Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/16589
Karar No: 2017/1521
Karar Tarihi: 28.03.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/16589 Esas 2017/1521 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/16589 E.  ,  2017/1521 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın davalı ...’un çekişme konusu 1356 parsel sayılı taşınmaza yönelik el atmasının önlenmesine, depo edilen 2.800,00 TL ağaç bedelinin karar kesinleştiğinde davalı ...’a ödenmesine, diğer davalıya yönelik davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.03.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar ... vd. vekili Avukat, davalı ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, paydaşlar arasında çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
    Davacılar, dava konusu 1356 parsel sayılı taşınmazın paydaşları olduklarını, evvelinde 280 sayılı parsel olan taşınmazın ifraz ile 1354, 1355 ve 1356 sayılı parsellere ayrıldığını, 280 sayılı parselin 08/06/1977 tarihli taksim sözleşmesi ile paydaşlar tarafından fiili olarak ayrıldığını ve paydaş ...’dan davacı ... ile miras bırakanları... tarafından bir bölümünün satın alındığını, satın alınan bölümün 1356 sayılı parsel içinde kaldığını ve davalıların, kendilerine ait bölümün 688 m2’lik kısmına el attıklarını ileri sürerek davalıların 1356 sayılı parseldeki 688 m2’lik kısma el atmalarının önlenmesini istemişler, 24/07/2013 tarihli ıslah dilekçeleri ile tecavüzlü alan üzerinde bulunan ağaç bedellerinin ödenmesi karşılığında davalıların el atmalarının önlenmesine karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı ..., davacıların çekişmeli taşınmazda 1985 yılında yer satın alarak paydaş hale geldiklerini ve o tarihten beri taşınmazı kullandıklarını, davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca davacıların paydaş ...’dan yer satın aldıkları gözetildiğinde hakkından fazla yer satan ...’a karşı davanın yöneltilmesi gerektiğini, husumet itirazlarının olduğunu, miras taksim sözleşmesinde davacıların imzasının bulunmadığını, taksime uygun kullanım olduğunu, taksim sonrası ... tarafından istimlak yapıldığını ve bedellerinin hak sahiplerine ödendiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalı ..., davaya cevap vermemiş, duruşmaları da takip etmemiştir.
    Mahkemece, davalı ...’un çekişme konusu 1356 parsel sayılı taşınmaza yönelik el atmasının önlenmesine, depo edilen 2.800,00 TL ağaç bedelinin karar kesinleştiğinde davalı ...’a ödenmesine, diğer davalıya yönelik davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1356 sayılı parselin davanın tarafları ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzerine kayıtlı olduğu, anılan parselin geldisi olan kök 280 sayılı parsel hakkında paydaşlar arasında ... Noterliği’nin 08/06/1977 tarihli düzenleme miras taksim sözleşmesi başlıklı belge ile fiili taksim yapıldıktan sonra kök 280 sayılı parselin bir kısmının... tarafından kamulaştırıldığı ve ifraz ile 1354, 1355 ve 1356 sayılı parsellerin oluştuğu anlaşılmıştır.
    Her ne kadar, mahkemece 08/06/1977 tarihli taksim sözleşmesine itibar edilerek yazılı şekilde bir karar verilmiş ise de, kamulaştırma işleminden önce yapılan taksim sözleşmesine itibar edilemeyeceği açıktır.
    Hemen belirtilmelidir ki, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
    Bilindiği üzere 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.), Tapu Kanunu"nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince, hükme yeterli bir inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hâl böyle olunca, 1356 sayılı parsel bakımından tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının yerinde yeniden keşif yapılarak açıklığa kavuşturulması, oluşmuş ise; her bir paydaşın kullanımına bırakılan bölümün fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek rapor ve krokiye yansıtmasının sağlanması, davacının kullanımına bırakılan bölüme el atmanın olup olmadığının belirlenmesi, fiili kullanma durumu oluşmuş ve davacının kullanımına bırakılan bölüme el atma var ise davanın kabul edilmesi, aksi takdirde uyuşmazlığın paylı mülkiyet hükümleri gözetilerek çözümlenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve hukuki geçerliliği olmayan taksim sözleşmesine dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
    Davalı ... vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi