Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/167
Karar No: 2015/11172
Karar Tarihi: 17.09.2015

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/167 Esas 2015/11172 Karar Sayılı İlamı

19. Hukuk Dairesi         2015/167 E.  ,  2015/11172 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili; müvekkilinin satın aldığı taşınmaz üzerinde önceki malik ,, Üreten tarafından 250.000-TL limitle dava dışı ,,i."nin doğmuş ve doğacak borçlarına karşılık olmak üzere davalı banka lehine ipotek tesis etmiş olduğunu, ancak dava dışı ,,i."nin davalı bankaya borcunu ödemiş olmasına ve eski malik ,, Üreten"in de bankaya herhangi bir borcu bulunmamasına rağmen davalı bankanın sözkonusu ipoteği kaldırılmadığını belirterek, müvekkiline ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; davacı tarafın müvekkili aleyhine daha önce.. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/599 E. sayılı dosyasında aynı konuda ipoteğin kaldırılması davası açtığını, anılan mahkemece 30.11.2011 tarihli kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davacı tarafın ise sözkonusu 2010/599 E. sayılı dava dosyası derdest iken 21.11.2011 tarihinde iş bu davayı açtığını belirterek derdestlik itirazında bulunmuş ve taşınmazın eski maliki dava dışı ..Üreten"in hem ipotek veren hem de dava dışı ile ... adına müvekkili banka tarafından açılmış ve açılacak kredilere müteselsil kefaleti nedeniyle müvekkili bankaya borçlu olması nedeniyle ipoteğin kaldırılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; derdestlik itirazına konu ..Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/599 E. sayılı dosyasında 01.03.2011 tarihinde iş bölümü itirazının kabulüne karar verildiği, tahrik dilekçesinin 11.03.2011 tarihine kadar verilmemesi nedeniyle 11.03.2011 tarihi itibarıyla anılan davanın kendiliğinden derdestlik niteliğini kaybettiği ve huzurdaki davanın bu tarihten sonra açıldığı gerekçesiyle derdestlik itirazının reddine karar verilmiş ve davalı bankanın dava dışı ipotek lehtarı önünden çek riski dışında herhangi bir kredi alacağı bulunduğunu bildirmediği, sadece dava dışı ..."den alacaklı olduğunu ve eski malik dava dışı .... yönünden de kefaletinin bulunduğunu ve ipoteğin aynı zamanda kefalet borcunu da kapsadığını belirterek..... ile yapılan kredi sözleşmesinin 5. maddesine dayandığı, ancak anılan maddenin kefil.. Üreten"i kapsayacak şekilde yorumlanamayacağı, bu nedenle ipoteğin ... yönünden teminat fonksiyonunun bulunmadığı gerekçesiyle davalı bankanın çeklerden kaynaklı riskinin davacı tarafça depo edilmesi kaydıyla davanın kabulü ile 3.300 TL"nin davalı banka nezdinde faizsiz bir hesapta davacı tarafça depo edilmesi kaydıyla dava konusu ipotekten dolayı davalı bankanın davacıdan başkaca alacaklı olmadığının tespiti ile dava konusu taşınmaz üzerinde davalı banka lehine oluşturulan 18/09/2006 tarihli 250.000 TL bedelli, 1. derece ipoteğin fekkine karar verilmiş, hüküm davalı banka vekilince temyiz edilmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2- Mahkeme kararları açık, anlaşılır ve infazı kabil nitelikte olmalıdır. Mahkemece şarta bağlı hüküm kurulması infazda duraksamaya yol açacaktır. Bu durumda; mahkemece davalı bankanın gayri nakdi alacağı olarak tespit edilen 3.300-TL"nin davacı tarafından yargılama sırasında mahkemenin tespit edeceği bir yere depo edilmesi için davacıya usulüne uygun şekilde süre verildikten sonra ipoteğin kaldırılması istemi hususunda sonucuna göre uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde usule ve yasaya aykırı karar verilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.09.2015 gününde oy çokluğuyla karar verildi.





    - MUHALEFET ŞERHİ-

    Dava, borcun ödenmesi nedeniyle ipoteğin kaldırılması talebine ilişkindir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; halen bir miktar borç kaldığından bahisle, bunun davalı banka nezdinde açılacak faizsiz bir hesaba depo edilmesi kaydıyla ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir.
    Hüküm fıkrasının kurulmasıyla ilgili düzenlemeyi içeren HMK. 297/2’de “şartlı hüküm” tesisini yasaklayıcı bir ibareye rastlanmamaktadır. Ancak doktrin ve uygulamada şarta bağlı hüküm kurulamayacağına dair yaygın bir kanaat bulunmaktadır. Zira, tarafların hak ve yükümlülükleri belirlenirken infazda tereddüte yol açacak yeni sorunlara kapı aralanmamalıdır.
    Ancak bu kuralın da birtakım istisnaları vardır. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde, adına tescil isteyen tarafın eksik imalat bedelini karşılaması şartına bağlı tescil kararlarıyla, satış sözleşmelerinden kaynaklanan ayıba karşı tekeffül sorumluluğu nedeniyle araç bedelinin iadesini, teslim şartına bağlayan mahkeme kararlarında, hükmün şarta bağlanıyor olması uygulamada sorun yaratmamıştır.
    Bu durumda “şarta bağlı hüküm” yasağının, infazda tereddütle bire bir ilgili olduğu anlaşılmaktadır.
    Bu açıklamalar doğrultusunda dosyadaki vakıaya gelecek olursak; ipoteğin konulmasına vesile olan sözleşmeden dolayı davacı tarafın ödemekle yükümlü olduğu miktar açıkça belirlenmiştir. Mahkemenin bu aşamada tıpkı şufa davalarında olduğu gibi borcun depo edilmesi için uygun bir süre vererek hükümle birlikte ipoteği kaldırması mümkün olduğu gibi, usul ekonomisi de gözetilerek, yeni bir duruşma günü tayin etmeden bedeli mukabilinde fek kararı vermesinde bir sakınca bulunmaması gerekir.
    Nitekim mahkemece benimsenen ikinci yöntem doğrultusunda verilmiş olan kararın, ne şekilde HMK 297/2 maddesine aykırılık teşkil ettiği ve hangi yönlerden infazda tereddütle karşılaşacağı belirlenmeden yazılı gerekçeyle bozulması gerektiği yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.



    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi