20. Hukuk Dairesi 2015/6321 E. , 2016/2336 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekilinin mahkemeye sunduğu 07/12/2009 havale tarihli dilekçesi ile; ... mahallesinde 3402 sayılı Kanun ve bu Kanunda değişiklik yapan 5304 sayılı Kanun hükümleri doğrultusunda yapılan kadastro çalışmalarında, dava dilekçesine ekli haritada 1, 2, 10, 11, 12, 14, 15, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 47, 51, 52, 53, 54, 55, 57, 58, 59 ve 60 rakamı ile belirlenen alanların orman parseline eklenerek orman vasfıyla ... adına tescili isteminde bulunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında; Kadastro Müdürlüğünün 15/08/2014 tarihli cevabî yazısında dava dilekçesinde ve ekindeki krokilerde dava konusu alan olarak gösterilen 1, 2, 10, 11, 12, 14, 15, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 47, 51, 52, 53, 54, 55, 57 ve 58 numaraları itiraz sahalarının kadastro çalışmaları sırasında boşluk olarak gösterildiği ve bu alanlara hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediği bildirilmesi üzerine, mahkemece bu kısımların asıl dosyadan tefrikle mahkemenin 2014/61 sayılı Esasına kaydı yapılmış ve yargılamaya bu esas üzerinden devam edilmiş, yargılama sonunda; davacı ...nin dava konusu alan olarak gösterdiği 1, 2, 10, 11, 12, 14, 15, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 47, 51, 52, 53, 54, 55, 57 ve 58 numaraları itiraz sahaları hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediğinden ve kadastro mahkemelerinin görevinin taşınmazlar hakkında kadastro tutanağı düzenlenmesi ile başlayacağı gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekilince esasa yönelik temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosu tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 2009 yılında 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi uyarınca yapılıp, çekişmeli taşınmazlar yönünden eldeki dava sebebiyle kesinleşmeyen orman kadastrosu vardır.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; kadastro mahkemesinin genel olarak görevi, 3402 sayılı Kanunun 25. maddesinde; kadastro mahkemesinde bakılacak dava türleri de aynı Kanunun 26. maddesinde sayılmıştır. 3402 sayılı Kanunun 26/son maddesi uyarınca kadastro mahkemesinin görev ve yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Ayrıca, 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesi uyarınca askı süresi içinde açılan orman kadastrosuna ve 2/B madde uygulamasına itiraz davaları da kadastro mahkemesinde görülüp sonuçlandırılır.
6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda, orman sınırları içinde bırakılan taşınmazlar hakkında orman olduğu konusunda "olumlu orman kadastro harita ve tutanağı" düzenlendiği kabul edilerek hak sahibi gerçek ve tüzel kişilere, orman sınırları dışında bırakılan, yani orman olmadığı konusunda "olumsuz orman harita ve kadastro tutanağı" düzenlenmiş sayılan taşınmazlar hakkında, Orman Genel Müdürlüğüne, askı ilân süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açma olanağı 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde tanındığı gibi 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılan orman kadastrosunda da orman olduğu konusunda "olumlu harita ve tesbit tutanağı" düzenlenen parsellerde (kısmî ilâna çıkartılan parseller) hak sahibi gerçek ve tüzel kişilere tanınan dava hakkının, orman sınırı dışında bırakılarak o tarihte henüz arazi kadastro tesbit tutanağı düzenlenmemiş olmakla birlikte "olumsuz orman kadastro harita ve tutanağı" düzenlenmiş olduğu kabul edilerek, 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesindeki kadastro tesbit tutanağının düzenlenme koşulu aranmadan bu taşınmazlar hakkında da Orman Genel Müdürlüğüne dava açma hakkının tanınmış olduğunun kabulü gerekir. Kısmî ilâna çıkartılan orman parsellerinden sonra tesbit tutanakları düzenlenen taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince Orman Genel Müdürlüğü, orman savı ile itiraz edebileceği gibi, itiraz edilmeyen ya da itirazları komisyonca ret edilerek tesbit tutanakları düzenlenip 3402 sayılı Kanunun 11. maddesi gereğince askı ilânına çıkartılan parseller hakkında HGK"nın 13.07.1996 tarih ve 1996/20 - 459-556 ve 13.05.1996 tarih ve 1996/20-566 - 1998/338 sayılı kararlarındaki ilke gereğince Orman Genel Müdürlüğü orman savı ile kadastro mahkemelerinde dava açabileceklerini ya da HGK"nın 16.05.2001 tarih ve 2001/20-401-416 sayılı kararında kabul edildiği gibi başkaları tarafından süresinde açılan davaya, aynı Kanunun 26/D maddesi gereğince katılabileceklerini önleyen hiç bir kanun hükmü bulunmamaktadır.
Dava açıldığı sırada bu davanın sonucunun kim ya da kimleri etkileyeceği baştan belli ise, açılacak davada pasif husumet ehliyetinin onlara ait olacağı Usûl Hukukunun temel kuralıdır. Dava açıldığı sırada orman sınırları dışında bırakılan taşınmaz/taşınmazlar hakkında tespit tutanağı düzenlenmediğinden, taşınmazın gerçek hak sahibi belli değildir. Bu sebeple, kısmî ilâna çıkartılan orman parsellerinin dışında kalan taşınmazlar yönünden Orman Genel Müdürlüğü tarafından orman savı ile otuz günlük askı ilân süresi içinde kadastro mahkemelerinde açılacak orman kadastrosuna itiraz davalarında, yapılan kadastro işleminin özelliği ve açılacak davanın niteliği gereği, husumetin ... veya taşınmazların içinde bulunduğu köy tüzel kişiliği ya da taşınmazda hak sahibi olduğu varsayılan gerçek veya tüzel kişilere karşı açılabileceğini kabul etmek gerekir. Yargılamanın devamı sırasında yapılan keşifte davaya konu taşınmazlarda hak sahibi olanların belirlenmesi ya da malik hanesi açık bırakılarak düzenlenecek tespit tutanaklarının mahkemeye gönderilmesi halinde dava dosyası ile birleştirilip 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri hükümlerine göre işlem yapıldıktan sonra, HGK"nın 24.12.1997 tarih ve 1997/17-846-1085 sayılı kararında kabul edildiği gibi "tesbit maliklerinin davalı olarak gösterilmemiş olması maddi yanılgıdan kaynaklandığı" gözönünde bulundurularak tesbit tutanaklarında isimleri geçen, ya da keşif sırasında belirlenecek olan hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler davaya katılıp kendilerine duruşma günü tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılıp davada taraf oluşturularak taraf delilleri ve 3402 sayılı Kanunun 30. maddesi gereğince mahkemece lüzum görülen diğer deliller de toplanarak dava konusu taşınmazların gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi, dava dilekçesinde gösterilen gerçek ya da tüzel kişilerden hak sahibi olmayan kişiler varsa onlar yönünden davanın husumet yönünden ret edilmemesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede orman kadastrosunun 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi uyarınca yapılıp 10.11.2009 - 11.12.2009 tarih aralığında ilân edildiği, ...nin orman kadastrosunun askı süresi içinde dava dilekçesine ekli krokide işaretlenen taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu, orman sınırları içine alınıp orman niteliğiyle ... adına tescili istemiyle temyize konu davayı açtığı, mahkemece taşınmazlar başında keşif yapılmadan dava edilen taşınmazların neresi olduğu belirlenmeden, kadastro müdürlüğünün dava edilen yerler hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenmediği yönündeki cevabı esas alınarak karar verildiği anlaşılmaktadır.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükmüne göre yapıldığından az yukarıda açıklanan ilkeler gözönünde bulundurularak taşınmazlar başında keşif yapılıp çekişme konusu taşınmaz/taşınmazlar belirlendikten sonra, anılan taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenmiş ise uyuşmazlığın kadastro tesbitine itiraz ve orman kadastrona itiraz niteliğinde olduğu kabul edilerek kadastro tespit tutanak/tutanaklarının asılları temyize konu dava ile birleştirildikten sonra, HGK"nın 24.12.1997 tarih ve 1997/17-846-1085 sayılı kararında kabul edildiği gibi "tesbit maliklerinin davalı olarak gösterilmemiş olması maddi yanılgıdan kaynaklandığı" gözönünde bulundurularak tesbit tutanaklarında isimleri geçen, ya da keşif sırasında belirlenecek olan hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler davaya katılıp kendilerine duruşma günü tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılıp davada taraf oluşturularak, taraf delilleri ve 3402 sayılı Kanunun 30. maddesi gereğince mahkemece lüzum görülen diğer deliller de toplanarak, yöntemine uygun şekilde orman araştırması yapılıp dava konusu taşınmazların gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi, çekişmeli taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağının düzenlenmediğinin, tespiti halinde ise uyuşmazlığın orman kadastrosuna itiraz niteliğinde olduğu, orman kadastrosuna itiraz davası yönünden kadastro mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek yöntemine uygun şekilde orman araştırması yapılıp taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde orman kadastrosuna itiraz davasının kabulü ile çekişmeli taşınmazların orman sınırları içine alınması ile yetinilip ... adına tescil istemi yönünden 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi, çekişmeli taşınmaz/taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde ise orman kadastrosuna itiraz davası yönünden davanın reddine karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilerek davanın esasının incelenmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde davanın görev yönünden reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... vekili temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/02/2016 günü oy birliğiyle karar verildi.