10. Hukuk Dairesi 2016/5212 E. , 2018/4752 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, faiz alacağına yönelen takipte itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, haksız ve kötü niyet tazminatının yasal koşulları oluşmadığından reddine, karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Açılan ilk davada, 01.05.2005 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanmasına dair verilen kararın 16.12.2013 tarihli Yargıtay Onama ilamı ile kesinleşmesinden sonra, davalı Kurumca yapılan işlemle 01.05.2005-21.03.2014 tarihleri arasında birikmiş aylıklarının 22.03.2014 tarihinde ...’ye ödenmek üzere gönderildiği anlaşılan davacının 14.07.2014 tarihinde açtığı eldeki davada, aylıklara işleyen faizlerin tahsili amacı ile takip yapıp itiraz üzerine itirazın iptali ile icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmakta olup, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de, verilen kararın eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 01.03.2006 tarihli ve 2005/10–755 Esas, 2006/32 Karar sayılı ilamında ayrıntıları açıklandığı üzere; bir borç ilişkisi, asıl hakla birlikte bazı fer’i hakları da içerir. Borç ilişkisinin içerdiği asıl hak, alacak hakkı; fer’i haklar ise, cezai şart, faiz, kefalet, rehin, hapis hakkı gibi haklardır.
Borcu sona erdiren en önemli neden, tarafların kendilerine yüklenen edimleri ifa etmeleridir. Genel olarak ifa, borçlanılmış edimin yerine getirilmesi suretiyle alacaklının tatmin edilerek borcun sona erdirilmesidir. Kural, asıl borç sona erdiğinde, bu borca bağlı fer’i borçların da sona ereceğidir. Bu sonuç, ek bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden gerçekleşir.
Ancak evvelce işleyen faizleri talep hakkının saklı tutulması (ihtirazi kayıt) veya saklı tutulduğunun hal ve koşullardan çıkartılması kaydıyla, ödenmemiş faizlerin istenebilme hakkı ortadan kalkmamakta, asıl borç ifa veya sair bir suretle son bulmuş olsa bile, borcun feri’si olan faiz varlığını sürdürmekte ve alacaklı bunları talep edebilme hakkını yitirmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, eldeki davada, davacı avukatının işlemiş faizler bakımından ihtirazi kayıt içeren dilekçesine icra dosyası arasına rastlanılmakla birlikte, bu dilekçenin Kurum kayıtlarına giriş tarihinin olmadığı ve esas alınamayacağı anlaşılmakla, Mahkemece, öncelikle kesinleşen dosya aslının bu dosya arasına celbi ile, davanın açılış tarihinin 14.07.2014 olduğu da dikkate alınarak, davacıya anaparanın 21.03.2014 tarihinde yapılmış olduğu belirtilen toplu ödemeye ilişkin dekontun aslının veya okunaklı bir suretinin ilgili PTT şubesinden getirtilerek davacının ödeme tarihinden önce davalı kuruma yaptığı başvuru veya ilk dava sırasında dava açarken veya karardan sonra veyahut da en geç ödeme esnasında, faiz istemi yönünden, faiz hakkının saklı tutulup tutulmadığı hususunun ayrıntılı olarak araştırılarak, varlığı halinde, işlemiş faizler yönünden hesap bilirkişisinden, asıl alacak, ve toptan ödeme tarihine göre, faizin başlangıç ve bitiş tarihi ve dönem dönem uygulanan faiz oranlarını ayrı ayrı gösterir şekilde denetime elverişli hesap raporu aldırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-5502 sayılı ... Güvenlik Kurumu Kanununun 36. maddesi gereğince, ilgili kanunlarda yer verilmemiş olsa dahi, Kurumun taraf olduğu davalarda, icra kovuşturmaları ile ilâmların harçlardan bağışık olduğu dikkate alınmaksızın, davalı Kurumun harç tutarlarından sorumluluğu yönünde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda değerlendirme yapmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.