10. Hukuk Dairesi 2018/1048 E. , 2018/4733 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Asıl dava, yersiz ödendiği iddiası ile tedavi giderlerinin davalıdan tahsili, karşı dava ise, kurumca yapılan icra takibi nedeniyle Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece bozmaya uyularak, ilamında belirtilen gerekçelerle asıl davanın reddine karşı davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı karşı davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
4721 sayılı ... Medeni Kanunu"nun 9. maddesinde, fiil ehliyetine sahip olan kimsenin, kendi fiilleriyle hak edinebileceği ve borç altına girebileceği, 10. maddesinde, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyetinin bulunduğu, 13. maddesinde, yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkesin, bu Kanuna göre ayırt etme gücünün bulunduğu, 14. maddesinde, ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyetine sahip olmadıkları, 16. maddesinde, ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlıların, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremeyecekleri, 397. maddesinde, vesayet makamının sulh hukuk mahkemesi olduğu, 405. maddesinde, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her erginin kısıtlanacağı, görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idari makamların, noterlerin ve mahkemelerin, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorunda oldukları, 409. maddesinde, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verileceği, 448. maddesinde, vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasinin, vesayet altındaki kişiyi tüm hukuki işlemlerinde temsil edeceği, 462. maddesinde, acele durumlarda geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere vasi tarafından dava açılabilmesi için vesayet makamından izin alınması gerektiği belirtilmiştir.
Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 50. maddesinde, medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu, 51. maddesinde, dava ehliyetinin, medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanların davada yasal temsilcileri tarafından temsil edileceği, 54. maddesinde, yasal temsilcilerin, davanın açılıp yürütülmesinin belli bir makamın iznine bağlı olduğu durumlarda izin belgelerini dava veya cevap dilekçesiyle mahkemeye vermek zorunda olduğu, aksi takdirde dava açamayacak ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamayacakları, şu kadar ki, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mahkemece, yasal temsilcilerin yukarıda belirtilen eksikliği gidermeleri koşuluyla dava açmalarına veya davayla ilgili işlem yapmalarına izin verilebileceği, izin belgesinin alınması için mahkemeye başvurulması gerekiyorsa ilgiliye, başvuru için kesin süre verileceği, bu süre içinde mahkemeye başvurulması durumunda bu konuda karar verilinceye kadar bekleneceği, süresi içinde belgelerin sunulmaması veya mahkemeye başvurulmaması hâlinde, dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılacağı, 56. maddesinde, taraflardan birinin vesayet altına alınması veya kendisine yasal danışman atanması istemi mahkemece uygun bulunur ya da mahkemece gerekli görülürse, bu konuda kesin bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenebileceği açıklanmış, 114. maddesinde, tarafların dava ehliyetine sahip olmaları, dava koşulları arasında sayılmış, 115. maddesinde, mahkemenin, dava koşullarının var olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, dava koşulu eksikliğini belirleyen mahkemenin davanın usulden reddine karar vereceği, ancak, eksikliğin giderilmesi olanaklı ise bunun tamamlanması için kesin süre vereceği, bu süre içinde eksiklik giderilmemişse davayı usulden reddedeceği bildirilmiştir.
Buna göre, kişinin kendisi tarafından veya yetkili kılacağı temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usûl işlemlerini yapabilme yeteneği olarak tanımlanan dava ehliyeti, medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şekil olup ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar kural olarak dava ehliyetine sahip olmadıklarından davada yasal temsilcileri tarafından temsil edilmeleri gerekmektedir. Dava koşulu niteliğindeki dava ehliyeti ile vasi tarafından dava açılabilmesi için gereken vesayet makamı izin belgesinin varlığının mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur.
Eldeki davada, Mahkemece verilen 11.07.2014 tarihli karar Dairemizin 2014/25284 E. 2015/22071 Karar sayılı ilamı ile özetle, “Dava ve taraf ehliyeti kamu düzenine ilişkin niteliği ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d maddesinde dava şartı olarak düzenlenmiş olup, mahkemece re’sen göz önünde tutulması gerekir. Medeni Kanunun 405. maddesinde “Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.” hükmü öngörüldüğünden, davalının rahatsızlığının "şizofreni" olduğunun belirtilmesi karşısında; eldeki davada, ... Medeni Kanunun 405 ve 462/8.maddeleri uyarınca öncelikle davalının kısıtlanması gerekip gerekmediği irdelenerek kısıtlanmasının gerektiği anlaşılırsa, husumetin vasiye yöneltilmesi gerekeceği ve vasinin katılımı sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilmesi” gereklerine işaret edilerek eksikliklerin tamamlanmak üzere hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma sonrasında, Davalı-karşı davacı ...’in 10.07.2013 tarihinde verdiği vekâlete istinaden vekil sıfatıyla ve avukat aracılığıyla 08.08.2014 tarihinde davacı karşı davalı Kurumca yapılan takip nedeniyle kuruma karşı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği (icra dosyasına rastlanılmamakla birlikte) anlaşılmakta ise de, dosya arasındaki delillerden davalı kısıtlı Salim’in eşi tarafından 04.12.2006 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan başvuru ve alınan 05.04.2007 tarihli rapora dayalı olarak verilen 05.05.2007 tarihli kısıtlanmaya dair karar ve vasilik süresinin uzatılmasına dair verilen 05.08.2013 ve 06.10.2015 tarihli kararlar dikkate alındığında, birleşen davada da, davaya vekâlet ehliyeti ve husumet eksikliğinin mevcut olduğunun ve birleşen dava tarihi itibari ile de, Salim’in dava açma yeteneğinin ve husumete izin kararının mevcut olmadığı anlaşılmakla, Dava ehliyeti Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d maddesinde dava şartı olarak düzenlenmiş olup, dava şartlarının davanın her aşamasında mahkemeler ve Yargıtay tarafından resen dikkate alınabilecek niteliği dikkate alındığında, mahkemece, davalı karşı davacı ...’e ilişkin olarak husumete izin kararı almak ve avukatla temsil edilmesi için vasinin vereceği vekâleti de dosyaya ibraz etmek üzere vasiye süre tanınmalı, bu noksanlık giderildikten sonra bir karar verilmelidir.
O halde; davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, 15.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.