
Esas No: 2017/4113
Karar No: 2018/4738
Karar Tarihi: 15.05.2018
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/4113 Esas 2018/4738 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : 19. İş Mahkemesi
Davacı, davalı şirketler nezdinde geçen ve kendisine ait olan hizmetlerinin diğer davalı İffet Başaran adına kayıtlı sosyal sigorta sicil numarasına kayıt edildiğini, bu nedenle 1985/3. dönem, 1986, 1987, 1988, 1989, 1990, 1997, 1998, 1999 yıllarında tüm yılların, 1991/1. ve 2. dönem, 1996/3. dönemdeki geçen çalışmalarının sigortalı çalışma olarak tespitini istemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, mahkemece verilen 13.06.2012 tarihli karar, Dairemizin 24.06.2013 günlü ve 2013/9636 Esas, 2013/14306 Karar sayılı ilamı ile “Mahkemece davacının çalışmalarının tespit edildiği, 1000487 sayılı işyerinin dava dışı ... İnşaat Ltd. Şti. isimli şirkete ait olduğunun anlaşılması karşısında, öncelikle, işveren olduğu anlaşılan ... İnşaat Ltd. Şti.’ne HMK 124. maddesi de göz önünde tutularak davaya dahil edilmesi ve anılan şirketin tüm delilleri toplanması ve davacının, davalılardan ... A.Ş.’ye ait işyerinden gelen dönem bordroları dikkate alınarak 1990 ile 1992 yılları arasında geçen dönem bakımından kabulü yerinde ise de, diğer işyerinde geçen çalışmaları bakımından verilen kabul kararının eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmakla, ... İnşaat Ltd. Şti."nde bulunan tüm dönem bordroları getirtilmeli, burada yer alan bildirge ve bordrolarda yer alan bilgilerle, davacının ad ve soyadının doğum tarihi ve kütük numaralarının uyuşup uyuşmadığı incelenmeli, çelişkiler olursa davacıya çelişkilerin giderilmesi imkanı tanınmalı, bu işyerinde tespiti istenen dönem bakımından davacının çalışmalarını bilebilecek konumda olan diğer çalışanların beyanlarına başvurulmalı, bu tür davalarda geçerli olan resen araştırma ilkesi de göz önünde tutularak, talep konusu dönem içerisinde dava dışı şirketten tüm kayıtlar getirtilmeli, bu işyerinde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığının belirlenerek, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi” gereğine işaret edilerek, bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı Kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada ise, bozmaya uyulmuş ise de bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada, davacı bakımından belirlenen tanıklar dinlenilmiş ise de, öncelikle, verilen ilk karar ile davacı hakkında 01.04.1990 - 15.04.2000 tarihleri arasındaki dönem bakımından kabule dair verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmemesi nedeni ile oluşan usuli kazanılmış hakkın dikkate alınmaması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Diğer taraftan, mahkemece bozma öncesi ve sonrasında dinlenen tanıkların uyuşmazlık konusu dönem içerisinde çalışmalarının veyahut komşu işyerlerinde geçen çalışmalarının tespit edilmediği anlaşılmakla, öncelikle uyuşmazlık dönemine göre kuruma verilen tüm bordroların celbi ile davacının çalışmasını bilebilecek şekilde çalışan bordrolu tanıkların tespiti ile beyanlarının alınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gereklidir.
Mahkemece bozma sonrasında Z Telekominikasyon’a ait işyerinden geçen bildirimler hakkında karar verilmiş olup, bu işveren karşı husumet yöneltilmeden yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne varki davacının, bu işveren aleyhine dava açmasında herhangi bir engel olmadığı bozma sonrası yapılacak yargılamada dikkate alınabilecektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.