uzman bilirkişi heyeti tarafından dava konusu alacağın varlığının ve miktarını tespiti için davalı şirket ticari defterler ile müstahsil makbuzları üzerinde yaptırılacak inceleme sonucu belirlenecek matraha ve bilirkişi raporu sonucuna göre bir karar verilmesi ve davacı Kurumun ispat kuralları gereği iddiasını ispat edecek delilleri sunmaması halinde sonuçlarına katlanması gerektiği gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 17.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.