21. Hukuk Dairesi 2015/5283 E. , 2015/14383 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, 06.11.2009 tarihindeki iş kazasında vefat eden sigortalının haksahibi eş ve çocuklarının manevi zararların giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkeme, davacılar murisi ...in davalı şirketin işçisi olup olmadığının sabit bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de varılan bu netice aşağıda yazılan nedenlerden ötürü yerinde görülmemiştir.
Şöyle ki; kaza tarihinde geçerli olan 5510 sayılı Yasa"nın 13.maddesinde iş kazasının tanımı yapılmıştır. Buna göre sigortalının işyerinde bulunduğu sırada veya işveren tarafından yürütülmekte olan bir iş nedeniyle veya bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda veya emziren kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda veya sigortalının işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen zararlandırıcı olaylar iş kazası olarak tanımlanmıştır.
Bunun yanında Kurumun iş kazası tahkikat raporları aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olup Kurumun yaptığı tahkikat neticesinde bir zararlandırıcı olayın iş kazası olarak kabul edilmesi halinde bunun aksi ancak yargısal faaliyet ile ortaya konulabilecek bir mevzudur. Kurumca iş kazası olarak kabul edilen bir olayın iş kazası olmadığı hususunda açılacak tespit davalarında ise hak alanları etkilendiğinden ötürü SGK"nın ve ilgili işverenin hasım gözterilmesi zorunludur.
Dosya kapsamından; kazalı ..."in vefatı ile neticelenen 06.11.2009 tarihindeki olayın Kurum tarafından yapılan tahkikat neticesinde iş kazası olarak kabul edilip aynı tahkikat evraklarından davacılar murisinin davalı ... ....Şti. çalışanı iken kazalandığının belirtildiği, davacılarca ileri sürülen murisleri olan..."in davalı ... ....Ltd.Şti. işçisi olduğu iddiasına karşılık davalının bu iddiayı kabul etmeyip kazalının kendi işçisi değil davalı şirkete ait marketin de içinde bulunduğu iş merkezinin işçisi olduğunu savunduğu, yargılama konusu olan 06.11.2009 tarihli iş kazası nedeniyle Kurumun açtığı rücuen tazminat davası ile yine idari yargıda halen derdest olan bir başka davanın bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtildiği üzere davacılar murisinin vefatı neticesini doğuran zararlandırıcı olayın iş kazası olduğu ihtilaf konusu değildir. İhtilaf konusu olan husus kazalının işvereninin kim olduğu, daha doğrusu kazalının davalı şirket dışında başkaca işveren yada işverenlerinin olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Zira davalı şirket, davacılar murisinin kendi şirketlerine ait marketin de içerisinde bulunduğu iş merkezinin işçisi (gece bekçilisi) iken kazalandığını savunmaktadır. Buna göre davalı şirket, kazalı işçi ile işveren ilişkisini tamamen reddetmemekte, yalnızca tek başına işveren olmadığını ileri sürmektedir.
Bilindiği üzere hizmet akdinin unsurları, hizmetin belirli veya belirli olmayan bir zaman içerisinde görülmesi, hizmet akdinin konusu olan edimin işverene ait iş yerinde yerine getirilmesi , edimin ifasında işverenin denetimi ve gözetimi altında bulunması, edimin ücret karşılığında yapılması ve ücretin zaman esası üzerinden saptanmasıdır. Yani hizmet akdi, ücret, bağımlılık ve zaman unsurlarını bir arada taşımalıdır. Hal böyle olunca bu tür davalarda husumetin işveren sıfatı ile doğru kişi yada kişilere tevcih edilip edilmediğinin anlaşılması bakımından ücret, bağımlılık ve zaman unsurlarının bir arada değerlendirilip işveren olduğu iddia edilen kişi yada kişiler ile işçi arasında bu üç unsurun gerçekleşip gerçekleşmediğinin tüm delilleri ile birlikte açıkça ortaya konulması gerekir. Oysa ki Mahkeme böylesi bir araştırma yapmadan eksik inceleme ile neticeye varmış olup bu durum usul ve yasaya aykırıdır.
Yapılacak iş; davacılar murisinin maaşını kimden aldığını, yine kaza anında davacılar murisinin içerisinde bulunduğu kulubenin kime ait olduğunu ve bu kulubenin bulunduğu yer itibariyle kime yada kimlere fayda sağladığının etraflıca araştırmak, ayrıca iş merkezindeki iş yerlerinin kaza anında hangi iş kolunda faaliyet gösterdiği ile son olarak işbu kaza ili ilgili adli veya idari yargı kollarında açıldığı anlaşılan diğir davalırın akıbetini öğrenerek tüm delilleri bir arada değerlendirip neticesine göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı"lara iadesine
22.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.