Abaküs Yazılım
13. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/3125
Karar No: 2020/7962
Karar Tarihi: 28.09.2020

Mala zarar verme - kasten yaralama - silahla yaralamaya teşebbüs - Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2020/3125 Esas 2020/7962 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)13. Ceza Dairesi         2020/3125 E.  ,  2020/7962 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇLAR : Mala zarar verme, kasten yaralama, silahla yaralamaya teşebbüs
    HÜKÜMLER : Mahkumiyet

    Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
    I-Sanık hakkında mağdur ...’a yönelik silahla yaralamaya teşebbüs suçundan verilen hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
    Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre sanığın temyiz istemi yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
    II-Sanık hakkında mağdur ...’ a yönelik kasten yaralama ve silahla yaralamaya teşebbüs suçlarından verilen hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
    Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    Yeni Türk Ceza Adalet Sisteminde “Kaç tane fiil varsa o kadar suç, kaç tane suç varsa o kadar ceza” kuralı geçerlidir. Ancak; “Suç ve Cezada Orantılılık İlkesi” uyarınca bu kuralın, bileşik suç ( 5237 sayılı TCK m. 42 ), zincirleme suç ( TCK m. 43/1 ) ve fikri içtima ( Fikri içtima; aynı -TCK m. 43/2- neviden fikri içtima ve farklı -TCK m. 44- neviden fikri içtima olmak üzere ikiye ayrılır. )dan ibaret olmak üzere üç ayrı istisnası kabul edilmiştir.
    TCK"nun 43/1. maddesine göre, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi halinde, faile tek ceza verilir. Ancak; bu ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır.
    Zincirleme suçun varlığı halinde, değişik zamanlarda işlenen fiillerin her biri müstakil olarak değerlendirildiğinde, ayrı bir suç oluşturmasına rağmen, suç ve cezada orantılılık ile hakkaniyet ilkelerini benimseyen kanun koyucu, suç ve ceza siyaseti açısından bu fiillere tek bir ceza verilmesi ve bu cezanın belli bir oranda artırılmasıyla yetinilmesi düşüncesini benimsemiştir.
    Zincirleme suçta temel cezanın nasıl belirleneceği kanunda açıkça düzenlenmemiş olup, bu husus doktrin ve uygulamaya bırakılmıştır. Ancak, TCK"nın 2. maddesinde düzenlenen suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca, "Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz."
    Zincirleme suçu oluşturan fiillerden biri suçun temel şeklini, diğeri daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlini oluşturmakta ise, daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlden belirlenen ceza üzerinden nitelikli hâl artırımının yapılması gerekir. Aynı şekilde fiillerden biri tamamlanmış, diğeri teşebbüste kalmış ise, tamamlanmış suçun cezası üzerinden zincirleme suç artırımı yapılmalıdır.
    Suçun nitelikli hâli teşebbüste kalmış, temel şekli tamamlanmış ise, uygulama ve akademisyenlerin ortak görüşüne göre, daha ağır olan ceza miktarı (farklı nev"iden fikri içtimadan mülhem) somut olarak belirlenip, bu miktar üzerinden zincirleme suç artırımının yapılması gerekir.
    Zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için, mutlaka, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı suçun aynı mağdura birden fazla işlenmesi gereklidir.
    Dar bir yorumla, değişik zamanlarda işlendiği kabul edilebilecek fiillerin birden fazla olması, her zaman hukuken de birden fazla fiilin ve dolayısıyla birden fazla suçun varlığını kabul etmemizi gerektirmez.
    765 sayılı TCK"nun 80. maddesinde “muhtelif zamanlarda vaki olsa bile” denilmesine karşılık, 5237 sayılı TCK"nun 43/1. maddesinde “değişik zamanlarda” denilmek suretiyle; yeni dönemde “geniş yorum”un kabul edildiğini, hareketin tekliği ile fiilin tekliği kavramlarının aynı olmadığı, aralarında hukuki ve fiili kesinti olmayan, her biri tek başına da suç teşkil edebilen hareketlerin kısa süre içinde tekrarlanması halinde, bu hareketlerin bir bütün olarak tek bir fiil olarak kabul edilmesi gerekir.
    Bu düşünceden hareketle, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 02.10.2007 gün ve 2007/6-195 esas ve 2007/197 karar sayılı içtihadında, “fiilin tekliği” konusunda geniş yorum benimsenmek suretiyle, “yakınanın evinden para ve bir kısım eşya ile birlikte alınan otomobil anahtarıyla evin otoparkında bulunan aracın çalınmasının tek bir hırsızlık suçunu oluşturacağı, doğal anlamda çok olan fiillerin temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınması gerektiği ”nin kabul edildiğini görmekteyiz.
    Somut olayda müstakil olarak değerlendirildiğinde, yaralama suçunun nitelikli hâline teşebbüs edilmiş hemen akabinde suçun temel şekli işlenmiş ise de, bu fiillerin değişik zamanlarda işlenmesi söz konusu olmadığından aralarında hukuki ya da fiili kesinti olmayan ve doğal anlamda tek olmayan bu fiillerin hukuki anlamda tek bir fiil olarak kabul edilmesi gerekir.
    Bu durumda cezanın nasıl belirleneceği konusu, doktrin ve uygulamada tartışmalıdır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 04.06.2020 gün ve 2016/3-194 Esas ve 2020/260 Karar sayılı içtihadına konu olayda, fail mağdura yumrukla vurup basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek biçimde yaralamış, hemen akabinde silahtan sayılan cam şişe parçasıyla yaralamaya teşebbüs etmiştir.
    Bu gibi durumlarda cezanın nasıl belirleneceğine dair çok değişik görüşler ileri sürülebilirse de, aşağıdaki iki görüşün çok sayıda savunulduğu görülmektedir.
    Bir görüşe göre, fiil bir bütün olarak 5237 sayılı TCK"nın 86/2 maddesi kapsamında tamamlanmış yaralama suçunu oluşturmaktadır. Ancak, fiil esnasında silahtan sayılan cisimle yaralama meydana gelmese de, suçta kullanılma söz konusu olduğundan fail hakkında ayrıca TCK."nın 86/3-e maddesindeki nitelikli hâlin de uygulanması gerekir. Böyle bir uygulama karma uygulama değildir. Bu görüşün kabulü hâlinde re"sen soruşturulması gereken ve uzlaşmaya tâbi olmayan bir suçun varlığı söz konusudur.
    Sonuçta Yargıtay Ceza Genel Kurulu çoğunluğunun da benimsediği diğer görüşe göre, tıpkı zincirleme suç ve farklı nev"iden fikri içtimada olduğu gibi, somut olarak daha ağır ceza tespit edilip, yalnızca bu cezanın uygulanmasıyla yetinilmesi gerekir. Genel Kurul çoğunluk görüşüne göre ayrıca, silahla yaralamaya teşebbüsten verilen cezanın, basit yaralama için öngörülen cezadan az olmaması gerekir.
    Her suçun bir mağduru vardır. Mağdurun şikayeti, bazı hâllerde yargılama şartıdır.
    Birinci görüş benimsendiği taktirde, fail bakımından daha ağır ceza verilmesini gerektiren bütün hâller aleyhine olarak tatbik edilecektir. Ayrıca aralarında hukuki ve fiili kesinti olmayan, her biri tek başına da suç teşkil edebilen fiillerden biri şikayete bağlı ise ve mağdur şikayetçi olmasa da bu fiil dolayısıyla fail bakımından daha ağır neticelerin doğmasına cevaz verilmiş olacaktır.
    Dairemiz, TCK"nın kanunlaştırılmasında esas alınan, kanunilik, aleyhe kıyas ve yorum yasağı, hümanizma, hakkaniyet, suç ve cezada orantılılık ilkelerine daha uygun olduğu düşüncesinden hareketle ikinci görüşü benimsemektedir.
    Bu açıklamalar ışığında sanık hakkında yalnızca TCK’nın 86/2, 86/3-e ve 35/2 maddeleri kapsamında nitelikli yaralamaya teşebbüs suçundan ceza verilmesiyle yetinilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
    Sanığın olay günü hukuki anlamda tek bir fiille, TCK’ nın 86/2, 86/3-e ve 35/2 maddeleri yanında aynı Kanunun 86/2. maddesini de ihlal ettiği hususu sübuta ermiş ise de; tıpkı zincirleme suç(ayrıca zincirleme suç nedeniyle artırım sözkonusu ...) veya farklı neviden fikri içtimada olduğu gibi, yalnızca en ağır cezayı gerektiren TCK’nın 86/2, 86/3-e ve 35/2. maddelerinden cezalandırılması ve bu cezanın basit yaralama için öngörülen cezadan az olmaması gerektiği gözetilmeksizin iki ayrı mahkumiyet hükmü kurulması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA,
    III- Sanık hakkında mağdur ...’ a yönelik mala zarar verme suçundan ve mağdur ...’ya yönelik kasten yaralama suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
    Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesinin 3. fıkrası değişikliği ile 24.10.2019 tarihinde 30928 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 7188 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanunun 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nun 253. maddesinin 3. fıkrası son cümleye eklenen "aynı mağdura karşı" ibaresinin eklenmesi birlikte değerlendirilerek 5237 sayılı TCK"nın 151/1 maddesinde tanımı yapılan mala zarar verme suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; TCK"nın 7/2. maddesi uyarınca; ""Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur."" hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK"nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre sanığın mağdur ...’ a yönelik mala zarar verme suçundan ve mağdur ...’ya yönelik kasten yaralama suçundan uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"un 326/son maddesi gereğince sanık hakkında ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkın gözetilmesine, 28/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi