Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/10964
Karar No: 2016/2695
Karar Tarihi: 10.03.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/10964 Esas 2016/2695 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2015/10964 E.  ,  2016/2695 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen davada.... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 21.05.2015 tarih ve 2014/551-2015/196 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 08.03.2016 günü hazır bulunan davacı ... ve ... vekili Av. ..., davacı ... vekili Av. ... ve davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkiline ait mağazanın davalı nezdinde işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu sırada meydana gelen yangın neticesinde işyerinde büyük miktarda hasar oluştuğunu, davalı şirkete yapılan ihtara rağmen ödeme yapılmaması üzerine hasar miktarı sigorta bedelinden fazla olduğundan oluşan hasar miktarından 5.095.273,37 TL ile 217.539,86 TL işlemiş faiz talebinde bulunularak davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını ancak davalının haksız olarak takibe itiraz etmesi sonucu takibin durduğunu ileri sürerek, davalının takibe vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, yangının şüpheli bir yangın olduğunu, bu nedenle yangın sigortası genel şartları uyarınca sigorta teminatı kapsamında bulunmadığını, talebin poliçe teminatı kapsamında olduğunun kabulü halinde ise davacı talebinin fahiş ve haksız olduğunu, gerçek zarar miktarını yansıtmadığını, sigortalının mal alımı yaptığı firmaların büyük kısmının sahte fatura düzenlediğini, davaya konu alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı isteminin de yerinde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak, tüm dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile 4.722.980,12 TL asıl alacak ile takip tarihine kadar işlemiş olan 45.030,06 TL üzerinden takibin devamına, alacak likit olmadığından tarafların icra inkar tazminatlarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2- Dava, işyeri sigorta poliçesine dayalı tazminatın tahsili amacıyla girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı sigorta şirketi davacının iddia ettiği hasarın meydana gelmediğini, sahte faturalara dayalı olarak istemde bulunduğunu savunmuş; davacı vekili ise mal satın alımlarının gerçek olduğunu, faturalar karşılığının bankalar vasıtasıyla ödendiğini ve satın alınan malların nakliye firmalarına taşıttırılarak tesliminin yapıldığını iddia etmiştir. Mahkemece Dairemiz bozma ilamından önce davacının mal satın aldığı firmalardan sahte fatura düzenleyen firmalar ile ticareti terk ettikten sonra fatura düzenleyen firmalara ait faturalar esas alınmayarak toplam tutardan indirilmesi suretiyle tazminata hükmedilmiştir. Davacının bu fatura bedellerini bankalar vasıtasıyla ödediği ve satın aldığı malları taşıtmış olduğuna ilişkin olarak ileri sürdüğü deliller ve bu konuda yaptığı itirazların incelenmemiş, bu konuda bir değerlendirmede bulunulmamış olması yerinde görülmeyerek, mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacı tarafın, tazminat hesabında esas alınmayan faturalara ilişkin bedelleri bankalar vasıtasıyla ödediğine ve satın aldığı malları taşıttığına ilişkin olarak yaptığı itirazların ve bu konuda dayandığı delillerin incelenerek, esas alınmayan mal faturalarının bedelinin ödenip ödenmediği ve satın alınan malların işletmeye teslim edilip edilmediği hususlarının incelenmesi ve sonucuna göre zararın tespiti gerekirken bu husus üzerinde durulmadan, dayanılan faturaların sahte olduğundan bahisle tazminat miktarından bu tutarların indirilmesinin yerinde olmadığı, yapılacak inceleme sonucu davacının itirazında haklı olduğu, esas alınmayan fatura bedellerinin gerçek bir mal alımına dayandığı anlaşılırsa, bu kez de mal sigortalarında sigorta şirketinin poliçede teminat altına alınan riziko meydana geldiğinde poliçede yazılı tutarı ancak gerçekleşen zarar ölçüsünde ödemekle yükümlü olup, sigorta sözleşmesi ile sebepsiz zenginleşme sağlanması mümkün olmayacağından davacının sadece mal alımları değil, olay tarihine kadar ki gerçek mal satımlarının da nazara alınarak olay tarihindeki gerçek mal mevcudunun saptanması gerekeceği, bu nedenle davacının olay tarihindeki mal mevcudu belirlenirken olay tarihine kadar olan satışlarının da sağlıklı bir biçimde tespit edilmesi gerektiği, bilirkişi raporlarında stokta bu kadar mal bulunmasının olağan olmadığı, mal alımlarının yüksekliğine karşın satış miktarının çok düşük kaldığının tespit edilmesine göre bu durum hayatın olağan akışına aykırı olduğundan bilirkişilerce zarar gören işletme ile aynı çevrede ve şehirde benzer faaliyette bulunan, benzer ticari büyüklükteki işletmelerin satış rakamları da nazara alınarak davacının ticari hacmine uygun olarak yapabileceği makul ve hayatın olağan akışına uygun mal satışlarının ve satış rakamlarının da tespiti ile sonuçta olay tarihinde işletmede bulunması mümkün ticari mal mevcudunun gerekçeli ve denetime elverişli şekilde saptanarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek Dairemizce mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde gerekli araştırmanın yapıldığı söylenemez. Şöyle ki mahkemece bozma ilamı sonrası alınan bilirkişi raporunda sahte fatura ya da muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge olduğuna karar verilebilmesi için mükellefin söz konusu belgelerdeki mal ve veya hizmetleri gerçekten alıp almadığının ilave çalışmalarla (kaydi envanter, randıman, kayıt inceleme ve tespit gibi) desteklenmek suretiyle değerlendirilmesi gerektiği, davada yangında zayi olan malların çöplüğe atıldığı, depoda fiili envanter yapılmasının imkansız olduğu gerçeğinden hareketle davacının sahte fatura kullandığına hükmetmenin mümkün olamayacağı, bu konuda Vergi dairesinin düzenlediği vergi tekniği raporu ve sahte belge kullanıldığını gösterir rapor bulunmadığı, sigortalı ...."nin satıcılardan aldığı mal bedellerini bankalar aracılığıyla ödediği, sahte fatura ya da muheviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanıldığı iddiasının yersiz olduğu, ticaret ve sanayi odası başkanlıkları ile esanf odaları birliğinin yazı cevapları ile bankaların cevabi yazılarından sigortalı firmanın satış rakamının değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, davacı vekilinin müvekkilinin yüksek miktarda mal satmak için Irak"lı bir tüccarla anlaşarak piyasadan mal alıp stokladığı, ancak daha sonra irtibatın
    kesildiği,..."tak... nedeniyle yapılan anlaşmanın uygulanamadığı yönündeki beyanına göre stoklanan malın satışının yapılamadığı kabul edildiğinde ticari kayıtlarına göre 86.774.64 TL gibi düşük bir satış miktarının olabileceğinin kabulünün mümkün görüldüğü, böylece davalı sigorta şirketinden talep edilebilecek hasar tazminatının 4.722.980,12 TL olduğu ifade edilmiştir. Dairemiz bozma ilamına uyulmasıyla sigortalı tarafından faturalı olarak satın alınan malların teslim alınıp alınmadığı, banka ödemelerinin gerçek bir mal bedeli ödemesi olup olmadığı, satın alınan malların bedelleri ödenmiş ve gerçekten satın alana teslim edilmişse zarar miktarının tespiti için satın alınan mallardan ne miktarının satıldığının gerekirse emsal işyerlerinin satışları da araştırılarak belirlenmesi gerekmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporuyla davada yangında zayi olan malların çöplüğe atıldığı, depoda fiili envanter yapılmasının imkansız olduğu gerçeğinden hareketle davacının sahte fatura kullandığına hükmetmenin mümkün olamayacağı, sigortalı...."nin satıcılardan aldığı mal bedellerini bankalar aracılığıyla ödediği, sahte fatura ya da muheviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanıldığı iddiasının yersiz olduğu belirtilmek suretiyle sigortalı davacının defter ve kayıtları üzerinden kayıtlı mal faturalarına konu emtianın teslim edildiği ve bedelinin de satıcılara ödendiği kabul edilmişse de satıcı .....Tekstil"in yetkilisi olduğu bildirilen... davalıya hitaben düzenlediği yazısında..."ye mal satışının olmadığını, yapılan banka ödemelerinin de emanet para olduğunu belirtmiş olup bu belge değerlendirilmediği gibi, davacı sigortalıya mal teslimine dair olduğu bildirilen kargo evrakları içerikleri de araştırılmamıştır. Yine davacı sigortalı tarafından satıcılar hesabına yapılan havalelerin akıbetleri araştırılmamış, satıcı fimalar tarafından kendi hesaplarına havale edilip edilmediği, şirket kayıtlarında yer verilip verilmediği gibi hususlar değerlendirilmemiştir. Böylece davacı tarafından gerçekten teslim alınan ve yangın tarihi itibariyle sigortalı işyerinde bulunan ve zarar gören emtia miktarının yeterli araştırmayla tespit edilemediği anlaşılmaktadır. Ayrıca zarar miktarının tespiti için satın alınan mallardan ne miktarının satıldığının belirlenmesi için işyerinin fiziki olarak alabileceği mal miktarı da araştırılıp tespit edildikten sonra satılan mal miktarının tespitinde emsal araştırması yapılması gerekirken, banka ve ticaret ve sanayi odası başkanlıkları ile esnaf odaları birliğinin yazı cevaplarından sigortalı firmanın satış rakamının değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, davacı vekilinin müvekkilinin yüksek miktarda mal satmak için...."lı bir tüccarla anlaşarak piyasadan mal alıp stokladığı, ancak daha sonra irtibatın kesildiği, Irak"taki kaos nedeniyle yapılan anlaşmanın uygulanamadığı yönündeki beyanına göre stoklanan malın satışının yapılamadığı kabul edildiğinde ticari kayıtlarına göre 86.774.64 TL gibi düşük bir satış miktarının olabileceğinin kabulünün mümkün görüldüğü görüşüyle yetinilmesi, yetersiz bilirkişi incelemesine dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi