Ceza Genel Kurulu 2014/749 E. , 2016/158 K.
"İçtihat Metni"Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sanık ..."ın 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan aynı kanunun 13/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis ve 450 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına; bilinçli taksirle yaralama suçundan TCK"nun 89/1, 89/3-b ve 22/3. maddeleri uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına; genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan ise aynı kanunun 170/1-c. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ayrıca TCK"nun 54/1 ve 58. maddeleri uyarınca müsadereye ve verilen hapis cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin, Çubuk Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.05.2007 gün ve 737-286 sayılı hükmün katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 15.01.2014 gün ve 19784-708 sayı ile TCK"nun 58. maddesinin uygulamasına ilişkin kısmın hükümden çıkartılmak suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 09.03.2014 gün ve 210984 sayı ile;
"Sanık müdafinin, 17.05.2007 tarihli son oturumda sanık hakkında lehe olan hükümlerin uygulanması isteminde bulunması karşısında, Çubuk Asliye Ceza Mahkemesinin 17.05.2007 tarih ve 737-286 sayılı ilamında, sanık hakkında TCK"nun 62. maddesi ile 50/1 ve 51/1. maddelerinin uygulanma olanağının bulunup bulunmadığına ilişkin olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi, CMK"nun 230/1. maddesine aykırılık oluşturmaktadır" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 4. Dairesince 30.04.2014 gün ve 13141-31252 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 5237 sayılı TCK"nun 50, 51 ve 62. maddelerinin uygulanmamasına ilişkin gerekçenin kararda gösterilmemiş olmasının, hükmün bozulmasını gerektirir nitelikle bir hukuka aykırılık oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
Sanık müdafiinin 05.04.2007 havale tarihli dilekçesinde, müvekkilinin öncelikle beraatine, mahkeme aksi kanaatte ise TCK’nun 62, 50 ve 52. maddelerinin uygulanmasına karar verilmesini talep ettiği, ayrıca 17.05.2007 tarihli son oturumda da sanık hakkında lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ettiği, yerel mahkemece kurulan mahkumiyet hükmün de sanık hakkında TCK"nun 50, 51 ve 62. maddeleri uygulanmadığı ve uygulanmamasına ilişkin bir gerekçe de gösterilmediği,
Anlaşılmaktadır.
Her biri ayrı bir kişiselleştirme kurumu olan takdiri indirim, erteleme ve kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi hükümlerinin şartları kanunda birbirinden farklı biçimde düzenlenmiştir. Ancak yargılamaya yapan hakimin söz konusu kişiselleştirme nedenlerini ayrı ayrı değerlendirilerek uygulama veye uygulamama nedenlerini yargıtay denetimine elverişle olacak şekilde göstermesi gerekmektedir.
Nitekim 5271 sayılı CMK’nun, “hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususları” düzenleyen, 230. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesinde “Mahkumiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir” denildikten sonra, (c) bendinde; “Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62 nci maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi, yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkumiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirlerinin belirlenmesi…” ve (d) bendinde de “Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.” denilmek suretiyle, ileri sürülen istemler doğrultusunda, 5237 sayılı TCK"nun 50, 51 ve 62. maddesinin, cezanın belirlenmesi sırasında mutlaka tartışılması gereken bir unsur olduğu belirtilmiştir.
Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
Sanığın 6136 sayılı Kanuna muhalefet, bilinçli taksirle yaralama ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarından mahkumiyetine karar verilen dosyada tüm suçlar yönünden TCK"nun 62. maddesi, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçu yönünden TCK"nun 50. maddesi, 6136 sayılı Kanuna muhalefet ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçları yönünden de TCK"nun 51. maddesinin değerlendirilip değerlendirilmediği yönünde bir açıklamaya yer verilmeyerek, hükmün bu yönüyle gerekçesiz bırakılması usule ve kanuna aykırıdır. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 14.12.2010 gün ve 205-258, 25.11.2014 gün 321-521 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Öte yandan Özel Daire düzeltilerek onama kararında belirtildiği gibi sanığın sabıkasında yer alan ilamın tekerrüre esas olmamasına rağmen sanık hakkında TCK"nun 58. maddesinin uygulanması da kanuna aykırıdır.
Ayrıca, her ne kadar suç tarihi ile Ceza Genel Kurulu inceleme tarihi arasında dava zamanaşımının gerçekleştiği düşünülebilir ise de; ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 22.11.2011 gün ve 203-238 sayılı kararında açıklandığı üzere Özel Daire onama kararı ile Ceza Genel Kurulunun karar tarihi arasında geçen süre dava zamanaşımının hesaplanmasında dikkate alınmayacağından inceleme konusu dosyada dava zamanaşımının gerçekleştiğinden bahsedilmez.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün, cezanın belirlenmesi sırasında TCK"nun 62, 50 ve 51. maddelerinin değerlendirilip değerlendirilmediği yönünde bir açıklamaya yer verilmeyerek, hükmün bu yönüyle gerekçesiz bırakılması ve sanığın sabıkasında yer alan ilamın tekerrüre esas olmamasına rağmen sanık hakkında TCK"nun 58. maddesinin uygulanması isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş kurul üyesi; itirazın reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşıoy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 15.01.2014 gün ve 19784-708 sayılı düzeltilerek onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Çubuk Asliye Ceza Mahkemesinin 17.05.2007 gün ve 737-286 sayılı hükmünün cezanın belirlenmesi sırasında TCK"nun 62, 50 ve 51. maddelerinin değerlendirilip değerlendirilmediği yönünde bir açıklamaya yer verilmeyerek, hükmün bu yönüyle gerekçesiz bırakılması ve sanığın sabıkasında yer alan ilamın tekerrüre esas olmamasına rağmen sanık hakkında TCK"nun 58. maddesinin uygulanması isabetsizliklerinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.03.2016 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.