Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/920
Karar No: 2019/125
Karar Tarihi: 12.02.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/920 Esas 2019/125 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/920 E.  ,  2019/125 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Yalova 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 02.12.2013 tarihli ve 2013/294 E., 2013/130 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 07.04.2014 tarihli ve 2014/4120 E., 2014/6621 K. sayılı kararı ile;
    "...Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için müteselsil kefil aleyhine başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Davalı vekili; müvekkilinin dava dışı Volkan Kara"nın genel kredi sözleşmesi dışındaki borçlarına kefil olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı bankanın kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olan dava dışı Volkan Kara"nın keşide etmiş olduğu ve bankada karşılığı bulunmayan çekler nedeniyle muhataplara ödenen taahhüt bedeli için davalı kefil aleyhine icra takibi başlattığı, ancak Genel Kredi Sözleşmesinin eki niteliğindeki kefaletname incelendiğinde; davalı- kefil ..."nın karşılıksız çıkan çeklerin taahhüt bedeline de kefil olunduğuna dair bir ibare ve şart konulmadığı, kefalet sözleşmesinin taahhütler başlığının 3.1 maddesinde "...kefaletten doğmuş ve doğacak tüm borçları..." şeklinde afaki bir ibarenin bulunduğunun tespit edildiği, ancak konulan böyle bir şartın gerek 6098 sayılı yasayla getirilen genel işlem şartları, gerekse kefalete ilişkin hükümlerde kefalet limitinin belli olması şartı nedeniyle böyle bir maddenin geçersiz olduğu sonucuna varıldığı, kefilin sorumluluğunu genişletmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Davalı, dava dışı Volkan Kara ile davacı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesine kefalet etmiş olup, bu sözleşme kapsamında kredi borçlusuna verilen çek karnesi uyarınca kredi borçlusunun keşide ettiği ve karşılıksız çıkan her bir çek yaprağı için 3167 sayılı Çek Kanunu gereğince zorunlu karşılıkları banka kredi kullandırmak suretiyle ödemiştir. Bu durumda, banka alacağının kredi alacağına dönüştüğü ve kefilin kefalet limiti kapsamında bu borçtan sorumlu olduğu gözetilmeden,hukuki tavsifte hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir..."
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.



    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Davacı vekili; müvekkili .... ile 2776627 müşteri numaralı Volkan Kara arasında imzalanan 14.03.2011 tarihli ve K1 000315868 nolu Genel Kredi Sözleşmesi ve eki niteliğindeki 3 nolu Ek-A Cari Hesap Kredisine istinaden kullandırılan nakdi ve gayrinakdi kredilerin, Beyoğlu 48. Noterliği’nin 23.10.2012 tarihli ve 227462 yevmiye numaralı ihtarnamesiyle kat edildiğini, davalı ..."nın ise 28.11.2011 tarihli kefaletname sözleşmesini imzalayarak 2776627 müşteri numaralı Volkan Kara"ya kefil olduğunu, Volkan Kara tarafından keşide edilen 31.12.2012 tarihli ve C2 2840361 nolu çeki müvekkili bankaya ibraz ettiğini, müşteri hesabında yeterli bakiye olmadığı için müvekkil banka tarafından 3790-2776627-37 nolu hesaptan 3.000,00TL taahhüt bedelinin 13.11.2012 tarihinde muhataplara ödendiğini ve bu bedelin tahsili amacıyla Yalova 1. İcra Müdürlüğünün 2012/5440 sayılı dosyası ile Volkan Kara ve kefili olan davalı ... aleyhine başlatılan icra takibinin ..."nın itirazı nedeni ile durdurulmasına karar verildiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve borçlu aleyhine takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili; müvekkilinin imzaladığı 28.11.2011 tarihli kefaletnamenin dava dışı Volkan Kara’nın davacı bankadan kullanmış olduğu kredi borcuna istinaden düzenlendiğini, müvekkilinin bahsi geçen kredi borcu dışındaki borçlara kefil olma niyeti ve iradesi olmadığından sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunarak, kötü niyetli alacaklı hakkında takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini istemiştir.
    Mahkemece; davacı bankanın kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olan dava dışı Volkan Kara"nın keşide etmiş olduğu ve bankada karşılığı bulunmayan çekler nedeniyle muhataplara ödenen taahhüt bedeli için davalı kefil aleyhine icra takibi başlattığı, ancak Genel Kredi Sözleşmesinin eki niteliğindeki kefaletname incelendiğinde davalı- kefil ..."nın karşılıksız çıkan çeklerin taahhüt bedeline de kefil olunduğuna dair bir ibare ve şart konulmadığı, kefalet sözleşmesinin taahhütler başlığının 3.1 maddesinde "...kefaletten doğmuş ve doğacak tüm borçları..." şeklinde afaki bir ibarenin bulunduğunun tespit edildiği, ancak konulan böyle bir şartın gerek 6098 sayılı Kanun ile getirilen genel işlem şartları, gerekse kefalete ilişkin hükümlerde kefalet limitinin belirli olması şartı nedeniyle bu maddenin geçersiz olduğu, kefilin sorumluluğunu genişletmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece; kefaletnamede karşılıksız çıkan çek karneleri sebebiyle banka tarafından yapılan ödemelerden de sorumlu olacağına dair bir ibare bulunmadığı gibi bu durumda alacağın kredi alacağına dönüşeceği ve kefilin kefalet limitine dâhil olacağı yönünde de bir ibare bulunmadığı, kefalet güvencesine bağlanan esas borcun kapsamının genişletilebilmesi için, kefaletin geçerlilik şekline uyarak yapılması gerektiği, gerek yürürlükten kalkan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun gerekse hâlen yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin tüm hükümleri dikkate alındığında kefilin sorumluluğunu genişletmenin mümkün olmadığı, davalı ...’nın sadece asıl borçlu olan Volkan Kara"nın davacı bankadan bahsi geçen kredi borcuna kefil olduğu, bunun dışında asıl borçlunun keşide ettiği çeklerin karşılıksız çıkması nedeni ile davacı bankanın ödediği taahhüt bedellerine kefil olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; eldeki itirazın iptali davasında davacı bankanın alacağının kredi alacağına dönüşüp dönüşmediği ve davalı kefilin kefalet limiti kapsamında bu borçtan sorumlu olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre mahkemece davalı kefil ...’nın sadece asıl borçlu olan Volkan Kara"nın davacı bankadan bahsi geçen kredi borcuna kefil olduğu bunun dışında asıl borçlunun keşide ettiği çeklerin karşılıksız çıkması nedeni ile davacı bankanın ödediği taahhüt bedellerine kefil olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın hukuki tavsifinde hataya düşülüp düşülmediği noktasında toplanmaktadır.
    Bilindiği gibi, itirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından ödeme emrine itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılır. İİK m. 68-68-a"daki belgelerden birine sahip olmayan alacaklı, itirazın kaldırılmasını sağlamak için İİK 67. maddesine göre itirazın iptali yoluna başvurabilir. Alacaklı borca ve imzaya itirazda, itirazın iptali davası açabilir. Ancak sadece takibin yetkisine yapılan itiraz hâlinde itirazın iptali davası açılamaz, bu durumda icra mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna gidilmesi gerekir.
    Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş ya da itiraz geçerli değilse alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yarar yoktur.
    Ödeme emrine itiraz etmiş olan borçlu veya vekâletnamesinde "kabul" özel yetkisi bulunan vekili itirazdan her zaman vazgeçebilir. Borçlunun itirazdan vazgeçtiğinin icra tutanağına geçirilmesi ve imza edilmesi gerekir. İtirazdan vazgeçmenin kayıtsız şartsız olması hâlinde itirazın hükmü kalmaz, takip alacaklının talebi ile devam eder. Kayıt ve şartlı olarak yapılan itirazdan vazgeçme hâlinde takip durmakta devam eder.
    Yargılama usulü bakımından ise itirazın iptali davaları genel hükümlere tabidir (HMK m.67,I).
    İtirazın geri alınması itirazın iptali davasına özgü davayı sona erdiren bir taraf işlemidir.
    İtirazın geri alınması durumunda ortada geçerli bir itiraz bulunmaması nedeniyle itirazın iptali davası konusuz kalacağından, mahkemece konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde bir hüküm tesis edilmelidir.
    İtirazın iptali davası açıldıktan sonra itirazdan vazgeçilmesi hâlinde inkâr tazminatı yönünden itirazın haklı olup olmadığı araştırılmalıdır (Deynekli, A.- Kısa, S: İtirazın İptali Davaları İcra İnkâr ve Kötüniyet Tazminatı, Ankara,2013 s:80, Kuru, B: İcra ve İflâs Hukuku C.1, İstanbul 1990 s:86’ya atfen).
    İtirazın geri alınması hâlinde yargılama giderleri (harç ve vekâlet ücreti dışındaki) konusunda 6100 sayılı HMK"nın 312/2. maddesi uyarınca bir karar verilmelidir.
    Vekâlet ücreti yönünden itirazın geri alınması Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesi kapsamında kabul edilmeli ve bu hükme göre vekâlet ücretine hükmedilmelidir (Deynekli, A.- Kısa, S, s:213).
    Takibe ve itirazın iptali davasına konu Yalova 1. İcra Müdürlüğünün 2012/5440 takip sayılı dosyanın incelenmesinde borçlu (davalı) ...’nın icra dosyasına sunduğu, kendi imzasını içeren dilekçesi ile “Alacaklı .... tarafından hakkımda başlatılan yukarıda numarasını belirttiğim icra dosyasında daha önce borca itiraz ettiğime dair itiraz dilekçesi vermiş olmam nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Alacaklı banka ile bu ve aleyhime açılmış tüm dosyalar için uzlaşma sağladığımızdan dolayı yapmış olduğum itirazlarımın tümünden vazgeçiyorum. Yukarıda numarası belirtilen İcra takibine konu borca ve ferilerine hiçbir itirazım yoktur. Alacaklı banka ile yaptığımız protokol doğrultusunda borcumu ödeyeceğim. Açıkladığım nedenlerle İtirazımın kaldırılmasını arz ve talep ederim…” şeklinde beyanda bulunduğu, dilekçenin dosyaya 22.12.2014 tarihinde havale edildiği, bir örneğinin de davacı vekilince temyiz dilekçesine eklendiği görülmüştür.
    Bu durumda, direnme kararından sonra, davalı tarafça icra dosyasına sunulan bu kayıtsız ve şartsız vazgeçme dilekçesi karşısında mahkemece, davacının dilekçesinde bahsetmiş olduğu protokol de getirtilip, protokolde görülmekte olan davaya ilişkin bir hüküm bulunup bulunmadığı incelenerek yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda takip tarihi itibari ile haklılık durumu ve usulü kazanılmış haklar da gözetilip sonucuna göre konusu kalmayan dava hakkında bir karar verilmelidir.
    O hâlde direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik nedenlerle bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12.02.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi