Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/13088
Karar No: 2018/6614
Karar Tarihi: 02.07.2018

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/13088 Esas 2018/6614 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/13088 E.  ,  2018/6614 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    BİRLEŞTİRİLEN DAVA
    MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalı .... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Asıl davada davacı ... vekili, meydana gelen kaza nedeniyle yaralanması ve psikolojik olarak etkilenmesi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 10.000,00-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 5.000,00-TL manevi tazminatın davalı ...’dan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı .... vekili, aracın zorunlu trafik sigortasının müvekkili tarafından yapıldığını, manevi tazminatın teminat dışı olduğunu, davacının davasını ispat etmesi gerektiğini, taleplerin fahiş olduğunu, faiz talebinin olay tarihinden talep edilmesinin hukuki olmadığını, vekil edeninin temerrüde düşmüş sayılmayacağını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
    Birleşen davada davacı ... vekili, yolcu olarak bulunduğu araçta meydana gelen kazada yaralanması ve iş gücü kaybı nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...’dan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davacı ve birleşen davacı vekilinin 06/02/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile, ... için talebini 143.253,72 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığını, davacının hak kazandığı bakıcı giderinin 3.594,00TL olduğunu, bu şekilde taleplerini 146.874,72 TL, ... için 191.083,36-TL iş geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığını, hak kazandığı bakıcı giderinin ise 3.594,00 TL olduğunu, bu şekilde taleplerini 194.677,36 TL’ye yükseltmiştir. Davacılar vekili yargılama sırasında bakıcı gideri konusundaki taleplerinden feragat etmiştir.
    Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın bakıcı gideri açısından feragat nedeniyle reddine, davanın maddi tazminat talepleri açısından kısmen kabulü ile davacı ... için 135.094,11 TL’nin, davacı ... için 178.843,94 TL"nin sigorta şirketi açısından limit dahilinde (... için yapılan ödemenin limitten mahsubu ile 162.760,58 TL.sinden sorumlu olmak üzere) dava tarihinden, diğer davalı açısından olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davanın manevi tazminat talebinin kabulü ile her bir davacı (asıl davacı ve birleşen davacı için ayrı ayrı) için 5.000"er TL"nin olay tarihinden yasal faizi ile birlikte davalı ..."den alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalı .... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava ve birleşen dava, yaralamalı trafik kazasına bağlı maddi ve manevi tazminat talebinden ibarettir.
    1-6100 sayılı HMK."nun 166 ve devamı maddeleri uyarınca, davaların birleştirilmesine karar verilmesi halinde sadece bunların yargılaması birlikte yürütülmekte olup, her dava bağımsız karakterini korumaktadır. Bu durumda her bir dava karar başlığında ayrı ayrı gösterilmeli, her biri için ayrı ayrı hüküm kurulmalı yargılama giderleri ve vekalet ücreti vs. her dava için ayrı ayrı belirlenmelidir.
    Somut olayda, asıl ve birleştirilen davalar için sanki tek bir dava imiş gibi düşünülerek hüküm kurulmuş, ayrı ayrı hüküm oluşturulmamıştır. Bu durumda mahkemece, asıl ve birleşen davalar için ayrı ayrı hüküm kurulması, vekalet ücreti v.s."nin asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı belirlenip hüküm altına alınması gerekirken, yazılı olduğu gibi tek bir dava varmış gibi hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozma nedeni yapılmıştır.
    Kabule göre; 6100 Sayılı HMK"nun 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HMK"nın 297/c maddesinde hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir, yine HMK"nun 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır. Bu halde mahkeme, taleplerin her biri hakkında ayrı ayrı karar vermek zorundadır.
    Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasası"nın 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
    Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içerisinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunluluğundan kaynaklanmaktadır.
    Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir. Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerekliliği açıktır.
    Eldeki davada; kısa kararda, “…Davanın maddi tazminat talepleri açısından kısmen kabulü ile davacı ... için 135.094,11 TL davacı ... için 178.843,94 TL"nin sigorta şirketi açısından limit dâhilinde dava tarihinden diğer davalı açısından olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine," denilmiş, hüküm fıkrasında ise; "Davanın maddi tazminat talepleri açısından KISMEN KABULÜ ile davacı ... için 135.094,11 TL"nin, davacı ... için 178.843,94 TL"nin sigorta şirketi açısından limit dahilinde (... için yapılan ödemenin limitten mahsubu ile 162.760,58 TL sinden sorumlu olmak üzere) dava tarihinden, diğer davalı açısından olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine," denilmek suretiyle kısa karar ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmış, bu durum usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
    2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davacılar ve davalı .... vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar ve davalı .... vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ile davalı ..."ye geri verilmesine 02/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi