8. Hukuk Dairesi 2013/11862 E. , 2014/2579 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kayseri 2. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 10/02/2012
NUMARASI : 2010/728-2012/103
Ö.. T.. ile S.. K.. aralarındaki eşya alacağı davasının reddine dair Kayseri 2. Aile Mahkemesi"nden verilen 10.02.2012 gün ve 728/103 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde ve yargılama oturumlarındaki açıklamalarında özetle: vekil edeni ile davalının kesinleşen mahkeme ilamı ile boşandıklarını, tarafların evlilik birliği içerisinde edindikleri 152 ada nolu parseldeki binanın 24 numaralı bağımsız bölümünün davalı adına kayıtlı olduğunu, dava konusu meskenin edinmesine ziynetlerini satmak suretiyle katkısının ve katılım payının olduğunu, ortak birikim ile alınan ve davalı adına tapuda kayıtlı olan bu bağımsız bölümün yarı payının davacıya verilmesi gerektiğinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla şimdilik taşınmazın değerinin yarısı olan 40000,00 TL"nin faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dava konusu bağımsız bölümün kooperatif yoluyla edinildiğini, davalının ablası L..’nin taraflar evlenmeden önce kooperatif üyesi olup, ödemelerin ise davalının babası tarafından yapıldığını, daha sonra kooperatif üyeliğinin davalıya devredilmiş olmasına rağmen tüm ödemelerin müvekkilinin babası tarafından yapılmaya devam edildiğini, davacı tarafın bu meskenin alınmasına herhangi bir katkısının bulunmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, boşanma davası her ne kadar şiddetli geçimsizlik nedeniyle sonuçlanmış ise de, taraflar arasındaki boşanmaya temel sorunun davacının sadakatsizliğinin olduğu, kanun koyucunun sadakatsiz eşin eyleminden dolayı son verilen evlilik birliğinden mal rejiminden dolayı bir takım menfaatler elde etmesinin hakkaniyet ölçüsünde engellenmek istendiği, davalının kooperatif hissesini devraldığı 19.04.2004 tarihinden ferdileşme sonucu tapunun adına tescil edildiği 20.09.2007 tarihine kadar davacının ne kadar katkıda bulunduğunun belli olmadığı, dinlenen tanık anlatımlarından davacının kısa süreli çalışmalarının bulunduğu, dört -beş adet altın bileziğinin olduğu, bunlarında ev eşyası almak amacıyla taraflarca satıldığı belirlenmiştir. Gerek davacının taşınmazın alınmasındaki katkısının kanıtlanmamış olması ve gerekse sadakatsizliği gözetilerek hakkaniyet gereği davanın reddine karar verilmiştir.
Yerel mahkeme kararı süresi içerisinde davacı vekili tarafından dilekçesinde yazılı sebeplerle bozma istekli olarak temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu 152 ada nolu parseldeki numaralı bağımsız bölümün öncesinde S.S. İ.. E.. Toplu Konut Yapı Kooperatifi"nin üyelik numarası ile iş bu davada taraf olmayan Ş.. A.. isimli kişi adına kayıtlı iken 11.09.1997 tarihli noterlik senedi ile davalının kız kardeşi L.. adına satın alındığı, onun da Kayseri 6. Noterliği"nin 19.04.2004 tarih 1446 yevmiye numaralı “ kooperatif üyelik hakkı devir sözleşmesi” ile davalı olan kardeşine 500.00,00 TL bedelle sattığı, bu satış tarihinden sonra 2006 yılı Aralık ayına kadar kooperatife 5830 TL aidat ödendiği anlaşılmaktadır.
Bundan ayrı, taraflar 17.07.2000 tarihinde resmi nikahla evlenmişlerdir. 22.02.2008 tarihinde açılan boşanma davası kabulle bitmiş ve karar 06.04.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Davanın tarafları sözleşme ile başka bir mal rejimi seçildiğini ileri sürmemişlerdir. Bu durumda, eşler arasında 01.01.2002 tarihinde kadar 743 sayılı TKM"nin 170. maddesi uyarınca “ mal ayrılığı” bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar 4721 sayılı TMK"nun 202. maddesi uyarınca “yasal edinilmiş mallara katılma rejimi” geçerlidir. TMK.nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı 22.02.2008 tarihi itibariyle eşler arasındaki mal rejimi sona ermiştir. TMK.nun 235/1. maddesine göre mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş malların tasfiye anındaki değerlerinin hesaba katılacağı kuşkusuzdur. Açıklanan bilgi ve belgeler tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık Kayseri 2. Aile Mahkemesi"nin 01.04.2010 tarih 2008/1333 Esas 2010/34 Karar sayılı taraflar arasında görülen boşanma dava dosyasındaki boşanma sebebinin TMK.nun 166/1. maddesi olduğu ve hakimin bu maddeye göre tarafların boşanmalarına karar verdiği, temyiz edilmekle yerel mahkeme kararının Yargıtay 2. Hukuk Dairesi"nin 03.11.2011 tarih 2010/17023 Esas 2011/18152 Karar sayılı ilamıyla onandığı, karar düzeltme yoluna başvurulmadığı ve kesinleştiği görülmektedir.
Öyle ise, kesinleşen ilamın kapsamında sadakatsizlikten söz edilse dahi boşanma sebebi TMK.nun 166/1. maddesidir. Hükmün infazıda bu madde gereğince yapılmalıdır ve yapılmıştır. Öyle ise, hakim önceki kesinleşen mahkeme kararının gerekçesindeki sözleri iş bu dosya için gerekçe yapamaz ve bu gerekçeye dayanarak eldeki davayı reddedemez.
Somut olaya gelince, tarafların evlenme ve boşanma tarihleri dava konusu taşınmazın davalı adına noter senediyle satış ve tapudaki devir ile boşanma davasının açıldığı tarih ve bu tarihler arasında kooperatife ödenen 5830,00 TL aidatın dikkate alınması zorunludur. Bu nedenle davacının ziynet eşyalarının varsa diğer gelirlerinin göz önünde bulundurulması icap eder.
Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen kesinleşen mahkeme kararı, yasa maddeleri ile ilke ve kurallar göz önünde tutularak; 19.04.2004 tarihinden 22.12.2008 tarihine kadar kooperatife ne kadar ödeme yapıldığının net bir biçimde belirlenmesi, paranın verildiği tarihteki taşınmazın sürüm (rayiç) değerinin saptanması, davacının katkı yaptığı tarihteki sürüm değeri ile katkıda bulunduğu miktarın toplamı gözetilerek davacının yaptığı katkının sözü edilen toplam değer içindeki oranının bulunması, bu oranın tasfiye tarihindeki sürüm değeri ile çarpılarak ortaya çıkacak miktarın değer artış payı aracı olarak TMK.nun 227. maddesi gereğince karar altına alınması, ayrıca TMK.nun 232 ve 235/1. maddelerine göre taşınmazın tasfiye anındaki sürüm değeri, Yargıtay"ın yerleşmiş inançlarına göre tasfiye tarihi olarak eldeki davanın karar tarihine en yakın tarih olarak kabul edilmesi, değer artış payı hesaplanıp taşınmazın tasfiye anında belirlenecek değerinden düşürüldükten sonra kalan artık değer bakımından TMK.nun 231 ve 236/1 maddeleri uyarınca davacının katılma alacağının belirlenmesi, ondan sonra dosyadaki tarafların tüm delillerinin birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ve kesinleşen mahkeme kararının hatalı değerlendirilmesi sonucunda yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme kararının hükmün 6100 sayılı HMK. nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 18.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.