1. Hukuk Dairesi 2014/20749 E. , 2017/1529 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava; ecrimisil alacağının tahsili için başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Davacı, davalı ile paydaş oldukları 1411 ada 7 parsel sayılı taşınmazda 1982 yılında müştereken bir bina inşa ettiklerini,bu binada 1998 yılından beri davalının ikamet ettiğini ve bunun karşılığı olarak kendisine ecrimisil ödemediğini,bu nedenle ... 3.İcra Müdürlüğünün 2011/5122 E sayılı dosyası ile 20.07.2006-20.07.2011 tarihleri arasında hesaplanan ecrimisil toplamından alacaklının payına isabet eden ecrimisil tutarı olan faizi ile birlikte toplam 18.745 TL’nin tahsili için davalı aleyhine icra takibine başlandığını,davalının icra takibine haksız olarak itiraz etmesi sonucu takibin durduğunu ileri sürerek, davalının icra takibine itirazının iptaline,takibin devamına, takip konusu ecrimisilin davalıdan tahsiline, takip konusu alacağın %40’ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının ablasının eşi olduğunu,1981 yılında müşterek yaptıkları dava konusu taşınmazın üzerindeki evde 1998 yılına kadar davacının herhangi bir bedel ödemeden ikamet ettiğini,bu tarihte davacının evden ayrılması üzerine evin kullanımının kendisine geçtiğini,13 yıldır söz konusu evde ikamet ettiğini,kendisinin ...’de ikamet ettiği bir evinin bulunduğunu,dava konusu yerde 2003 senesinden itibaren oğlunun ikamet ettiğini,kendisinin de zaman zaman bu taşınmazı kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; intifadan men koşulunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1411 ada 7 parsel sayılı taşınmazda davacı, davalı ve dava dışı ... Belediyesinin paydaş olarak yer aldıkları,davacının,dava konusu taşınmazın 1998 yılından itibaren davalının kullanımında olması,davalının taşınmazda ikamet etmesi ve kendisine ecrimisil ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine icra takibi başlattığı,başlatılan icra takibine davalının itirazı sonucu takibin durduğu ve bu nedenle eldeki davanın açıldığı, dava konusu taşınmazın kullanımının kendisinde olduğunun ve davacıya bunun karşılığında herhangi bir bedel ödemediğinin davalının da kabulünde olduğu,davalının savunmasının söz konusu taşınmazın 17 yıl boyunca davacı tarafından herhangi bir bedel ödenmeden kullanıldığı,13 yıldır da kendisi tarafından kullanıldığı yönünde olduğu,bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istediği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Somut olaya gelince; davacı vekilinin delil olarak 11.03.2014 tarihli dilekçesinde dinlenmeyen ve dinlenmesinden vazgeçilmemiş olan Refik Şenol ve ... isimli şahısları tanık olarak bildirdiği,isimleri bildirilen bu tanıkların intifadan men koşuluna ilişkin bilgi ve beyanları için dinletmek istediklerini beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazda paydaş olarak yer alan davanın tarafları arasında intifadan men şartının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti için davacı vekili tarafından isimleri bildirilen tanıkların dinlenmesi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmeden davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle,hükmün açıklanan nedenle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.