16. Hukuk Dairesi 2015/16682 E. , 2017/5974 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı adına kayıtlı bulunan temyize konu eski 2020 parsel sayılı 5.100,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 10112 ada 316 parsel numarasıyla ve 5.018,87 metrekare yüzölçümlü olarak, davalılar ... ve ... adına kayıtlı bulunan temyize konu eski 2019 parsel sayılı 8.550,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 10112 ada 358 parsel numarasıyla ve 8.438,34 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında adına kayıtlı bulunan 2020 (yeni 10112 ada 316) parsel sayılı taşınmazın sınırının yanlış belirlenerek taşınmazın yüzölçümünün eksildiğini ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, 10112 ada 316 ve 358 parsel sayılı taşınmazların uygulama kadastro tespitlerinin iptaline, 10112 ada 316 parsel sayılı taşınmazın dosyada mevcut 30.03.2015 havale tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokisinde (A) harfi ile gösterilen 59,53 metrekarelik bölümünün parselden ifrazına, (B) harfi ile gösterilen 133,83 metrekarelik bölümünün de 10112 ada 358 parselden ifrazına, (B) harfi ile gösterilen bölümün 316 parsele eklenmek suretiyle taşınmazın yüzölçümünün 5.093,17 metrekare olarak, (A) harfi ile gösterilen bölümün de 358 parsele eklenmek suretiyle yüzölçümünün 8.364,04 metrekare olarak tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ..., uygulama kadastrosu çalışmaları sırasında, adına kayıtlı bulunan 10112 ada 316 parsel (eski 2020 parsel) sayılı taşınmazın sınırlarının yanlış tespit edildiğini, taşınmazının sınırları içinde olması gereken incir ağacının, taşınmazın sınırları dışında bırakıldığını ve taşınmazın yüzölçümünün eksik tespit edildiğini iddia ederek dava açmıştır. Davalı ... ise, bahse konu incir ağacının davacı tarafından dikildiği tarihte dahi adına kayıtlı bulunan 10112 ada 358 parsel (eski 2019 parsel) sayılı taşınmaz içinde bulunduğunu, tesis kadastrosu çalışmalarının eski tekniklerle yapılmış olması sebebiyle taşınmazlarda yüzölçümü farklılıklarının ortaya çıktığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, davacı adına kayıtlı bulunan taşınmazın güney sınırında, traktör sürümünden ve eğimden kaynaklı, gözle görülebilen, belirgin bir setin bulunduğu, bu uzun süreli kullanım durumunun 1969 tarihli hava fotoğrafında dahi gözlemlendiği, tesis kadastrosu çalışmalarının da 1982 tarihinde yapıldığı gözetildiğinde 10112 ada 316 parsel sayılı taşınmaz ile aynı ada 358 parsel sayılı taşınmazın ortak sınırının, rapora ekli krokide yeşil renge boyalı sınır olması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazlar arasındaki sınırın teknik bilirkişi raporunda yeşil renge boyalı olarak gösterilen sınır olması gerektiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dosya kapsamından ve teknik bilirkişi raporunda tesis kadastrosu ile uygulama kadastrosuna ait paftaların çakıştırılması suretiyle oluşturulan haritadan, uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümüne ilişkin tesis kadastro sınırı ile uygulama kadastro sınırının birbiri ile örtüştüğü, başka bir ifade ile uygulama kadastrosu sırasında da tesis kadastrosunda oluşturulan sınırın esas alındığı, dolayısıyla uygulama kadastrosuna yönelik çalışmanın usule uygun olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının tesis ve uygulama kadastrolarına göre davalıya ait taşınmaz içinde kalan bölümün kendisine ait olduğuna ilişkin iddiası göz önüne alındığında dava her ne kadar uygulama kadastrosuna itiraz edilerek açılmış olsa da, uyuşmazlığın mülkiyete ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Az yukarıda da açıklandığı üzere, uygulama kadastrosunun iptalini gerektirir bir durum bulunmadığına, tesis kadastrosu sırasında ölçülmeyen yerin uygulama kadastrosu sırasında ölçülüp parsele dahil edilemeyeceğine, davacının isteminin ancak bir mülkiyet ihtilafında değerlendirilmesinin mümkün bulunduğuna ve mülkiyet ihtilaflarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağına göre, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, taraflar arasındaki mülkiyet durumunu değiştirecek şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 02.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.