Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/1722 Esas 2014/9925 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/1722
Karar No: 2014/9925
Karar Tarihi: 19.06.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/1722 Esas 2014/9925 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/1722 E.  ,  2014/9925 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : DEVELİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 06/12/2012
    NUMARASI : 2012/202-2012/795

    Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı vekili dilekçesinde; davalıların ortak muristen intikal edecek hisseleri 2005 yılında davacıya sattıklarını hatta tapuda devir işleminin yapılması amacıyla, davacının eşi N.. F.."a vekaletname verdiklerini, ancak tapuda İsmail"in baba adının Hamdi gözükmesi ve o sırada başlayan istimlak hazırlıkları nedeni ile tapuda işlem yapmanın mümkün olmadığını bu nedenle muris adına tapuda kayıtlı davaya konu parsellerdeki istimlak bedellerinden, davalıların hisselerine düşen miktarın davacıya aidiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı S.. F.. 30.05.2012 tarihli cevap dilekçesinde, açılan davayı kabul ettiğini, tapudaki hissesini davacıya sattığını, parayı da aldığını beyan etmiştir.
    Diğer davalılar vekili cevabında; mirasçılar arasında hisse satış sözleşmesinin yazılı şekil şartına bağlı olduğunu, sözleşmenin yapıldığına dair yazılı belgenin bulunmadığını, davacının müvekkillerini kandırarak cüzi bir bedelle taşınmazları almaya çalıştığını, satış konusunda anlaşma sağlanamadığını, davalıların satış bedeli almadıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece; taraflar arasında yapılan sözleşmenin geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmeye dayanılarak satış bedelinin talep edilemeyeceği, şartları varsa ve ödenen bir bedel söz konusu ise ödenen bu bedelin iadesinin istenebileceği,yazılı şekil şartına tabi bir sözleşmenin varlığının tanıkla ispatlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    HMK"nun 308 vd. maddeleri gereğince; Çekişmeli yargıda kural olarak "tasarruf ilkesi" geçerli olduğundan; davanın tarafları dava konusu üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilirler. Tarafların dava konusu üzerinde tasarrufta bulunmak suretiyle, davaya son verebilecekleri hallerden biri de "kabul" beyanıdır. Kabul; davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir.
    Davalı S.. F.. 30.05.2012 tarihli cevap dilekçesi ile davayı kabul ettiğini beyan etmiştir,bu durumda HMK 308 ve devamı maddeleri uyarınca davalı S.. F.."ın duruşmaya çağrılarak, kabul beyanı hususunda ayrıntılı olarak beyanı alınmak suretiyle, neticesine göre hüküm kurulması gerekirken kabul beyanı yönünden inceleme ve değerlendirme yapılmadan, bütün davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.