Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davada; yoksulluk ve iştirak nafakalarının arttırılmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Mahkemece; davacı yönünden aylık 200 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk yönünden ise, aylık 350 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Dosyada yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasında da; davacı kadının sabit bir işinin olmadığı, gündelik temizlik işlerine gittiği, davalı kocanın ise; mobilya mağazasında şöför olarak çalıştığı ve aylık 850 TL gelirinin olduğu belirtilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden müşterek çocuğun, ilköğretim 8. sınıf öğrencisi olduğu anlaşılmaktadır. Davacının iştirak nafakasına ilişkin talebi yönünden; İştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana-babanın mali durumlarına göre takdir edilir. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Davacının yoksulluk nafakasına ilişkin talebi yönünden ise; 4721 sayılı TMK.nun 175.maddesi gereğince, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” Aynı kanunun 176/4.maddesinde ise; “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir”. Anılan yasal düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu sağlaması gerekmektedir. Somut olayda, nafaka yükümlüsünün (davalı baba ve kocanın) tespit edilen gelir durumu nazara alındığında; artırılan yoksulluk ve iştirak nafakası tutarları fazla olup, TMK"nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüştür. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.