Ceza Genel Kurulu 2013/460 E. , 2016/162 K.
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 13. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sanık ..."ın katılan ... ve müşteki ..."a yönelik hırsızlık suçlarından; sanık ..."ın ise cürüm eşyasını bilerek kabul etme suçundan beraatine, sanık ..."ın katılan ve şikayetçiye yönelik hırsızlık suçlarından 5237 sayılı TCK"nun 142/1-e, 53 ve 63. maddeleri uyarınca iki kez üç yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba; sahtecilik suçundan 765 sayılı TCK"nun 350/1-3. maddeleri uyarınca bir yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, memura yalan beyanda bulunmak suçundan da aynı kanunun 343/2. maddesi uyarınca altı ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25.05.2006 gün ve 1043-337 sayılı hükmün sanık ... müdafii, Cumhuriyet savcısı ve katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 20.09.2011 gün ve 10131-1293 sayı ile;
“Sanık ... hakkında müşteki ve katılana yönelik hırsızlık suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak onanmasına,
Sanık ... hakkında sahtecilik, memura yalan beyanda bulunmak, sanık ...hakkındaki hırsızlık malını bilerek kabul etmek suçlarından kurulan hükme yönelik incelemede;
Sanık..."in eylemlerine uyan 343/2, 350/1, ..."ın eylemine uyan 765 sayılı TCK"nun 512/1. maddesinde tanımlanan, sahtecilik, görevli memura yalan beyanda bulunmak ve hırsızlık malını bilerek kabul etmek suçlarının aynı yasanın 102/4. maddesine göre 5 yıllık dava zamanaşımına bağlı olup mahkemece karar verilen tarih olan 30.05.2006 tarihinden incelemenin yapıldığı tarihe kadar zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadan bu sürenin geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenle bozulmasına, bozma sebebi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 5320 sayılı yasanın 8/1 maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 5271 sayılı CMK"nun 223/8 maddesi uyarınca sanıklar hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine;
Sanık ... hakkında kurulan hükmün incelenmesinde;
Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanığın,...... ile fikir ve eylem birlikteliği içinde hareket ederek katılan ve müştekiye karşı hırsızlık fiilini gerçekleştirmesi karşısında mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi," bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 02.05.2012 gün ve 369-673 sayı ile;
"...Önceki kararda yer alan kanıtlar, sanık ..."ın savunması ve önceki kararda yer alan beraat gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, sanık ... hakkındaki şüpheleri ortadan kaldıracak nitelikte ciddi kanıtlar olmadığı, sanık savunması ve diğer sanık anlatımlarına göre ayrıca düzenlenen olay tutanağına göre çalınan araçlarla ilgili ihbarda bu sanığın da katkıda bulunduğu, araçların yakalanmasını sağladığı, bu durumun sanık lehine olan şüpheleri daha da güçlendirdiği" gerekçesiyle direnerek ilk hükümdeki gibi sanık ..."ın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "bozma" istekli 11.06.2013 gün ve 166374 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Direnmenin kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında katılan ve şikayetçiye yönelik hırsızlık suçlarından kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı katılan ve şikayetçiye yönelik hırsızlık suçlarının sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık ... ve mahkumiyet hükmü kesinleşen inceleme dışı sanık ..."ın 17.09.2004 tarihinde müşteki ..."a ait 35 BVY 74 plakalı park halindeki aracın kilitli olan kapısını zorlayarak, 13.11.2004 tarihinde ise katılan ..."e ait ...plakalı, kapıları kilitli şekilde park halindeki aracı anahtar uydurmak suretiyle çaldıkları iddiası ile haklarında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca 23.11.2004 tarihinde, 765 sayılı TCK"nun 493/1, 493/2 ve 522 maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığı, müştekilerin beyanları, araçlar üzerinde yapılan keşif ve sonucunda düzenlenen bilirkişi raporları ile sanık ..."ın müdafi huzurunda alınan kolluk ifadesinden her iki aracın da aynı modeldeki başka araçların anahtarları uydurulmak suretiyle çalındığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, sanığın müşteki ve katılana ait park halindeki kapıları kilitli araçları, anahtar uydurmak suretiyle çalmak şeklindeki eylemleri, sübutu halinde suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK"nun 493/2 ve sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nun 142/2-d maddesinde düzenlenen nitelikli hırsızlık suçunu oluşturacaktır.
765 sayılı TCK"nun 493/2. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunun yaptırımı üç seneden sekiz seneye kadar hapis cezası olarak öngörülmüş olup, aynı kanunun 102/3. maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı 10 yıl, 104/2. maddesi göz önünde bulundurulduğunda kesintili dava zamanaşımı ise 15 yıldır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 6545 sayılı kanunla getirilen değişiklik öncesi, 142. maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendine göre ise; hırsızlık suçunun haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak suretiyle işlenmesi hâlinde öngörülen ceza, üç yıldan yedi yıla kadar hapis; 6545 sayılı yasa değişikliğinden sonra ise cezanın yaptırımı beş yıldan on yıla kadar hapis olup, aynı Kanunun 66/1-e maddesi gereğince asli dava zamanaşımı 10 yıl, 67/4. maddesi göz önünde bulundurulduğunda kesintili dava zamanaşımı ise 15 yıldır. Öte yandan Kanunun 67. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendine göre, zamanaşımını kesen en son işlem, suçu birlikte işlediği iddia olunan inceleme dışı sanık ... hakkındaki mahkûmiyet kararının verildiği 25.05.2006 tarihi olduğundan, Kanunun 66/1-e maddesi uyarınca öngörülen (10) yıllık asli dava zamanaşımı süresi, 25.05.2006 tarihi ile inceleme tarihi olan 29.03.2016 tarihi arasında henüz dolmamıştır.
Ancak 765 sayılı TCK"nda iştirak halinde işlenen suçlar bakımından dava zamanaşımının sirayeti konusunda öznel sistem kabul edilmiş olup anılan kanunun 493/2. maddesinde öngörülen suçun cezasının türü ve miktarına göre aynı kanunun 102/3. maddesi uyarınca tabi bulunduğu 10 yıllık asli dava zamanaşımı süresi, zamanaşımını kesen en son işlem olan sanığın kendi sorgusunun yapıldığı 27.12.2004 tarihinden itibaren yeniden işlemeye başlayarak inceleme tarihinden önce 27.12.2014 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla; yerel mahkemece verilen direnme hükmünün, gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCK’nun 102/3 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.05.2012 gün ve 369-673 sayılı direnme hükmünün, gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK’nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCK’nun 102/3 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.03.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.