10. Hukuk Dairesi 2017/906 E. , 2018/4741 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, ... Vatandaşı iken yurtdışında geçen 3201 sayılı Yasa kapsamındaki yurtdışı sürelerini, anılan yasa kapsamında borçlanabileceğinin ve borçlanma tutarının, davanın açıldığı tarihe göre belirlenmesi gerektiğinin tespiti ile ... ... Sigortasında 18 yaşını ikmal ettiği 03.04.1978 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesini istemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak hükümde belirtilen gerekçeler ile davanın kabulüne, davacının yurt dışı sigorta başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu 03.04.1978 tarihi olarak tespitine, karar verilmiştir.
Hükmün davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesi uyarınca; "Hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Aynı Kanunun 294-301 maddelerinde ise mahkeme kararlarının nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. Bu düzenlemelere göre Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Kanunun 297. maddesinin (2). Fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükümleri öngörülmüş olup, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması, zorunludur.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294. maddenin (4) fıkrasındaki “zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.” hükmü gereği zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın sonradan belli süre içinde yazılması mümkündür. Bu gibi hallerde de Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 294 ve 297’inci maddelerine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile daha sonra yazılan gerekçeli kararın birbirine uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hâkimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin ..."nın 141’inci maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır.
Davaya konu olayda; davacının talebinin ... Vatandaşı iken yurtdışında geçen 3201 sayılı Yasa kapsamındaki yurtdışı sürelerini, anılan yasa kapsamında borçlanabileceğinin ve borçlanma tutarının, davanın açıldığı tarihe göre belirlenmesi gerektiğinin tespiti ile ... ... Sigortasında 18 yaşını ikmal ettiği 03.04.1978 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesi istemine yönelmesi ile mahkemece kısa kararda davanın kabulüne denildikten sonra, sadece sigortalılık başlangıç tarihi bakımından yazılı şekilde karar verilmesi davacının, ... Vatandaşı iken Yurtdışında geçen 3201 sayılı Yasa kapsamındaki yurtdışı sürelerini borçlanabilme hakkının varlığı ile borçlanma tutarının, davanın açıldığı tarihe göre belirlenmesi gerektiğinin tespiti istemleri bakımından herhangi bir belirlemenin bulunmaması karşısında, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın kendi içerisinde çelişki barındırdığı ve bu hali ile infaza elverişli olmadığı dikkate alındığında, çelişki oluşturacak şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, 15.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.