Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2015/6656 Esas 2017/7624 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/6656
Karar No: 2017/7624
Karar Tarihi: 08.11.2017

Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2015/6656 Esas 2017/7624 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Ağır Ceza Mahkemesi tarafından resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm verilen sanık, suçlamaları kabul etmediğini ve ilaçları akrabalarından aldığını iddia etti. Bilirkişi raporu ile sahtecilik tespit edilen reçete arkasındaki imzanın sahte olup olmadığı da araştırılmadı. Sanığın cezasının 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine uygun olarak hesaplanmadığı ve kanun yollarının süresinin hüküm fıkrasında belirsiz bırakıldığı gerekçesiyle mahkeme kararı bozuldu. Kanun yollarının süresi, mercii ve şekli CMK'nın 232/6. madde ve fıkrasına uygun olarak ve tereddüte yer vermeyecek biçimde gösterilmelidir. Hüküm fıkrasındaki kanun yoluna başvuru süresi olarak “tefhim veya tebliğden itibaren” şeklinde tereddüte yer verilmemelidir. Mahkeme kararı nedeniyle 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca bozulmuştur.
Kanun Maddeleri:
- CMK'nın 232/6. maddesi ve fıkrası
- 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi
- 5320 sayılı Yasaya dair kanunun 8/1. maddesi
- 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi
11. Ceza Dairesi         2015/6656 E.  ,  2017/7624 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 24.11.2009 gün ve 2009/11-164 Esas, 2009/275 sayılı kararında da belirtildiği üzere, hüküm fıkrasında kanun yollarının süresi, mercii ve şeklinin CMK"nın 232/6. madde ve fıkrasına uygun olarak ve tereddüte mahal vermeyecek biçimde gösterilmesi gerektiği, somut olayda katılan vekilinin yüzüne karşı verilen hüküm fıkrasında kanun yoluna başvuru süresi olarak “tefhim veya tebliğden itibaren” şeklinde tereddüte yer verecek biçimde gösterilmesi nedeniyle katılan vekilinin 17.09.2013 havale tarihli temyiz dilekçesinin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
    1- Hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kamu davası açılan sanığın savunmasında; suçlamaları kabul etmediği ve söz konusu reçetelerin akrabası olan kişiler tarafından kendisine bırakıldığını kendisinin de imza atıp karşılığında aldığı ilaçları yakınlarına teslim ettiğini savunması, ayrıca bilirkişi raporu ile sahte olduğu sabit olan 06.01.2010 tarih ve .... protokol numaralı reçete arkasında “ ..... “ ibarelerinin olması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi açısından haklarında sahte rapor düzenlendiği iddia edilen ve yalnız muhakkik aşamasında beyanlarına başvurulan reçete sahiplerinin tanık olarak beyanlarına başvurulması ve ...numaralı protokoldeki imzanın sanık ya da hasta ile hasta yakınlarına ait olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu aldırılmasından sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    2- Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.







    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.