1. Hukuk Dairesi 2014/20924 E. , 2017/1616 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve gabin hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vasisi, davacı ...ün dava konusu 118 ada 12 parsel sayılı taşınmazdaki 23 nolu bağımsız bölümü davalı ..."ün dava dışı eşi ..."in, davacının temyiz kudretinden yoksun olmasından faydalanarak davalı ..."e satış suretiyle temlik ettiğini, işlem tarihinde davacının fiil ehliyetinin bulunmadığını ve bu durumun davalı tarafından da bilindiğini, aynı zamanda taşınmazın gerçek değerinin tapuda gösterilen değerinden çok daha yüksek olduğunu, yapılan işlemin gabin ile de illetli bulunduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ... 4. İhtisas Kurulunca düzenlenen rapor uyarınca kısıtlının satış işleminin yapıldığı tarihte ehliyetli olduğu ve iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 118 ada 12 parsel sayılı taşınmazdaki 23 nolu bağımsız bölümün davacı tarafından 08/06/2007 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 74. ve 76.maddeleri hükümlerine paralel düzenlemeler getiren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26 ve 33. maddelerine göre; olayları bildirmek ve ileri sürmek taraflara, bu kapsamda nitelemeyi yapmak ve belirlenecek hukuki tavsifle ilgili olarak tatbik edilecek kanun hükümlerini tesbit ve tayin ederek uygulamak hakime aittir.
Eldeki davada, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden davada ehliyetsizlik ve gabin hukuksal nedenine dayanıldığı görülmektedir.
Bilindiği üzere; sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış 6098 s. Türk Borçlar Kanunun (TBK) 28. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 21) maddesi ile aynen; "Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir." hükmü getirilmiştir.
O halde, aşırı yararlanmadan (gabinden) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir.
Hemen belirtmek gerekir ki, gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.
Somut olayda, mahkemece ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak açılan dava yönünden inceleme yapılmasına rağmen gabin (aşırı yararlanma) hukuksal nedenine dayalı olarak açılan dava yönünden bir değerlendirme yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, davacının gabin iddiası üzerinde durularak tarafların tüm delillerinin toplanması, tanıklarının dinlenmesi, yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda araştırma, soruşturma ve incelemenin noksansız tamamlanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedeni uyarınca diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.