8. Hukuk Dairesi 2013/10776 E. , 2014/2578 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Şiran Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/10/2012
NUMARASI : 2010/64-2012/118
C.. K.. ile G.. D.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Şiran Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 09.10.2012 gün ve 64/118 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle davalı adına tespit ve tescil edilen 103 ada parselin tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazı vekil edeninin 1970 yılında satın aldığını ve kadastro tespitininin doğru olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabul, kısmen reddine, dava konusu 103 ada parsel sayılı taşınmazın tamamı 7 pay kabul edilerek, 6/7 hissesine tekabül eden tapusunun iptaline ve bu kısmın 6/7 oranında davacı adına tesciline, taşınmazın 1/6 hissesinin davalıya ait olduğu sübuta erdiğinden, bu kısım yönünden davanın reddine, dava konusu 103 ada parsel sayılı taşınmazın yüzölçümü tapu kaydında ve kadastro tutanaklarında hatalı olarak 3470,66 metrekare olarak yazılmış ise de, yapılan keşif neticesinde mezkur parselin yüzölçümünün 4612,43 metrekare geldiği anlaşıldığından, taşınmazın tescilinde toplam yüzölçümünün 4612,43 metrekare olarak düzeltilmesine, karar verilmiştir. Hükmün kabule ilişkin bölümü, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin önceki hükmün; davacı vekilinin temyizi üzerine, Dairece 29.03.2010 tarih, 2009/6211 Esas ve 2010/1402 Karar sayılı kararla özet olarak; "...dava konusu 103 ada parselin dayanağı olan 13.08.1971 gün sıra ve 05.08.1970 gün sıra sayılı tapu kayıtları ilk tesis tarihinden itibaren tüm geldi ve gittileriyle birlikte ve ayrıca, bu kayıtların oluşumuna esas olan toprak tevzi belirtme tutanağı, tablendikatif cetveli ve ekleriyle, dava konusu taşınmaza komşu parsellerin kadastro tutanakları, varsa revizyon gören tapu ve vergi kayıtları bulundukları yerlerden eksiksiz getirtilerek dosya arasına konulması gerekir. Ondan sonra, HUMK"nun 258 ve 259.maddeleri uyarınca taraf tanıkları, yerel ve teknik bilirkişiler aracılığıyla taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, getirtilen komşu dayanak tapu ve vergi kayıtlarının, belirtme tutanak ve ekleriyle birlikte teknik, mahalli bilirkişi ve tanıklar yardımı ile uygulanması, komşu parsellerin dayanağı kayıtların taşınmaz yönünü ne olarak gösterdikleri hususu üzerinde durulması, teknik bilirkişiden yapılan uygulamaların Yargıtay denetimine elverişli şekilde krokisine işaret ettirilmesinin istenilmesi, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, davalıya satışın yapılıp yapılmadığı, zilyetliğin başlangıcı, süreci, sürdürülüş biçimi, davacının taşınmazla ilgisinin bulunup bulunmadığı, temlik ve intikallerin etraflıca duraksamaya yol açmayacak şekilde sorularak belirlenmesi..." yönlerinden bozma sevk edilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulmuştur.
Bozma kararına uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Mahkemece bozmaya uyulduğu açıklanarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de bozma çerçevesinde kısmen yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır. Şöyleki; dava konusu 103 ada parselin dayanağı olan 13.08.1971 gün sıra ve 05.08.1970 gün sıra sayılı tapu kayıtları ilk tesis tarihinden itibaren tüm geldi ve gittileriyle birlikte getirtildiği halde mahallinde usulüne uygun olarak uygulanmamış, tapu malikleriyle davacının bayii olduğu dosya kapsamından anlaşılan E.. D.. arasındaki illiyet bağı araştırılmamış, dava konusu taşınmazın öncesinde kime ait olduğu, dayanak tapu kayıtları maliklerinin taşınmazdaki zilyetlikleri, intikaller, satış ve devir ile kadastro tespit tarihine kadar zilyetlikle kazanma koşullarının ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 13/B-b maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği yeteri kadar araştırılmamıştır.
Hal böyle olunca,Mahkemece yapılacak iş; uyuşmazlığa konu taşınmazın bulunduğu mahalde HMK"nun 288 vd. maddelerine göre yeniden keşif icrasıyla, dava konusu 103 ada parselin dayanağı olan 13.08.1971 gün sıra ve 05.08.1970 gün sıra sayılı tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaza uyup uymadığının yerel ve teknik bilirkişiler tarafından kesin olarak belirlenmesi, varsa komşu parsel revizyonu tapu ve vergi kayıtları da uygulanarak dava konusu taşınmazı ne olarak gösterdikleri hususu üzerinde durulması, tüm uygulamaların Yargıtay denetimine elverişli bir şekilde teknik bilirkişi tarafından krokili rapora işaret ettirilmesinin sağlanması, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının HMK"nun 243. maddesi gereğince usulüne uygun şekilde mahalline çağrılmak suretiyle dinlenilmesi, aynı Kanunun 244 ve 259. maddesinin gözönünde tutulması uyuşmazlık konusu taşınmaz üzerinde zilyetliğin ne zaman başladığı, kim tarafından ve ne şekilde sürdürüldüğü, davacıya hangi biçimde intikal ettiği, (miras, satış, bağış, taksim vs.) dava koşulunun bulunup bulunmadığının araştırılması, dayanak tapu kayıtlarının malikleri ile davacının satıcısı olduğu anlaşılan E.. D.. arasında ne gibi bir bağ olduğu hususu üzerinde durulması, dava konusu taşınmaz kadastro çalışmaları öncesinde tapuda kayıtlı bir taşınmaz ise, tapulu taşınmazın zilyetlik yoluyla kazanılamayacağının düşünülmesi, Kanunun açıkça izin verdiği istisnai hallerden olan, TMK"nun 713/2 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 13/B-b madde koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığının etraflıca araştırılması, ondan sonra toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir. Eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez.
Kabule göre de; talep olmadığı halde, ayrı bir dava konusu olan yüzölçümü tashihi davası ile ilgili karar verilerek, çevre parseller ve maliklerine zarar oluşturabilecek şekilde hükmün 1/c bendinde, " ... dava konusu 103 ada parsel sayılı taşınmazın yüzölçümü tapu kaydında ve kadastro tutanaklarında hatalı olarak 3470,66 metrekare olarak yazılmış ise de, yapılan keşif neticesinde mezkur parselin yüzölçümünün 4612,43 metrekare geldiği anlaşıldığından, taşınmazın tescilinde toplam yüzölçümünün 4612,43 metrekare olarak düzeltilmesine..." karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün kabule ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 246,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 18.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.