16. Hukuk Dairesi 2015/16623 E. , 2017/5971 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda ... Köyü çalışma alanında bulunan 149 ada 3 parsel sayılı 874,84 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği uyarınca ... ve ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ... ve ..., dava konusu 149 ada 3 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün ... Köyüne ait olmasına rağmen 149 ada 3 parsel içerisinde tespit edildiğini ileri sürerek, bu bölümün tapu kaydının iptali ile Köy Tüzel Kişiliği adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi delaletiyle 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 149 ada 3 parsel sayılı taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği uyarınca davalılar ... ve ... adına, “ahşap 2 katlı ev, 2 odunluk, ahır ve arsa” vasfı ile tespit ve tescil edilmiştir. Taşınmazın bulunduğu ... Köyü halkından olan davacılar ... ve ... müşterek dava dilekçeleri ile; 5 yol ağzının birleştiği köy meydanında bulunan dava konusu taşınmazın bir bölümünün esasında köy meydanının devamı niteliğinde bulunduğunu, evvelden beri köy meydanının ortasında bulunan “dibek taşı” tabir edilen buğday öğütme taşının, yapılan hatalı kadastro tespiti sonucunda davalıların adına kayıtlı bulunan dava konusu 149 ada 3 parsel sayılı taşınmazın duvarının dibinde kaldığını, köy tüzel kişiliğince bu hususta herhangi bir girişimde bulunulmadığı için işbu davayı kendilerinin açmak zorunda kaldığını iddia ederek, dava dilekçelerinin ekinde sunmuş oldukları krokide, dava konusu taşınmazın sarı renge boyalı bölümünün köy tüzel kişiliği adına tescilini talep ederek dava açmışlardır. Davalılardan Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi cevap dilekçesinde; Köy Tüzel Kişiliğinin herhangi bir zararının söz konusu olmadığını, davacıların dava açmakta aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığını beyan etmiş, davalılardan ... ise duruşmadaki beyanında davayı kabul etmediğini bildirmiştir. Mahkemece, davacıların dava açmakta aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, Mahkemece mahallinde keşif yapılmak suretiyle dava konusu taşınmazın niteliğinin ne olduğu, taşınmazın tüm köylünün müştereken istifade ettiği yerlerden olup olmadığı belirlenmemiş, davacıların dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak dava açmakta aktif dava ehliyetlerinin bulunup bulunmadığı tartışılıp değerlendirilmemiştir. O halde sağlıklı sonuca varılabilmesi için; mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişi ve teknik bilirkişi aracılığı ile keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinin ne olduğu, kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi, taşınmazın köy halkı tarafından kullanılıp kullanılmadığı, kullanılıyorsa ne zamandan beri, ne şekilde kullanıldığı hususlarında ayrı ayrı olaylara dayalı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde bu çelişki duraksamasız giderilmeli, taşınmaza ilişkin gözlem keşif tutanağına aynen yansıtılmalı, teknik bilirkişiye keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli rapor düzenlettirilmeli, ziraat bilirkişisinden dava konusu taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini bildirir, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmalı, davacıların dava konusu ettiği taşınmazın köylülerin müştereken istifade ettikleri bir yer olduğunun anlaşılması halinde işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 02.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.