3. Hukuk Dairesi 2014/3451 E. , 2014/9969 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : MANİSA 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2013
NUMARASI : 2013/148-2013/777
Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; Açıköğretim Fakültesi Adalet Meslek Yüksek Okulunda okuyan müvekkili lehine aylık 200 TL yardım nafakası talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili cevap layihasında, açılan davayı kabul etmediklerini, davacının annesiyle birlikte aynı işyerinde sigortalı olarak çalıştığını, sabit ve düzenli bir gelirinin olduğunu, davacının Açıköğretim Fakültesi Adalet Meslek Yüksek Okulu 2.sınıfında okuduğunu, okulunun bu yıl biteceğini, müvekkilinin ikinci evliliğini yaptığını ve bu evliliğinden 2,5 yaşında bir çocuğunun bulunduğunu, düzenli bir gelirinin olmadığını, müvekkilinin boşandığı eşi S.. S.."a aylık 250.00 TL, oğlu E.. Ş.."ye de aylık 200.00 TL olmak üzere toplam 450.00 TL nafaka ödediğini,aylık 400.00 TL"ye kirada oturduğunu, ayrıca kredi borçlarının olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davacının zorunlu ve gerekli giderlerini karşılayacak ölçüde gelir elde ettiği; Her ne kadar dava tarihi sonrası 09.04.2013 tarihinde çalıştığı iş yerinden istifa etmiş ise de; dava tarihi itibariyle bir işte çalıştığı zabıta araştırması ile de sabit olduğu bu kapsamda davacının okurken eğitim sırasında çalışabildiği, okumakta olduğu okulun devamlılık arz etmediği, kitap, sınav ücretini elde ettiği gelir ile karşılayabileceği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TMK.nun 328/1.maddesinde “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.” Aynı yasanın 2.fıkrasında ise, “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitim sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmü mevcut bulunmaktadır.
TMK.nun 364.maddesine göre; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür."
Aynı Kanunun 365/2.maddesinde de; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir." düzenlemesi yer almıştır.
Hukuk Genel Kurulunun 7.10.1998 gün ve 1998/656-688 sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların..." yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır.
Yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun"un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, bir miktar yardım nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde istemin tümden reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.