11. Hukuk Dairesi 2015/5928 E. , 2016/2675 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 24/12/2014 tarih ve 2014/362-2014/435 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 08/03/2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av... ile davalı asil ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin finans sıkıntısını aşmak üzere müvekkilin kredibilitesinden faydalanmak suretiyle..."tan toplam 2.000.000,00 TL kredi kullanıldığını, müvekkili ile davalılar arasında imzalanan protokol ile davalılara 1.000.000,00 TL"nin ödünç olarak verildiğini, bu protokolün banka ile müvekkili arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin bir eki niteliğinde olduğunun protokol ile kararlaştırıldığını, her ayın 15. gününde banka ödeme planı dahilinde davalıların üzerine düşen miktarı müvekkile ödemesi gerektiğini, ancak muaccel olan borçların davalılarca ödenmediğini ileri sürerek, 15.03.2009-15.10.2009 tarihleri arasında ödenmeyen 421.807,00 TL kredi taksit tutarının her ayın 15. gününden itibaren işleyecek banka ile imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi"nde belirtilen gecikme faiz oranı ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin inançlı işlem olduğunu, ödünç sözleşmesi olmadığını, müvekkillerinden ..."ün protokolde imzasının bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı arasında düzenlenen 12/03/2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi"ne göre kredinin ilk altı ay ödemesiz olacağı, davalı tarafın ilk taksidi ödediği, sözleşmenin 5. maddesine göre vadesinde ödenmeyen ana para, faiz, fon ve diğer vergilerden oluşan taksit
ile bu taksidi takip eden taksitlerin ana para toplamının ihbara gerek olmaksızın kendiliğinden muacel olacağını içermesi nazara alındığında temerrüt için taraflar arasında kesin vadenin belirlendiği, davalı şirketin 15/10/2007 tarihinde temerrüde düştüğü, hiç bir ihbara gerek olmaksızın dava konusu toplam tutarı ödemekle yükümlü olduğu, davacının yatırılan bedelleri talep hakkının bulunduğu, temerrüt tarihi nazara alındığında sözleşmeye göre bankalarca kullandırılan ticari kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının % 41 olduğu gerekçesiyle davalı ... aleyhine açılan davanın kabulüne, 421,807,19 TL"nin davalıdan tahsiline, davaya konu edilen alacağa davalı ile.... arasında düzenlenen 12.03.2007 tarih ve 238 sayılı Genel Kredi Sözleşmesi"nde kararlaştırılan ve bankaca kullandırılan ticari kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranı olan % 41 oranında temerrüt faizi işletilmesine, faiz başlangıcının 15/10/2007 tarihi olarak belirlenmesine, davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
Dava, karz akdine dayalı alacak istemine ilişkindir. Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacının talebi, “taraflar arasında akdedilen ödünç sözleşmesi hükümleri uyarınca davalılar tarafından 2009 yılı Mart ayından itibaren 2009 yılı Ekim ayına kadar (15.03.2009 ila 15.10.2009 tarihleri arası) ödenmeyen toplam 421.807,19 TL kredi tutarının kredi taksitleri vade tarihlerinden itibaren Genel Kredi Sözleşmesi şartlarındaki gecikme faiz oranı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili” istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki protokolün 3. maddesinde “...ödünç alan... kredi veren ..... kredi sözleşmesi koşulları uyarınca ödünç aldığı 1.000.000,00 TL"yi geri ödeyecektir. Kredinin geri ödenmesinde ilk 6 ay ödemesiz olacaktır. Kredi borcu 15.09.2007 tarihinden itibaren ödenmeye başlayacak, her ayın 15. günü 60.258,17 TL eşit taksitler halinde 15.02.2010 tarihine kadar 1.807.745,42 TL ödenecektir” hükmünü, 5. maddesinde ise “...ödünç alan..., ödeme taksitlerinden bir tanesini ödemede temerrüde düşerse ödünç veren... Şirketi"nin bankaya yapacağı ödemeler karşılığında kredi sözleşmesi şartlarındaki gecikme faizi oranı ile ödünç alan..., ödünç veren...Şirketi"ne ödemeyi kabul eder” hükmünü içermektedir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen 11.07.2012 tarihli karar, Dairemizce “... istem ve taraflar arasındaki protokol hükümleri uyarınca davalı şirketin temerrüt tarihinin belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde protokole aykırı olarak ve istem aşılmak suretiyle belirlenen 15.03.2007 tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesinin doğru olmadığı ve ayrıca infazda kuşkuya yol açacak şekilde ticari kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının %100"ü oranında temerrüt faizi oranına hükmedilmesinin yerinde olmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma gereği tam olarak yerine getirilmeden, temerrüt tarihleri bakımından talep aşımı sonucu doğuracak şekilde ve dava konusu her bir taksitin ödeme tarihindeki ilgili bankanın ticari kredilere uyguladığı cari faiz oranı belirlenip bu oranlar ve taraflar arasındaki sözleşmenin 5.maddesi hükmü ile kredi sözleşmesindeki gecikme faiz oranı nazara alınmadan yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece, davacı tarafın talebi (15.03.2009 ila 15.10.2009 tarihleri arası) taraflar arasındaki protokolün 3. ve 5. maddeleri, dava konusu kredi sözleşmesinin gecikme faiz oranına ilişkin hükmü ve daha önceki bozma ilamları ile kesinleşen hususlar hep birlikte nazara alınıp, dava konusu taksitlerin her birinin ödeme tarihinde dava konusu bankanın ticari kredilere uyguladığı en yüksek cari faiz oranları sorulup dava konusu her bir aya ilişkin ödenen taksit tutarına bankadan bildirilen oranın %100"ü oranında temerrüt faizi uygulamak suretiyle hüküm kurulmak gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın taraflar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alıp davalı şirkete verilmesine, takdir olunan davalı şirketten alınıp davacıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davacı ve davalı şirkete iadesine, 10/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.