15. Hukuk Dairesi 2018/19 E. , 2018/820 K.
"İçtihat Metni"....
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili ile davalılar......., ..., ..., ... ve ....vekilince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesiden kaynaklanan bakiye alacak ve işlemiş faiz alacağının tahsili için yapılan icra takibine davalıların itirazı üzerine vakî itirazın iptâli ile takibin devamı ve icra inkâr tazminatı talebine ilişkin olup, karar davacı vekili ile bir kısım davalılar tarafından yasal süresi içinde temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı yüklenici firmanın hakkında icra takibi yapılan davalılardan ..."un kat maliki olmadığı tadilat gideri, binanın mülkiyeti ile ilgili olup, ancak kat malikine husumet yöneltilebileceğinden, bu davalı aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; bu davalı kat maliki olmamakla birlikte, sözleşmenin taraflarından biri olarak sözleşmeyi imzaladığı; eser sözleşmesi ilişkisi nedeniyle iş sahibinin bedelden sorumlu tutulabilmesi için kat maliki olması zorunlu olmayıp bu davalı hakkındaki davanın davalı sıfatı (husumet) yokluğından reddi doğru olmadığı gibi; haklarındaki dava kısmen kabul edilen davalılarla ilgili itirazları iptâl edilen miktarlar yönünden, dosya arasında 5.958,76 TL asıl alacak ile 3,70 TL işlemiş faizin nasıl bulunduğu ve hesaplandığını gösterip açıklayan bir bilirkişi raporuna da rastlanmamıştır.
Somut olarak, mahkeme kararı belli bir şekle uygun olarak yazılmalıdır. Kararın nasıl yazılacağı konusundaki şekil 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde gösterilmiş olup, bunlar arasında en önemlilerinden biri de kararların gerekçeli olmasıdır. Kararın açık ve gerekçeli olması hukuki dinlenilme hakkının sağlanması açısından önemlidir. Tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalar ve bunların dayandıkları deliller, kararda tartışılıp gerekçeleri açıklandığı ölçüde hukuki dinlenilme hakkına uygun bir karar olacaktır. İddia ve savunmaların kararda tartışılması, gösterilen delillerin incelenmesi, neden bir kısmının diğerine üstün tutulduğunun belirtilmesi ancak gerekçeyle mümkün olacaktır.
Mahkeme kararının gerekçeli olması hususu 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde belirtildiği gibi aynı zamanda Anayasa"nın 141. maddesinin de amir hükmü gereğidir. Bu nedenlerle; mahkeme kararları tarafların iddia ve savunmalarının özetini, tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin
....
tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri mutlaka kapsamalıdır. Gerekçe sayesinde kararların doğru olup olmadığı denetlenebilir. Gerekçesiz bir kararın yargıtay tarafından denetlenmesi de mümkün değildir. Gerekçe, doyurucu olmalı, kararın neden, nasıl, hangi hukukî gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermelidir. Bu hususları içermeyen kararların gerekçeli olduğundan bahsedilemez. Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır. Tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı ya da haksız olduğunu anlayıp değerlendirilebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçenin bulunması bu yasal ve anayasal düzenleme karşısında zorunludur. Aksi halde, kararın gerekçeli olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Yeri gelmişken maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı açıklamayan sadece yapılan yargılamayı özetleyen gerekçenin de yeterli olmadığı ve doktrinde zahiri gerekçe (görünürde gerekçe) olarak adlandırıldığı unutulmamalıdır. Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere tarafların mahkemece hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilmeleri ve Yargıtay"ın kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığının denetlenmesi ancak kararın gerekçeli olmasıyla mümkündür. Gerekçesi olmayan ya da görünürde gerekçeli olan kararların Yargıtay"ca denetimi yapılamaz.
Bu anlatımlar ışığında somut olaya gelince, kararın gerekçe bölümünde, itirazlarının iptâline karar verilen davalılar yönünden, kabul edilen asıl alacak ve işlemiş faiz miktarının nasıl hesaplandığının açıklaması ve işin esasıyla ilgili kabul gerekçesi bulunamamaktadır. Bu şekildeki gerekçenin az yukarıda bahsedilen niteliklerde olduğundan söz edilemez. Gerekçesi olmayan kararın temyiz incelemesi de yapılamaz.
Gerekçesiz karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuş, kararın temyiz eden taraf yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Bozma sebebine göre, diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre temyiz eden tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden davacı ve davalılar ......., ..., ..., ... ve .....geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 27.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....