Davacı H.. T.. tarafından, davalı R.. D.. aleyhine 15/11/2013 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlali nedeni ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13/05/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili Avukat F. A. A. tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Diğer temyiz itirazına gelince; a)Dava, kişilik haklarının ihlali nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, kısmen kabul kararı verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nasfetle) karar vereceği Medeni Yasa"nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Davaya konu edilen olayın şekli, meydana geldiği yer ve tarihi ile yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat azdır. Davacı yararına daha üst seviyede uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. b)Davacı vekilinin karardan önce vekaletname sunmuş olduğu ve bu nedenle davacının kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğu anlaşıldığından kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"ne göre davacı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu hususun göz ardı edilmiş olması, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2-a-b) nolu bentlerinde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.