3. Hukuk Dairesi 2014/3038 E. , 2014/10188 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : YUNAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2013
NUMARASI : 2012/304-2013/243
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin alacağı nedeni ile davalı aleyhine icra takibi yaptıklarını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu"nun 67 maddesinin 1. fıkrası gereğince; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Aynı maddenin 4. fıkrasında; itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etme hakkının saklı olduğu hükme bağlanmıştır.
İİK"nın 67/1" deki bu sürenin başlangıcı, itirazın alacaklıya usulünce tebliğ edildiği tarihtir. İtiraz alacaklıya tebliğ edilmedikçe, itirazın iptali davasını açma süresi işlemeye başlamaz.
Somut olayda; ödeme emri borçluya 11.11.2011 tarihinde tebliğ edilmiş, itirazın iptali davası ise 15.11.2012 tarihinde açılmıştır. Bu tarihler itibariyle somut olayda, 1 yıllık hak düşürücü süre geçmiş bulunmaktadır.
Ancak, icra takip dosyasının incelenmesinden, davalı borçlunun itiraz dilekçesinin davacı alacaklı vekiline tebliğ edildiği görülmüştür.
Yukarıda da belirtildiği gibi, itirazın iptali davasında bir yıllık hak düşürücü sürenin başlayabilmesi, borçlunun itirazının alacaklı tarafa usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesine bağlıdır.
Tebligat tüzüğünün 23.maddesi gereğince "Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Muhatap meslek veya sanatını evinde icra ediyorsa, kendisi bulunmadığı takdirde memur veya müstahdemlerinden birine, bunlardan hiç biri bulunmazsa tebliğ, birlikte oturan yukarıdaki maddenin son fıkrasında gösterilen ailesi efradına veya hizmetçilerinden birine yapılır."
Aynı Tüzüğün 26. maddesinde ise; "Bu Tüzüğün 18, l9, 20, 22, 23 ve 24 üncü maddelerinde yazılı kişiler, tebliğ yapılacak olanın geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse, tebliğ memurunca durum ve beyanda bulunanın kimliği tebliğ tutanağına yazılır; altı imzalattırılarak tebliğ edilecek evrak beyanı yapana verilir. Bu kişiler, tebliğ evrakını kabule mecburdurlar; almaktan veya imzadan kaçınırlarsa, tebliği yapan, durumu tutanağa yazar ve imzalar."
İcra dosyasında bulunan, davacı alacaklıya borçlunun itirazına ilişkin dilekçenin tebliğine dair tebliğ evrakının incelenmesinden, davacının vekili adına tebligatın gönderildiği, vekilin bulunmaması nedeni ile, tebligatın daimi işçisine yapıldığı,ancak alacaklı davacı vekilinin adreste bulunmama sebebinin tebligat evrakına yazılmadığı, böylelikle de yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri gereğince, davacı alacaklı vekiline yapılan tebligatın geçerli olmadığı anlaşılmıştır.
Geçerli olmayan tebligata dayalı olarak da, itirazın iptali davasında bir yıllık hak düşürücü dava açma süresinin başlamayacağı açıktır.
Hal böyle olunca mahkemece; itiraz dilekçesi alacaklı (davacı) vekiline tebliğ olunmadıkça hak düşürücü sürenin başlamayacağı gözetilmeksizin, İİK"nun 67/1 hükmü gözardı edilerek davanın yasal süresi içinde açılmadığı gerekçesi ile reddi doğru görülmemiş; bu husus bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş, işin esasına girerek taraf delillerini toplayıp hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis etmek olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.